SELİN YILMAZ
Ali elindeki portakal suyunu yudumlarken, telefonuma bir mesaj geldi. Bir elimde telefon, diğer elimde portakal suyu.
Selin, annemi idare ederdim, ama çok telaşlandı. Hemen eve gel. Lütfen, kadın perişan oldu. Polisi arayacak bu gidişle. Bu arada Peri'ye anlattım, sen ve Ali'yi, özür dilerim, ama zorundaydım. ~Nazlı
Gözlerimi devirdim, iç çektim.
"Ali, benim eve gitmem gerek. Annem kötüymüş. Nazlı anlatmış...Periye."
"Tamam, hemen gidelim de, neyi anlatmış Periye?"
"Bizi."
"Peri birşey demez değil mi? Yani, benim için sorun yok ama sen rahat etmezsin." dedi Ali, yarım ağızla gülümseyerek.***
Evin kapısını çaldım. Annem kapıyı açtı, beni görünce derin bir nefes alıp sarıldı. Annemi görünce bir tuhaf oldum, Haluk abi'nin o telefon görüşmesi geldi aklıma. Annemin gözlerinin içine bakamadım, yoksa ağlardım.
"Kızım sen nerdesin? İkidir bunu yapıyorsun! Odana mı kilitleyeyim seni? En son bunu mu istiyorsun?"
"Anne, tamam. Bir sakin ol. İçeri geçelim mi?"
Salona girdikten sonra herkesin gözü bana dikildi.
Rana teyze ve İnci abla aynı anda "Selin!" Diye bağırdılar. Belli ki onlarda endişelenmişler.
"Kızım, neredeydin?"
"Anne... Ben Ali'yleydim..."
Ali'nin gözleri fal taşı gibi büyüdü. O mas mavi gözleri, koyulaştı.
Herkes merakla bana baktı.
"Ne? Ne demek Ali'yleydim?"
"Evet. Dün ben kendimi çok kötü hissediyordum. Ali'den rica ettim, oda beni bir otele götürdü."
"Ama, biz tüm otellere baktık, yoktun?"
"Biraz yalnız kalmak istedim, uzak bir oteldeydik. Nazlı'nın haberi vardı."
Öyle deyince annem Nazlı'ya baktı.
"Nazlı? Neden söylemedin bana?"
"Şey..." diye afalladı Nazlı.
"Ben istemedim. Kızacaksan bana kız. Onun hiç bir suçu yok. Ne Ali'nin, ne Nazlı'nın."
"Offf kızım, aklım çıktı dünden beri!"***
Peri ve Nazlı geldi yanıma. Odamda tek başıma takılıyordum, çünkü aşağı gidip annemi dinlemek istemiyordum.
"Ablacığım? Bana söylemek istediğin birşey varmı?"
"Bildiğini biliyorum Periciğim."
"Ee? O zaman? Anlat hadi."
"Neyi anlatayım daha?"
"Birde senden duymak istiyorum."
"Ben... Yani biz Aliyle sevgiliyiz."
Peri kıkırdadı.
"Ne var kızım? Aşık oldum."
"Biliyor musun? Ben tahmin etmiştim, o ilk kavganızdan sonra. Hani derler ya 'En Büyük Aşklar, Nefretle Başlar."
Gülümseyerek Peri'nin omuzuna vurdum hafifçe.
Ali ve Savaş odama gelince, Peri aradan kaçtı.
"Böyle birşey diyeceğini sanmıyordum." Dedi Ali yanımadaki koltuğa oturarak.
"Yalan söylemekten iyidir."
"Benim için hava hoş Selin hanım."ALİ MERTOĞLU
Selin'in telefonu çaldı. Emre arıyor... Selin açmadı. Bir daha aradı Emre. Yine açmadı. En son aramasında ben kaldırdım telefonu.
"Ne var ne oğlum! Kız konuşmak istemiyor! Ne zorluyorsun?"
"Ali Selinle konuşacağım."
"Konuşmak istiyorum diyeceksin. Konuşacağım değil. Hem istemiyor, telefonlarını açmadığına göre bunu anlamış olman gerek." dedim ve 'çat' diye kapattım suratına.
"Nazlıcığım, siz Savaşla biraz dışarı çıksanız? Benim Aliyle konuşmam gereken şeyler var."
"Tamam ikizim, birşey olursa beni arayın. Gel Savaş."Savaş ve Nazlı odadan çıkınca, muzur bir gülücük attım Seline.
"Evet... Benimle yalnız konuşmak istediniz Selin hanım. Acaba niye?"
Selin ne demek istediğimi anladı ve omuzuma sert bir şekilde vurdu.
"Aliii! Noluyo? Bakma öyle. Utanıyorum." dedi gözlerini kaçırarak. Sonra lafına devam etti, suratı asık bir şekilde; "Şey... Ali, ben hani Emreye söyledim ya, birlikte olamayacağımızı? Sen o Didem denen yelloza ne zaman söyleyeceksin?"
"Haa, şu mesele."
"Ne şu mesele. En son konuşacaktık."
"Hem sen niye yelloz dedin kıza şimdi?"
"Çünkü öyle. Sen onu bana mı savunuyorsun simdi?!"
"Yoo, yani kız yelloz değil, sadece söylüyorum."
"Ali! Delirtme beni!"
"Tamam... Bende bugün konuşayım diyecektim."
"Eh bir zahmet."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Gökyüzü
Teen FictionAli ve Selin iki küçük çocuk gibiler, ikiside hoyrat, ikiside masum... Güneşin Kızları'dan #AlSel'in aşk dolu hikayesi sizlerle. Umarım beğenirsiniz, beğenilerinizi, ve yorumlarınızı atmayı unutmayın.❤️❤️