44. Aile Olmak

33K 1.6K 185
                                    




44. Aile Olmak

Eylül'den...

Doğumhanenin soğuk duvarlarıyla tüylerim ürperdi. Dokuz ay boyunca üzerime yapışan sakinlik kasıklarımdaki ağrıyla uçmaya başladı. Bağırmadığım kadar bağırmak, sesimi Erdem'e duyurmak için çırpınmak istiyordum. "Kocamı istiyorum!" dedim soluklarımın arasında. Terleyen bedenimle yattığım yerden doğrulmak istedim.

"Eylül Hanım lütfen sakin olun. Arkadaşlar şimdi eşinize bakmaya gidecek."

"Ahh! Gelsin... Erdem yanıma gelsin!" Ay, ne olur gelsin!

Anne olmanın zorluğunu hamileliğimde yaşamasam da doğumda, en acılısıyla yeni hayatıma adımımı atıyordum. Ama sabretmek zorundaydım. Oğluma... "AHHH!" Evet, oğluma kavuşacaktım. Koca gözleri olan, esmer, kocama benzeyen bir erkek çocuğu... "Ahhhh!" diye yeniden inledim.

Galiba doğum yapmak hayatımın en zor deneyimi olacaktı. Resmen tek tek parçalara ayrılıyordum.

"Şimdi Eylül Hanım doğuma başlayacağız. Suni sancılarla açılmanız 10 cm oldu."

Aylardır gittiğim doktorum bile doğum yaptırmıyordu. Ama sakin olup, güzel bir doğum gerçekleştirmem lazımdı. O lanet olasıca kitaplarda sakinlik diye beynimin eti yenmişti! "Ahh! Doktor önce kocamı ça-ğırsanız!"dedim dişlerimin arasından. Erdem yanımda olacaktı. Yanımda olup, bebeğimizi beraber görecektik. Hayallerim vardı.

Hatta benim doğum fotoğrafçımda vardı... Neredeydi hepsi? Allah'ım! Hayal kurarak doğuma hazırlanılmayacağı yüzüme hafif bir sertlikle çarpmıştı. Ama olsun oğlumu kucağıma alacaktım. Her şey kabulümdü. Onu sağlıkla kucağıma alayım da fotoğrafım eksik kalsın!

"Eylül!" diyen kocamın sesiyle sanki yeniden doğdum, etrafımdaki insanların kalabalığa rağmen yalnız hissettiğimi o an anladım. Kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde endişe dolu bakışlarıyla karşımdaydı. "Yavrum..." demesiyle yanaklarım daha fazla ıslandı. Bana merhamet etmesi duygulandırmıştı.

"Erdem..." dedim dudaklarımı daha fazla ağlamamak için ısırırken. "Doğuruyorum!" dedim sanki halimi görmüyormuş gibi. "Oğlumuz geliyor," derken de gülmüştüm. Bizim oğlumuzdu. Onunla benim!

"Biliyorum," dediğinde elimi tuttu. Yüzüme doğru eğildi ve dudaklarını alnıma bastırdı. "Korkma yanındayım... Söz verdiğim gibi, Eylül..."

"Görebiliyorum!" derken sancının artmasıyla dudaklarımdan ufak bir çığlık çıktı. Erdem buğulu gözlerini daha büyüyecekmiş gibi açtı ve şaşkınlıkla bana baktı. "Ahhh!" dememle doktor devreye girdi.

"Eylül Hanım ıkının ve ben sizi yönlendirene kadar da ıkınmaya devam edin," diyen doktor bozuntusuna nedense bir anda sinir oldum. Zaten ıkınmaktan başka bir şey yapamayacaktım ki.

Derin derin nefesler aldım. Ama aldığım her nefes sanki daha bir acı mı verdi ne?

"Eylül'üm dayan güzelim. Seni bu duruma soktuğum için..."

"Evet!" diye Erdem'e cevaben bağırdım. "Beni bu duruma soktuğun için senin hesabını sonra soracağım!" dedim ıkınmaya devam ederken. "Ahh!"

Efe'm hepsi senin için oğlum... Babana kızsam da sen sakın alınma. Anlık bu kızgınlık. "Ayy! Erdem!" Yoksa ben senin için canımı bile veririm. "Ölüyorum!"

Normalde bebeğimle konuştuğum zaman tekme atan oğluşumun tekmesini hissetmeyi elbette beklemedim. Ama alışkanlığımdan dolayı içim hafif sızlamadı değildi. Bu sancımın içinde bir tekme beni galiba çok mutlu ederdi.

Morlar Kraliçesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin