Sen de mi gittin Ali?

649 35 7
                                    

SELİN YILMAZ

Uyandığımda kafamı onun göğüsüne yerleştirmiştim. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Aynı dün geceki yoğunlukta baktım yüzüne. Yüzünün her santimini ezberlemek istedim. Parmaklarımı yüzünde gezdirdim, ve dudağına masum bir öpücük kondurdum. Gözlerini kırpıştırarak açtı.
"Aşkım?" diye mırıldandı.
"Günaydın sevgilim."
"Günaydın." dedi gözlerini ovalarken. Bir kaç dakika sonra beyaz çarşafı dün gece ona ait olan bedenime sardım ve ayağa kalkıp banyoya yöneldim.

***
"Hazır mısın?"
Arkama son bir kez baktım. Sanki evimmiş gibi hafızama kazıdım o pansiyonu. Bir iç çekip yeniden Ali'ye baktım.
"Hazırım."
Ali ve ben Tuğçe ve Emre'den istediğimiz hazır valizlerimizi bagaja yerleştirdik. İçim her ne kadar kan ağlasada, bırakıyordum. İstanbulu, İzmiri, a-a-ailemi, çocukluğumu... Herşeyi bırakıp gidiyordum. Ama sevdiğim adam yanımda olacaktı. Sessizce arabaya bindim, ve Ali gaza bastı. Havaalanına ulaşmadan önce postacıya uğrayıp dün gece yazdığım mektubu bıraktık ve yeniden arabaya geçtik. Arabadayken anneme yadığım bir kaç kelime aklıma geldi.

Gidiyorum ben,
Madem sevenim yok, beni isteyen yok, gidiyorum. Sevdiğim adamla... Hoşçakalın, bensiz mutlu olun.

"Teyzemi aradım, söyledim. Bizi bekliyor."
"Sadece teyzen mi? Yani çocukları falan yok mu?"
"Var. Batu. Yani Batuhan. Biz ona kısacası Batu diyoruz."
"Anladım..."
"Benden iki yaş büyük diye arada abilik taslamak ister. Korumaya çalışır falan."
Güldüm. Açık cam saçlarımı yüzüme savururken İstanbulun havasını son bir kere ciğerlerime doldurdum.
Sonra bir anda midemde bir yanma hissi oluştu. Sanki kusacakmışım gibiydi.
"Ali, midem..."
Ali arabaya köşeye çekip benimle ilgilendi.
"Ne oldu aşkım? İyi misin?"
"Midem yanıyor, sanki kusacağım."
Arkadan bir şişe suyu bana uzatınca, hemen içtim ve bir kaç dakika sonra midemdeki yanma hissi gitti.

***
"Londra'ya en erken uçak saat kaçta?"
"Maalesef beyefendi, en erken uçak saat 20:00'de. İster misiniz?"
"Off, neyse tamam. Bize iki bilet."
"Hemen."
Ali biletleri alana kadar ben arkada koltuklara oturdum. Midemdeki yanma hissi geçmişti, ama başım dönüyordu.
"Aldım aşkım."

***
"Tamam sakin. Geliyorum hemen."
Ali'nin endişeli sesini dinleyerek ne olduğunu anlamaya çalıştım ama maalesef anlamadım.
"Aşkım ne oldu?"
"A-annem..."
Gözlerini bir yere sabitlemiş, yüz ifadesi donmuştu.
"A-annem fenalaşmış. Gitmem gerek."
"Tamam hadi gidelim."
Ali'yi zorla sandalyeden kaldırmaya çalıştım.
"Hayır Selin. Sen burada kal."
"Ne demek burada kal. Bende geleceğim."
"Selin sen gelirsen, geri gelmemize üzün vermeyecekler. Kal."
"Ali,"
"Selin! Kal dedim. Haber veririm."
Ali'nin gidişini izledim. Arkadan sadece onu izledim.
Tamam Selin... Birşeyi yokmuş ki annesinin... Tamam Selin sakin. dedim kendime. Gözlerim istemsizce doldu. Ailelerimize karşı dimdik duran, sadece bir kaç sözle yıkılmıştı. Sanki tüm dünya çökmüş, Ali o enkazın altında kalmıştı.
Gözlerimi hızlıca silip, sandalyeye yerleştim.

Ali'nin gidişinin üstünden tam dört buçuk saat olmuştu, ve ben hâlâ kendisinden haber alamamıştım. Tam gidecekken Ali beni aradı.
"Ali? Nerdesin aşkım?"
"Selin,"
"Efendim?"
"Selin ben gelemeyeceğim."
"Anlamadım?"
"Selin, gelemeyeceğim işte."
Sinirden gözlerimden yaşlar süzüldü.
"Ali şaka mı bu?"
"Annem kötü."
"Tamam dur bi', bende geleyim hangi hastane?"
"Sen git."
"Ali,"
"Selin git sen, ben gelemeyeceğim."

#Zakkum~ Gidiyorum Yolcu Et#
Tam hesap soracakken telefonu yüzüme kapattı.
Selin sen git... Ne demek bu ya? Ne bu? Şaka falan mı?
Yeniden sandalyeye çöktüm. Elimdeki biletlerden bir tanesini buruşturdum.
Geri döneyim desem, gidecek yerim yok. Paramda yoktu. Çaresizce olduğum yerde kaldım. Saat hızlıca geçiyordu. 19:21, 19:22, 19:23... Saat gittikçe yaklaşıyordu ve ben hâlâ ne yapacağımı bilmiyordum.
19:45. "Tüm Londra yolcularımızdan check in yapmalarını rica ediyoruz. Kapılar açılmıştır."
Anonsu duyduktan sonra ayaklarım benden bağımsız haraket etmeye başladılar. Valizi elime alıp check-in yapılan yere sürükledim. Ağlamaktan tüm rimelim akmıştı ve ben adeta bir yaratığa benziyordum.
Selin... Sen git...
Yaşananların etkisinden hâlâ çıkamamıştım. Ya, daha bir kaç saat önce ben ona yine ait oluyordum, mutluyduk. Şimdi ne yapacağım ben?
Ali terk etme ne olur...
Sıraya girip check in yaptım. Bir kaç saat önceki Ali'nin haline şimdi ben bürünmüştüm. Sanki tüm dünyanın enkazı altında sıkışıp kalmıştım.
Sende mi Ali? Sende mi bana sırt çevireceksin?
"Hanımefendi, hanımefendiiii,"
"Hı, şey buyrun?"
"Biletiniz."
"Şey, burada." Elimdeki yarı buruşmuş bileti kadına uzattım. Nazikçe elimden alıp kontrol etti.
"Buyrun,"
"Sağolun." deyip yanından geçtim. Ve işte gelmiştik. Daha doğrusu gelmiştim. O kapılar. Şehiri terk edeceğim kapılara gelmiştik. Ali'yle birlikte cıkacağımı düşündüğüm kapılar. Saçlarımı yana verip, derin bir nefes aldım. Tüm cesaretimi toplayıp kapılardan geçtim. Uçakta ilerleyip yerimi buldum.
Cam kenarı. En arka. Yerim bana daha önce yaşanmış bir şeyi hatırlattı. Salakça tebessüm edip, yerime oturdum. Kafamı cama yaslayıp gözlerimi kapattım. Sonra gelen bir sesle gözlerimi yeniden açtım.
"Ay aşkım yapma ama,"
"Ay benim sevgilim gıdıklanıyor muymuş?"
Yanıma oturan çifte bakınca kalbimde bir şeyler kırıldı sanki.
Ne yapacağım ben şimdi?
Aniden gelen bir mide bulantısıyla, böğürdüm ve uçaktaki lavaboya koştum.
Yüzüme bir kaç kez su vurup kustum.
Offf. Midem.
Aynadaki bir anda solmuş yüzüme baktım. Saçımı sağ omuzuma atıp lavabodan çıktım. Yerime geçince yanımdaki çiftin birlikte uyuduğunu gördüm.
Bizde böyle olabilirdik Ali. Olabilirdik.
Başımı cama yaslayıp gözlerimi kapattım. Uyandığımda midemdeki yanma hissinin geçme umuduyla uykuya daldım.

Geçmemişti. Gözlerimi yavaşça açtığımda bilmediğim bir şehirde, bilmediğim insanların arasındaydım.
Çok komik hikayeymiş gerçekten. Daha bir kaç saat önce Ali'yle gelecektim, yeni bir hayat kuracaktım. Ne oldu şimdi?

Bölüm Sonu.
Arkadaşlar biliyorum şu son iki bölümde çok kısa oldu ama sınavlarım var ve çok çalışmam lazım. Sizi kızdırmamak için hemen yazıyorum ve şu zamanda ancak bu kadar oluyor. Size söz sınavlar bir bitsin, harika bölümler sizi bekliyor...

Mavi GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin