Kas yiğidin kamçısıdır.

493 30 7
                                    

...

Murat kolumu halamın yaptığını anlamıştı. Ama bir şekilde lafı çevirmem gerekiyordu. Olay çıkabilirdi. Bu gece İzmir'e gitmek için yola çıkacaktık. Morallerimizin güzel olmasını istiyordum. 5 gün sonra düğünümüz vardı. Herşeyin çok güzel olmasını istiyordum.

"Hayır. Dün bavulumu hazırlarken yatağımın yanındaki cam vazo yere düştü bende üzerine düştüm. Yengemle alakası yok."

"Sana inanıyım mı?"

Murat inanacak gibiydi. Umarım inanırdı. Yoksa çok kötü şeyler olurdu ve hayallerimdeki düğün bir kabusa dönüşebilirdi. Bunu istemiyordum.

"Sana asla yalan söylemem. Bana güvenebilirsin."

Murat gülümsedi. Neyseki bu sefer korktuğum şey başıma gelmemişti ve Murat söylediklerime inanmıştı.

"Dikkat et kendine. Sana birşey olmasın. Neyse bundan sonra hep benimle olucaksın. Birşey olmasına izin vermem."

Muratın yanında kendimi gerçekten güvende hissediyordum. Bunca zaman ailemin yanında kendimi güvende hissetmemiştim. Muratla fazla bir tanışmışlık süremiz olmamasına rağmen ona güvenmiş ve kendimi ona teslim etmiştim.

"Bu akşam yola çıkıyoruz. Çok az kaldı karım olmana."

"Çok az kaldı kocacığım."

"Sen ne güzel dedin o kelimeyi."

Bilmezlikten gelmiştim söylediğini.

"Hangi kelimeyi?"

Murat gülümsedi.

"O kelimeyi."

"Kocacığım mı?"

Tam öpmek için yaklaştığı sırada kapı çaldı. Kapıyı açmak için yanından kalktım. Gelen annemlerdi. Muratın evini görünce şok olmuşlardı. Çünkü bizim eve göre daha güzeldi. Güzel mi? Muhteşem diyelim. İçeri davet ettim. Ellerinde bavullarla gelmişlerdi. Babam uzun yola araba kullanamadığı için Muratın arabasıyla hep beraber gidecektik.

Muratla babam yan yana oturdu. Annemle biz mutfağa geçtik. Annemden hiç beklemediğim bir cümle duydum. Yani herkesten beklenirdi ama annem, neyse.

"Dört ayağının üzerine düşmüşsün, aferin sana. Zengin koca bulmuşsun benim durumlarıma düşmeyeceksin."

Annem babamın arkasından alttan alttan laf sokuyordu. Babama laf söylenmesiyse benim en zoruma giden şeydi. Bunu yapan annem yani karısı bile olsa...

"Ne varmış senin durumunda. Yediğin önünde yemediğin arkanda. İzmirde yazlığın, burda evin var. Altında araban var."

Annem yanıma yaklaştı işaret parmağıyla kafama vurdu.

"Herşey bundan ibaret değil Derin. Akıllan. Bak şu eve. Bizim elimizde olanlar bu evin çeyreği bile değil."

Annem söyledikleriyle beni oldukça sinirlendiriyordu. Bunları söyleyen benim annem olamazdı.

"Ben Muratla parası için yada evi, arabası için evlenmiyorum anne. Bana birşey vermese de olur. Ben onu seviyorum."

"Saçmalama Derin. Sevgi karın mı doyurur. Parası olmasa Murata bakmazsın bile."

Sinirden sesimi bile çıkaramadım. Kısa süreli bir sessizlik oldu.

"Ayrıca ben Muratı pek beğenmiyorum. Neresine aşık oldun."

Artık anneme olan saygım git gide azalıyordu. Murat ve babam hakkında söyledikleri şeyler çok sinir bozucuydu. Ve bu kadar paragöz bir kadın olduğunu tahmin etmiyordum.

Sarışınım. (Tamamlandı.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin