Yeni Kitap

12.8K 339 52
                                    





Yeni bölüm sananlar için özür dilerim. Yeni Bölüm en kısa sürede gelecek, inşallah. Yeni kitabımın tanıtımını yapmak istedim. Kaçış Serisinin ikinci kitabı; Karanlığa Kaçış...

Büyük Kaçış ile hiçbir alakası yoktur. Tanıtımlarını yayınladım ve duvarımdan bulabilirsiniz.

Kapak tasarımı her zamanki Merfemden....

****

Karanlık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karanlık...

Karanlığa çekiliyorum amaçsızca...

Beni nereye götüreceğini,

Benden ne alacağını bilmeden...

O karanlığa girdiğimde ben, ben olabilir miydim?

Bilmeden, görmeden, duymadan kaçmak için adımımı atıyorum.

Karanlığın sindiği etrafımda seçeceğim tarafın hem benim ruhumun katili hem de benim kurtuluşum olduğu bilmeden.

Adı buydu; Karanlığa Kaçış...

****

Gözlerimden akan yaşı silerek arkamı döndüğümde bana bakan bir çift mavi gözle yerimden kımıldayamadım. Bu gözler bana tanıdık geliyordu ama hatırlayamadım. "Çekil!" dedi sert ve kaba bir sesle. Adımı atmama fırsat vermeden kolumdan tuttuğu gibi kenara itekledi. Dengemi kaybederek yere düşerek dizlerimin sıyrılmasını sağladı. Ağzımdan sadece acı dolu inleme döküldü.

Canım yanmıştı hem de çok. Yanaklarım tekrar ıslanırken bu kez kendimi tutuştum. O her kimse onun karşısında ağlamayacaktım. Dişlerimi sıkarak kendimi tuttum ve bana yardım eden Kemal abiye baktım. " Kızım kusura bakma. Acısı büyük ve gözü şimdi hiç bir şey görmüyor."

Bakışlarımı cam gözlü beni itekleyen adama çevirdiğimde onun Rümeysa teyzenin torunu olduğunu anladım. Bakışları aynı Rümeysa teyzeydi. O da hoşuna gitmeyen bir şey olduğunda kaşlarını çatardı ve dudaklarını büzerdi. Aynı göz rengine sahipti birde.

Bana tekrar baktığında o mavilerin nasıl karanlığa büründüğünü gördüm ve içimi korku kapladı. Bir bakışıyla beni ürkütmeyi bırakmış korkudan öldürebilecek güçteydi. Topraktan destek alarak ayağa kalktım. Üstümü çırptım ve dizlerimin acısını görmezden gelmeye çalışarak beni bekleyen Nermin ablanın yanına gittim. O da Rümeysa teyzenin torununa şaşkınlık ve kızgınlıkla bakıyordu. Yanına gittiğimde son kez kötü bakışlar atıp bana döndü. "İyi misin? Bir şeyin yok dimi Elif?" Eğilerek dizlerime dokunduğunda acıyla bir kez daha inledim ve ellerini tuttum.

"Önemli değil. Sadece küçük bir sıyrık." Küçük falan değildi. Acısı bütün bedenimi ele geçiriyordu ve düştüğüm yerlerde cam ve taşlar vardı. Pantolonumun dizlerinde oluşan kanlarda zaten yaranın nasıl olduğunu gösteriyordu.

"Acısı varmış! Sanki bizim yok! Adama bak ya?"

"Nermin abla o torunu. Biz kimiz? Sadece komşuyuz. Yani yabancı..."

"Kızım biz ona komşulukla beraber ailede olduk. Bunu sende iyi biliyorsun. Onlar yokken yanında biz vardık. Beyimiz yurt dışlarında sürteceğine gelseydi de büyükannesinin yanında dursaydı!" Nermin abla sinirlenmişti ve haklıydı. Bizi bu şekil dışlaması hoş değildi ve yanlıştı. Biz ailesi olmuştuk. Onların eksikliğini bizimle kapatmıştı ve mutluydu da.

"Neyse hadi boş ver gidelim artık. "Koluna girmeden son kez arkama baktım. Baktığımı anlamış gibi kafasını bana çevirdi. Hemen gözlerimi ondan ayırarak önüme döndüm.

O gözlerde gördüğüm tek şey; Karanlıktı...

Ve bu karanlık beni nedenini bilmesem de korkutuyordu. Hem de çok fazla...

Morlar Kraliçesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin