Mavi Gökyüzü

Maviş

ALİ MERTOĞLU

Babamın yeni cici ailesi geldiğinden beri rahat yok evde. Hepsi arıza resmen. Daha babam evlenmedi o kadınla. Anneme çok üzülüyorum, babamı hala çok seviyor ve ben onun bu huyundan nefret ediyorum. Peki ya babam? Ona acı çektirmekten başka yaptığı birşey yok.
Selin her saniye karşıma çıkıyor ve ben ona o an çok kızıyorum, kötü şeyler yapmayı planlıyorum Tuğçe ile. Ama yaparken canım yanıyor, bu neden böyle bilmiyorum. Ama böyle.
***
Emre ile Selin sevgili olmuşlar, ne ara oldular bilmiyorum. Ben açıkçası Selin'in benim arkadaşlarımla sevgili olmasını istemiyorum. Etrafımda dolaşmasın. Arabaya tam binecektim, Selin kapıda bağırdı. "Ali! Benide Emre gile bırakır mısın?" Gözlerimi devirip
"Tamam. Atla." Dedim.
Zili çaldı Selin ve ben o anda nedense gözlerine kapıldım. Anlamlı anlamlı bakan gözlerine. Emre kapıyı açtı ve benim gözümün önünde sarılıp koklaştılar. Sesli öksürdüm ve içeriye geçtik. Yarım saat sonra bunaldım ve Selin'i orada bırakıp sahile gittim ve düşümdüm. Selin'i düşündüm. Bir türlü çıkmıyor aklımdan!

SELİN YILMAZ

Gözlerimi kapattığım an o aklıma geliyor. Ali. Geleli sadece bir buçuk hafta oldu ve aklımdan bir saniye bile çıkmıyor. Yok canım, ne sevgisi, ne aşkı. O ukala şeyi ben asla sevmem. SEVEMEM!  Neyse benim hayatımda Emre var ama. Benim sevgilim o. Ben asıl onu seviyorum. Evet evet, onu seviyorum. Eve girdiğimde Emre hemen bana sarıldı ve saçlarımla oynamaya başladı... Akşama kadar Emredeydim. Akşam, Emre'nin eski sevgilisi Tuğçe ve Savaşın eski sevgilisi Melisa'nın erkek kardeşi Mert geldi. Ben o zamana kadar çoktan içip sarhoş olmuştum. Fazla detaylı hatırlamıyorum ama en son hatırladığım şey Tuğçe'nin elini tutup, "Bak sen Beyoncé olacan, bende Shakira!" Dedim, ve sonrası yok.

***
Ali bana bu sabah anlattı dün akşam yaptıklarımı, çok utanıyorum. Havuza atlayıp Emre, Tuğçe, ve Mert'i çağırmışım. Bağırmışım, şarkı söylemişim deli gibi. Ali gelip beni eve götürmek istediğinde red etmişim falan. Emre ile biraz atışmışlar. Benim için. Ben. Ayyy ne minnaklar ya öyle.

ALİ MERTOĞLU

Selin ne yapmaya çalışıyor anlamadım. Ama o Emre ile sevgili ise bende Didem'i çağırıp onunla vakit geçiririm.
***
Didem geldi sonunda ve Selin ile Emre'nin evinde tanıştırdım. Selin sanki biraz gıcık oldu Didem'e. İyi oldu!
Akşam kulüp'e gideceğiz, Didem'de gelecek. Belki biraz olsun, aklımdan çıkar.

SELİN YILMAZ

Ali'nin me işi var ya o kızla?! Birşeye benzese bari, neydi o? Hı, Didem. Ayyy kazulet! Çirkin şey! Sıska! Ali o kızda ne bulmuş anlamadım. Birde gözümün önünde oynaşıyorlar. Ama ben tabii ki hiç oralı bile değilmişim gibi davranacağım. Dün Emre gile getirip güya tanıştırdı benimle.
"Selin bak, Didem." Dedi Ali sırıtarak.
"Ali'nin orta okuldan beri sevdiği tek kız, yani arkasından çok koştu Didemin. Ama Didem tabii ki yavaş yürüdü, zaten çoktandır biziml-" Dedi Tuğçe ve Emre onu orada susturdu, yoksa elimden bir kaza çıkacaktı. Neymiş efendim? Ali'nin sevdiği tek kız, arkasından çok koşmuş muş. Aaahh banane canım.
Birde bana "Kezban" dedi! Bana ya bana. Hepsi gıcık ya. Ben artık dayanamadım ve Ali'ye derin derin baktım, sonra gittim. Ali herhalde anladı bozulduğumu.

***
Didem olayı dün oldu, ve Ali dünden beri benimle konuşmaya çalışıyor ama ben dinlemiyorum. Onun sevgilisiyle olan hikayelerini dinlemek istemiyorum. Yemek yemeye inince Savaş ve ikizim yan yana oturmuş ve ben mecburen Ali beyin yanına oturdum. Sürekli bana bakıyordu, gülümsemeye çalıştım ama olmadı.
Çatalımla tabağımdaki yemekleri rengide ettikten sonra "Ben pek aç değilim, izininizle." Dedim ve masadan kalktım. Odama çıkıp, kafamı yastığıma gömdüm.
Kapıya birisi vurdu. "Konuşmak istemiyorum!" Diye bağırdım, kafam hala yastığıma gömülmüş bir şekilde.
Odanın kapısı açıldı, ve ben kafamı kaldırdım. O. Ali.
"Selin konuşmak istiyorum." Dedi ama ben yine red ettim. İnat etti. Tabii ki bende inat ettim. Tam odadan çıkacaktım. Kapıyı kilitledi, ve bana iyice yaklaştı. Nefesini hissettim. Onunla o kadar yakın olmak huzur verdi... Gözlerimin içine bakarak "Selin..." Dedi... İyice yaklaştı ve...