26. Eylül İptal
Eylül'den...
Annem ve babam gideli günler oluyordu. Egemen'in sınav stresi -bana ne oluyorsa artık-beni etkilemişti. Ondan daha fazla düşünür, ondan daha fazla geceleri uykusuz kalışım artmıştı. Oysa bana göre Egemen Paşa haddinden fazla rahattı ve bu aslında çok iyiydi.
"Abla yeter artık! Senin yüzünden sınava geç kalacağım."
"Ablam senin için yapıyorum ki. Hadi bal böcek iç şu sütü."
"Abla çocuk gibi süt mü içmemi bekliyorsun? Şaka mısın sen?" Bana sesini mi yükseltti bu zibidi?
"Bana bak bana!" diye bir anda bağırdım. "Çocuk senin iyiliğin için uğraşıyorum. Ama hata bende seni..." dediğim an elini kaldırdı ve laflarıma adeta ağzıma tıktı.
"Annemlerle yollayacaktın değil mi?" Gözlerini devirdi ve bıkkınlıkla nefesini tazeledi. "Of artık bu numaralar bayatladı. Başka bir numara bul lütfen," diyerek beni bozdu. Evet, bu sıpa beni bozdu. Hem de acımadan.
"Dua et yarın sınavın var... Yoksa sana bunların hesabını sorardım! Yat zıbar! İçmezsen içme sütünü de! Ben içerim!" diyerek sözde bırakmadan elimdeki kakaolu sütü tepeme diktim. İçse kötü mü olurdu?
"Afiyet olsun ablaların en asabisi. Ama beni de anla lütfen. Erkek adam süt mü içsin? Hem de kakaolu?" diyerek ona acımamı sağlayan surat ifadesini gözlerime soktu. Sanırım haklıydı. O fazla süt zaten içmezdi ama ne yapabilirim, annem bana sınava gireceğim için o gece süt içirmişti, iyi uyurmuşum diyerekten. Ben de aynısını Egemen'de uygulamak istemiştim. Sırf annemin eksikliği yaşamasın çocukcağız diye.
"Sanırım haklısın. Neyse hadi yatta uyu. Sabah erkenden kaldırırım seni."
"Abla sen gelmesen mi acaba? Biz Kübra Ablayla gideriz. Valla beni bile geriyorsun."
"Ay elimde değil ne yapabilirim. Keyfimden mi sanki? İlk kez sorumluluğumda birisi sınava giriyor."
"Abla git yat Allah aşkına. Gece gece beni güldürme." Kıvrılmak için cebelleşen dudaklarına sertçe baktım.
"Aman sana da yaranılmıyor. Gidiyorum... Ama önce öpeyim gel seni," diyerek yatakta hâlâ kendini bozmadan yatan kardeşime uzandım. Uzun saçlarını çekerek alnına sulu bir öpücük kondurdum. Maksat uyuzluk olsun.
"İğrençsin abla!" diyerek cıyakladı.
"Bende seni seviyorum," diyerek arkama dahi bakmadan çıktım odadan. Bütün gün Egemen için dolaşmıştım ve yorgunluktan geberiyordum. Sevdiceğimle bile görüşememiştik.
Erdem'in ailesi yurt dışında olduğu için Güneş'le de o ilgileniyordu ve o da bugün, ben ve Kübra gibi ebeveynlik yapmıştı. Erdem'den iyi babada olurdu hani. Ay bak yine dalıp gideceğim... Son zamanlarda Erdem'in ve benim içinde bulunduğu birden fazla hayal kurmaya başlamıştım. O, ben ve bebişlerimiz.
Aman Allah'ım...
Ben ve çocuk doğurmak gerçeğini tam olarak kestiremiyordum. Şu anlık kesinlikle böyle bir durum olamazdı ama hayal kurmak serbestti ve acısızdı. Herkes rahatça kurabilirdi, değil mi? Çocukları severim ama erkenden anne olacak kadar da canıma susamadım. Daha eşek kadar Egemen'le baş edemiyordum ben. Ufacık bebeğe nasıl bakardım?
Odama geçer geçmez telefonuma sarıldım. Bari sesini duyayım değil mi ama?
İlk çalışta hemencecik açtı yaa. Yerim ben bu adamı. "Yavrum?" diyerek yine kalbimi gümbürdetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morlar Kraliçesi
HumorBir deli fişek ile zorba hikayesi... Tatlı mı tatlı bir romantik komedi. "Erdem iyi misin? Biz gerçekten birlikte değiliz ya hani." "Olabilir... Ben yaptığım işi ciddiyetle yaparım." Ay şimdi bayılacaktım. Birde iş diyordu. "Erdem çıldırtma beni!" d...