23. Bingo!

51.6K 2.6K 103
                                    

23. Bingo!

          

Eylül'den...

Gözlerimi kapatarak olacakları deli gibi çarpan kalbimle beklemeye başladım.  Daha olacaklar diyordum! Elim kolum bağlı ve vahşi bir hayvanın ellerinde kaldığımı ne zaman kavrayacaktım? Ah deli gönül sen nasıl hain ve gıcık bir şey çıktın. Neden bana kaçacak o kuvveti vermiyorsun? Neden bu adamdan uzaklaşmam için gücümü tüketiyorsun?

Dudaklarıma değen ılık nefesle nefesimi tuttum ve sımsıkı kapadığım gözlerimle titredim. Dudaklarıma değmediği halde bu haldeysem kesinlikle sonrasında sağlam çıkamazdım! Ah hayır...

Kalpten gitmek terimini şu an dibine kadar yaşıyordum. Allah'ım sanırım sana geliyorum... Üstelik dörtnala koşarak.

Dudağıma değen o ateş dudakları hissetmemle, kapının gürültülü bir şekilde açılması aynı anda gerçekleşti. Ne olduğunu kavrayamadan dudağımdaki nefes arttı ve Erdem'in dudaklarından adeta öfke parçaları sıçradı. Ve sonra anladım ki, ben kurtuldum! Erdem'in sinirden dudaklarıma üflediği nefesle yutkunarak, alnıma dayadığı alnıyla ne zaman açtığımı bilmediğim gözlerimi ona diktim. Gözleri kapalı olduğu halde içinden ağzıma bile alamayacağım küfürleri sıraladığını belli eden görüntüsü korkutucuydu.

"Iı şey... Yani... Ben..." diyen Kübra'yla bulunduğumuz pozisyon aklıma geldi ve Erdem'i itekledim. Hayvan gibi üzerime abandığı için pek başarılı olduğum söylenemezdi.

"Erdem çekil üzerimden," diyerek tıslarcasına tekrar denedim. Rahatlığım olayın şokunu atlatamadığım içindi. Yoksa şu an yerlere yatıp, mor bir suratla deli gibi çırpınıp ağlıyor olmam gerekiyordu.

"Ben bu işin..." diyerek içindekileri dışa vurmayı hedefleyen öpücük delisi sevdiceğimi susturdum.

"Hey sakın ağzını bozma." Cevap vermeden gözlerime birkaç saniye baktı. Sonrasında kendini çekerek çok az yana kaydı ve geçmemi bekledi. Nasıl geçeceksem bu dapdar yolda?

"Çekilsene be." Biraz önce ben bu adamla romantizm yaşamış gibi bir şey olmuştuk. Ve şimdi olduğunca hödük davranıyordum. Bende kesin sorun vardı. 

"Geç güzelim seni tutan yok sonuçta..." Ölümcül bakışlarımı atıp karnımı çekerek –sanki küçülebilecekmişim gibi- Erdem'in gözlerine bakarak ve onun vücuduna değerek sonunda özgürlüğüme kavuştum. Ama bu nasıl bir özgürlüğe kavuşmak... Zaten alev gibiydim, iyice terden sırılsıklam oldum.  Spor yaparken bile bu kadar ter döktüğümü hatırlamıyordum. Erdem'den uzak durmam hem beden, hem de ruh sağlığım açısından çok çok iyi olacaktı!

"Kübra hadi gidelim," dedim beklemeden, pat diye. Aklıma üşüşen görüntüyle Erdem'e nasıl bakardım? Söylediklerini uygulamalı olarak göstermeye kalktı ve bu beni fena halde bozguna uğrattı.

"Eylül saçmala," diyerek sesini kısan Kübra pek başarılı olamadı. Erdem yalandan boğazını temizledi. Bana sanırım bir şeyler anlatmak istiyordu, ama ben, o anlatmak istediğini anlamayacak kadar gözümü açmıştım. Anlarsam buradan o öpücüğümü kaybederek çıkardım. Ah...

Yanıma iyice yaklaşan Kübra kulağıma eğilerek,"Kızım ayı mısın sen?" diye oldukça kabaca başlangıcı yaptı. "Adamı burada bırakıp mı gideceksin? Şimdi ben çıkıyorum ve sizde yarım kalan işinizi görüyorsunuz," dedi ve benim onun kolunu hızlıca sıkmama neden oldu. "Ahhh! Manyak mısın be? Ne dedim ki?" diyerek saçmalığına devam etti. Şimdi bu kızı yolsam mıydı?

"Kübra hiçbir yere gitmiyorsun. Gidersen bacaklarını kırarım senin."

"Ama Eylül..."

"Başlatma Eylül'lüne. Dediğimi yap ve bekle." Gözlerindeki anlamsız bakışları görmezden gelip kocaman bir nefes aldım arkamda bıraktığım koca gözüme dönmeden birkaç saniye önce. Hoh! Saniyeler sonra yeşillerim, bana bakan elalarla buluştuğumda ne diyeceğimi bilemedim. "Erdem benim gitmem gerek," dedim oldukça sıradan bir şey yapmışız da onun yanından ayrılıyormuşum gibi... Onun gözlerine kaçamak bir bakış atarak Erdem'in yanında bıraktığım çantamı almak içi harekete geçtim. Hızlı olmak için uğraşlarım çantamı alana kadar sürdü. Koluma değen ellerle yine kaskatı kesildim.

Morlar Kraliçesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin