ALİ MERTOĞLU
Yatağımda bir sağ bir sola döndüm tüm gece... En son olmadı mutfağa inip birşeyler atıştırma kararı aldım.
Odamın kilidini yavaşça açıp, koridorda sessizce ilerlemeye başladım. Selin'in odasının önünden geçerken, kapıyı açık gördüm. Odaya doğru gidip, Selin yatağında oturmuş vaziyette gördüm. Bacaklarını göğüsüne bastırmış, karşısındaki duvara bakıyordu.
"Selin?"
O koca gözlerini bana dikti.
"İyi misin?"
"Ali ben nasıl atlatacağım bunu?"
Bu sözünden sonra, yanına gidip oturdum.
"Atlatacağız... Birlikte yapacağız bunu, hem o şerefsizde cezasını çekiyor. Rahat ol."
"Çıkmaz değil mi?"
"Çıkamaz."
"Ben aşağı gidiyordum, birşeyler atıştırmak için, gelecek misin?"
"Evet."#Beni Azad Et~Güneşin Kızları#
(Yukarda mevcut)
Selinle birlikte sessizce koridorda ilerleyip, mutfağa ulaştık.
"Hadi yumurta yapalım." dedi Selin.
"Bu saate?"
"Evet. Ya hadi ne var saate, hem canım çok çekti."
"Anlaşıldı Selin Hanım."
Dolaptan yağ, ve yumurtayı çıkarttım.
"Ohoo ama Selin. Ne duruyorsun orada, tavayı çıkar."
"Anlaşıldı Ali Bey." dedi beni taklit edercesine.
Önce tavada yağın erimesini bekledim. O arada dört tane yumurta ile hokkabazlık yapmaya başladım. Selinde tezgahın başında bana gülüyordu.
Onun bu hallerine bayılıyorum işte.
Yağ eriyince dört tane yumurtayı, başarıyla tavanın içine kırdım.
"Birazdan parmaklarına dikkat et."
"A-a, o niyeymiş?"
"Söylemesi ayıptır, yumurtalarım çok güzel oluyor. Kime sorsan bilir."
Pot kırdığımı anlayınca, Seline baktım nasıl bir tepki verecek diye. Gözlerini kıstı ve bana baktı.
"Paşaya bak hele. Kime sorsam derken?"
"Yani canım işte kime sorsan."
"Aliiii..."
"Ya Emre'yi falan kast ettim."
"Hı hı bende bunu yedim."
"Yemedin mi?"
"Yok canım."
Yumurta hazır olunca ikimizde masaya geçip, yemeye başladık.
Ekmekleri, sokum yaparak yedik...
"Nasıl?"
"Eh işte idare eder..." dedi Selin.
"Bak sen."
"Yani daha güzellerinide yedim."
"Kim yaptıda yedin?" Dedim sorgulayıcı bir şekilde.
"Birileri işte"
"Kışkırtmaya çalışma beni. Kıskanmam."
"Sen öyle san. Bir kıskanırsınki... Gelip bana itiraf edersin." Tek kaşını kaldırıp baktı.
"Kıskanmam."
"Var mısın iddiasına?"
"Varım Selin Hanım, ama kaybetmeyi göze alın."
"Nesine?"
"Kim kaybederse diğerine bir hafta kölelik yapacak."
"Tamadır Selin hanım... Kölem olmaya son 5 gün."
"Tamamdır Ali bey... Kölem olmaya son 5 gün." dedi tek kaşını kaldırıp, saçını arkaya atarak.
İddialaşmamız bittiğinde yumurtadan bir çatal daha alıp, yukarı çıkıyoruz.SELİN YILMAZ
Odamın kapısının önüne geldiğimizde, normalde hiç söylemeyeceğim birşey dedim.
"Yanımda kal."
"Ne?"
"Bu gece benimle kal."
"Emin misin?"
"Eminim, sana ihtiyacım var."
Ali bana sırıtarak benimle odaya girdi.
Yorganımı kaldırıp altına girdiğinde, bende kapımı kilitleyip yanına girdim.
"Hani beni kıskandıracaktın?"
"Seni seninle kıskandıramam değil mi? Hem ben o işi yarına bıraktım. Şimdi sadece burada ve seninle olmak istiyorum." deyip Ali'ye iyice sokuluyorum.
Gözlerimi kapıyorum, sonra onun ellerini belimin etrafında hissediyorum. O görmesede yüzüme komik bir gülümseme yerleşiyor.***
Saat 8:21 ve ben uyandım. Yanı başımda olan, ve uyku halindeyken bile masum bür kediye benzeyen Ali'ye bakıyorum. Baktıkça hayal kurmaya başlıyorum.
Böyle bir sabah Ali ve ben yatıyoruz, sonra aramıza iki tane bücür giriyor.
Uzay ve Arya. Tolga Arya'yı kucağına alıyor, bende Uzay'ı, aşağı mutfağa kahvaltı yapmak için iniyoruz. Ben kahvaltıyı hazırlarken Ali'de çocuklarımızla oynuyor...
Kapı çalıyor...
Kapının gürültülü bir şekilde çaldığını duyunca aniden düşüncelerimden sıyrılıp, Ali'ye bakıyorum.
"Ali... Şşt uyansana."
Tam Ali'yi öperek uyandıracakken, kapı ya daha da güçlü bir şekilde vurulmaya başlıyor.
"Selin! Uyansana kızım!"
İstem dışı yataktan kalkıp, kapının kilidini çeviriyorum.
"Yuh kızım birlikte mi uyudunuz?!"
"O ha Nazlı. Annem duymadı biraz daha bağır..."
Sonra "Ya yakalansaydınız?" diye fısıldadı.
"Kapı kilitli Nazlı."
"Ya birisi görseydi?"
"Nazlı anlaman mı kıt? Kapı kilitli. Böyle kilit icat etmişler, çevirince kimse odaya giremiyor." dedim, hareketlerle.
"Aa ne atarlısın sabah sabah, neyse hadi paşayıda uyandır kahvaltı yapıp çıkacağız."
"Saat daha 8:30 bile olmadı nereye gidiyoruz?"
"Annem söylemedi mi? Okul kayıt işlemleri falan. Ali'de kayıdını yenilemesi gerekmiş."
"Bu saatte mi?"
"Ne kadar erken, o kadar iyi Selin."
Nazlı'yı odadan çıkarttıktan sonra, yatağımda hâlâ mışıl mışıl uyuyan kediye bakıyorum. Dayanamayıp, fotoğrafını çekiyorum.
"Aliciğim uyan aşkım."
"Hı?" dedi gözlerini kırpıştırarak.
"Hadi ama uyan artık."
"Saat kaç?"
"8:30."
"Ama çok erken,off."
"Okul kayıt işlemlerini falan yapacağız. Hadi erken gidecekmişiz."
"Tamam kalktım."
O yataktan doğrulmadan önce ben hemen ayağa kalkıp dolabımın kapağını açıyorum.
"Ali hadi!"
"Hayır."
"Niye?"
"Günaydın öpücüğüm nerede?"
Gülümseyip, ona doğru yaklaşıyorum. Ani bir hamle ile dudaklarına yapışıyorum, ve ayrılıyorum.
"Oo bu çok ani oldu." diyor kaşlarını kaldırıp sırıtarak.
"Şaşırtmayı severim."
Yataktan kalkıp, kapıya gidiyor Ali. Tam odadan çıkacakken birşey diyor.
"1 gün başlasın. Bakalım kim kimi kıskandırıyormuş."
"He canım he."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Gökyüzü
Teen FictionAli ve Selin iki küçük çocuk gibiler, ikiside hoyrat, ikiside masum... Güneşin Kızları'dan #AlSel'in aşk dolu hikayesi sizlerle. Umarım beğenirsiniz, beğenilerinizi, ve yorumlarınızı atmayı unutmayın.❤️❤️