Evet yine biz:D Bölüme bir bakayım dedim ve baktım da görüldüğü gibi oldu😁😁 Baya kısa bir bölüm yazmışım zamanında. Sanırım ilk kez bu kısalıkta bir bölüm yazmışım 🤗 Her neyse bölüm kısa olunca bende düzenledim ve sizi bekletmemek için yayınladım. Beni bilenler biliyor ki hazır bölüm varsa bekleme huyum asla yoktur.Günün ikinci bölümüyle mutlu günler 💜💜
12. Allah Ne Verdiyse Vol 2!
Eylül'den...
Erdem'in her saniye suratıma doğru yaklaşmasıyla savunma mekanizmam kendini devreye soktu. Daha doğrusu sokması için bütün Çingenliğimi ortaya çıkarmaya çalıştım. O göklerdeki kalbi ilk önce tutup aşağı çektim. Sonra boşalan elim ve ayağıma gücünü doldurdum.
Eğer doğru anlıyorsam bu pis zampara biraz sonra hatta çok az sonra beni öpecekti... Ay hayır, hayır olamazdı! İlk öpücüğümü evlenmeden veremezdim. Ne var? Kocama kendimi saklıyorum demiştim değil mi? O yüzden bu ilk öpücüğüm kıymetliydi!
Ne yapmam gerekiyordu? Bak telaş yapmıştım. Ay bütün savunma sanatlarım birbirine girdi.
Düşün.
Düşün.
Düşün!
Ya da düşünme ve uygula Eylül!
Bir; bu gibi durumlarda karşı cinsin en hassas bölgesine vur! Kesinlikle bunu yapmalıydım. Yoksa yıllardır sakladığım ilk öpücüğüm elden gidecekti. Göğsüm yaşadığım telaşla yapışık sayılacağım adamın göğsüyle baya bir birleşti sonra da çok az bir ayrıldı. Ama bu beni etkileyemezdi.
Etkilemedi de... Hemen ikinci yapacağım şeyi düşünmeye koyuldum.
İki; okkalı bir tokatla şokun âlâsını yaşat!
Evet, bu kadarcıktı. Yapabilirdim. Yapmalıydım.
Düşüncelerimi hemen devreye soktum. Önce onun göğsünde duran elimi hızlının da hızlısı koca elleri arasından çektim. O nazik elimi nazikliğinden kurtarıp onu itekledim. Ama bu onu çok etkilemedi. Belimde duran, onun kıskacındaki elimi de iki zorlamayla kurtardım. Nefes nefes kalmış halde ellerimi kurtarmanın verdiği güvenle ona baktım. "Çek ellerini!" dedim kalçalarımda duran ellerini itekleyerek. Konuşmadı ve yalnızca kafasını iki yana salladı. Ve aynı zamanda sırıttı.
Demek elini çekmiyordu ha... Tuttuğum nefesle onu kendimden çok az uzaklaştırdım. Omuzlarından tutarak gözlerine baktım ve... "Bana bunu yapmaya kalkışmayacaktın," dedim sessizlikle. O daha ne söylediğimi tam olarak kavrayamadan bacak arasına sağ dizimle vurdum.
" Ahhh!!" diye kükredi kulağımın dibinde ama bunu bekliyordum. Vurduktan sonra gücüm yettiğince onu kendimden uzaklaştırmak için bir kez daha itekledim. En sonrada sağ elimi kaldırarak hızlı bir tokadı sol yanağına geçirdim. Vay be... Baya hızlı olmuştu. "Ohaa!" dedi bu seferde. Acı çektiği sesinden ve iki büklüm olduğundan gayet iyi anlaşılıyordu. Ohh olsun!
Ondan uzaklaşıp kendimi çok geriye attım. Sinirden titreyen ellerimle saçlarımı karıştırdım. Biraz daha geç kalsaydık bu adam beni resmen öpecekti!
"Seni pis sapık! Allah'ım çıldıracağım. Sen az daha..." Dilim bile demeye varmıyordu. Saçlarımı çekerek kıvranan Erdem'e baktım. İşaret parmağımı ona doğru salladım. Bir de elim yanıyordu. Uslu durmadığının cezasını ikimize de çektirdi. Hem benim elim yanıyordu hem de onun can alıcı noktası... "Bir daha ama bir daha bana bir metreden yakın durursan sana dünyanın kaç bucak olduğunu gösteririm! Duydun mu beni?" Duysa da fayda etmiyordu ki. Adam her fırsatı değerlendiriyordu. Yanımda bitip duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morlar Kraliçesi
HumorBir deli fişek ile zorba hikayesi... Tatlı mı tatlı bir romantik komedi. "Erdem iyi misin? Biz gerçekten birlikte değiliz ya hani." "Olabilir... Ben yaptığım işi ciddiyetle yaparım." Ay şimdi bayılacaktım. Birde iş diyordu. "Erdem çıldırtma beni!" d...