Kolpa Konserine dört bilet.

990 47 6
                                    

ALİ MERTOĞLU
Kollarımın arasında duran güzelliğe baktım. Sağ şakağından öptüm. Bana baktı.
"Ali..."
"Şşt biraz daha böyle sessiz kalalım."
Daha sıkı sarmalayıp, kafamı omuzuna gömdüm, ve gözlerimi kapattım.
Elleri elimi tuttu, ve bir ıslaklık hissettim bir anda elimde. Ağlıyordu.
"Ne oldu?"
Ellerimi kendisinden kurtarıp, bana döndü.
"Ali bu bir vedaydı. Güzeldi ve bırakalım böyle kalsın."
"Hayır. Bu bir veda değildi, olmayacak. Gitmeyeceksin."
"Ne olur yapma bunu bana. Kalmam için zorlama."
"Sende kalmak istiyorsun."
"Hayır."
"O zaman neden...?"
"Sana veda etmemin bir yolunu bulmam lazımdı, en güzel veda da sana ilk ve son kez teslim olmaktı."
"Peki... Git."
"Ne?"
"Git." dedim keskin bir sesle.
"Nasıl yani?"
"Gitme demiyeceğim, gitmek istiyorsan git."
Selin beyaz çarşafı bedenine sarıp ayağa kalktı.
"Çıkar mısın? Giyinip aşağı ineceğim."
Onu son bir kere yukardan aşağı süzüp, ayağa kalktım. Pantolonumu giyip, odadan çıktım.
Banyoya doğru ilerlediğimde, Aysun ablayı gördüm. Evin hizmetlisi. Üstsüz olduğumu fark edince, hızlı hızlı ilerlemeye başladım.
Banyoda yeniden soyunup, duş'a girdim.
Sıcak suyun altında, parmaklarımın ucuna kadar sinirle doldum.
Banyodan çıkınca odama girdim, telefonum ısrarla çalmaya başladı.
"Efendim Emre,"
"Hayır Emre gelmek istemiyorum,"
"Emre..."
"Üff peki tamam."

SELİN YILMAZ

APTAL. SALAK ŞEY. Nasıl bana 'git' der?
Aynada kendime baktım, üzerimde sadece beyaz bir çarşafla, odada deli danalar gibi bir sağa, bir sola yürüyordum. En son üstümü giyip aşağı indim.

***
"Fındık!"
"Efendim Panda!"
"Nazlı bana şey dedi ya," bahçede bana doğru yürümeye başladı. "Akşama Kolpa gurubunun konseri varmış. Dört bilet almış."
"İyi siz gidin. Tuğçe'yi de götürün, o seviyor."
"Sende seviyorsun bu gurubu ama."
"Uğur ben kendimi pek iyi hissetmiyorum. Siz gidin."
"Ne oldu?" diye sorguladı Uğur.
"Yok birşey. Dedim ya iyi hissetmiyorum."
"Selin anlarım ben. Ali'yle ilgili mi?"
"Bana Ali deme ya! Onun adını dahi duymak istemiyorum! Ali yok, Ali bitti. Tamam mı? Yok. Ali. Diye. Birisi. Yok." dedim ve arkama bakmadan, hızla eve girdim.
Odama çıkıp, yatağıma oturdum.
"İkizim?"
"Ne Nazlı?!"
"N'oldu?"
"Yok birşey!"
"Ne bağırıyorsun ya! Sağır yok burada!"
"Offf," şakaklarıma masaj yaptım. "Özür dilerim. Ne oldu? Birşey diyecek gibisin?"
"Akşam..."
"Gelmiyorum." dedim, cümlesini bitirmesini beklemeden.
"Aa niye?"
"İstemiyorum."
"Seliiiiiin."
"Hayır ya, şimdi o'da orada olacak."
"Kim?"
"Ali."
"Kızım siz iki arkadaş gibi olamıyor musunuz?"
"Hayır Nazlı. Olamıyoruz."
"Ama Selin'im yarın gidiyorsun..."
"Nazlı..."
"Tamam anlaştık, hadi sen kalk hazırlan."
"Na-"
"Şşt. İtiraz istemiyorum."
"Üfff."
Nazlı odamdan çıkınca, mecburen kalkıp hazırlanmaya başladım. Kıyafetimle başladım. Dolabımdan gül kurusu renginde bir elbise çıkarttım. Üstüme tutup, aynada kendime baktım. Olmuş olmuş.
Ayakkabılarımı ve çantamı da hazırladıktan sonra makyajımı yapmaya başladım. Hafif göz makyajımı, gül kurusu bir ruj ile tamamladım. Saçlarımı düzleştirdim. Kapım tıkladı, ve içeri Nazlı ve Uğur geldi.
"Ooo Selin Hanım, yakıyorsunuz." dedi Uğur, beni bir tur döndürerek.
"İykide gelmek istemiyorsun Selin."
"Off hadi zaten canım sıkkın, ne zaman gidiyoruz?"
"Savaşı bekliyoruz." diye yanıtladı Nazlı. Yaklaşık bir beş dakika beklediğimizde Savaş'da odamın önünde belirdi.
"Bohem prensimizde geldiğine göre, çıkabilir miyiz?"
Nazlı ve Savaş önde yürüdüler, ben ve Uğur ise onlara arkadan eşlik ettik.

ALİ MERTOĞLU

Üstüme bir mavi gömlek giyip, saçımı taradım. Telefonumu elime alıp, evden çıktım. Arabama binip, konser salonun yolunu tuttum.
Konser alanına ulaştığımda Emre ve Tuğçe çoktan oradaydı. Akşama hemen bir votka ile başladım. Ardından bir tane daha. Durmaksızın içmeye başladım. Soluğu bir sarışın kızın yanında aldım. Aynı Seline yaptığım gibi, saçlarını iki parmağımın arasında, omuzunun arkasına attım. Kız bu durumdan memnun gibi görünüyordu.
Bir anda pat diye bir ses duyunca sahneye doğru baktım. Kolpa gurubu çıkmıştı.

Mavi GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin