Seçim Senin Selin.

716 36 13
                                    

SELİN YILMAZ

Başımda deli bir ağrıyla uyandım.
"Ali?"
Etrafıma bakıp, nerede olduğumuzu hatırlamam sadece bir kaç saniye sürdü.
"Ali?" diye tekrarladım. Başımı tutarak yataktan kalktım.
"Ali?"
Bir anda kapı açıldı ve Ali içeri girdi.
"Neredeydin?" Elindeki poşetleri yavaşça masaya indirdi.
"Birşeyler almaya gittim aşkım."

Masaya geçip oturunca, yemek bana baktı, ben yemeğe baktım. Iştahım kesilmişti. Dün olanlardan sonra Ali ve ben bir pansiyona geldik. Tabii otele giderdik ama Haluk kişisi Ali'nin kartlarına engel koymuş.
"Selin yermisin şunları? Dünden beri ne ağızını bıçak açtı ne de bir şey yedin."
"İstemiyorum."
"Seliiiin..."
"İstemiyorum Ali!"
Bağırınca Ali kendini geri çekti ve bende yanlış yaptığımı fark ettim.
"Özür dilerim."
"Affederim ama tabağındaki herşeyi yiyeceksin."
Gülümseyip ağızıma bir zeytin aldım.

Kahvaltı yaptıktan sonra, yeniden yatağın üstüne oturup sessizce duvarları izledik. Ali'nin kalp atışlarını duyabiliyordum. Yorgundu. Arkamdan koşmaktan yordundu.
"Bundan sonra ne olacak Ali?"
"Bilmem, belki Londra'ya gideriz. Teyzemin yanına."
"Peki ya ann- Nazlı, Peri?"
Ali kollarını benden kurtarıp konuşmaya devam etti.
"Aşkım bak sen ne kadar sinirli olsanda annene karşı, o hep senin aklında. Biliyorum seni anlamasını istiyorsun ama bu olmayacak. Bu Londra işinide sen isteyene kadar erteliyeceğiz."
"Anlaması gerek Ali. Ben ona derdimi anlattım. Anlayacak. Bunun başka yoku yok. Bıktım artık. Sadece kendi dediği olsun istiyor. Resmen bizi elinde kukla olarak görüyor. O nereye biz oraya. Ya biz İzmir'den kalkıp İstanbullara geldik o mutlu olsun diye. Sonuç?"
"Aşkım annenede hak verm-"
"Bana haktan bahsetme Ali. O bana, bize hak veriyor mu? Hani o benim mutluluğumu istiyordu? Ne yani güzel mu oldu şimdi bu? Rahat mı? Kocasının yanında rahat mıdır?"
"Onunda aklı sende..."
Ali kollarını yeniden bana sardı. Konu kapanınca sessizce yeniden duvarları izledik.

ALİ MERTOĞLU
***
Pansiyondan çıkıp okula yakın bir kafeye oturduk Selin'le. Uzun bir bekleyişten sonra Nazlı, Savaş, Peri, Tuğçe ve Emre geldi.
"Oo gençler..."
"Merhaba."
"Merhaba,"
Herkes oturup içecek birşey sipariş etti, Selin ise yüzünden düşen bin parçaydı, ki normal buluyorum. Onu o halde görmek benim de canımı sıkıyordu.

"Abla, ne zaman eve döneceksin?" diye sordu Peri Seline.
"Bilmiyorum fındık faresi... Bilmiyorum."
"Bir an önce dönün."
"Biz... Biz Londra'ya gitmeyi düşünüyoruz..."
"Ne nasıl yani?"
Selin'in bunu 'pat' diye söylemesi beni de şaşırttı, gözlerimi belertip ona baktım.
"Ali ve ben Londraya gideceğiz. İzin vermeyecekler burada ve benimde Ali'yi bırakmak gibi bir niyetim yok."
Selin'in kendine güvenip bunu söylemesi hoşuma gitti ama Nazlı ve Peri bunu anneleri gibi hoş karşılamadılar.
"Selin saçmalama, ne Londrası?"
"Bas baya. Teyzesi'nin yanına gideceğiz."
Selin konuşurken sadece onu izledim.
"Burada rahat vermeyecekler bize. Rahat rahat yaşayacağımız bir yere gideceğiz. Değil mi Ali?"
"Hıhı aynen öyle aşkım. Ne Güneş Hanım ne de Haluk Mertoğlu biz izin vermeyecek. Peşimize adamlarını takar Haluk. Londra'ya gidince rahat olacağız."
"Ali! Selin! Saçmalamayı kesin artık! Ne Londrası! Yok Londra falan! Unutun!" diye bağırmaya başladı Nazlı.
"Nazlı sakin ol, bence gayet mantıklı konuşuyorlar."dedi Savaş.
"Öyle mi Savaş? O zaman sende planlarına dahil ol! Kalk Peri gidiyoruz!"
Seline bakınca kimse görmeden göz yaşını siliyordu. Nazlı Peri'yi alıp masadan hızla kalktı. Selinde onların arkasından kalktı.
"Nazlı!"
Nazlı yeniden Selin'e döndü.
"Selin, saçmalama! Ya Ali ya biz..."
Nasıl yani? Seçim yapmasını mı isteyecek?
Selin yanaklarını sildi ve hıçkırıklarla konuşmaya başladı.
"Nazlı,"
"Selin... Ya Ali ya biz... Ali'yi seçersen bizi unut, ve bundan sonra ki hayatında bizsiz mutluluklar. Ama eğer bizi seçersen Ali'yi unut."
Nazlı yeniden bir kaç adım atıp masaya geldi.
"Nazlı benden seçim yapmamı isteme. Ben nasıl yaparım böyle birşeyi?"
"Seçim senin Selin..."
"Nazlı ben senden ya Savaş ya biz diye sorsam, ne dersin?"
Nazlı sessiz kaldı.
"Benim ve Savaşın durumu farklı. Annemde bizi kabul etti."
"Evet onun farkındayım. Zaten annem ne olsa bana yüklenir. Niye? Nazlı hiç yanlış yapmaz. Nazlı her şeyi bilir. Selin ne olursa olsun cahildir. Acemidir. Selin işte. Mantıksız haraket eder. Değil mi?!"
"Nazlı, Selin'den böyle bir şey isteme. Sakın." diye araya girdim.

SELİN YILMAZ

"Selin, ya biz, ya Ali."
Nazlı seçim konusunda ısrar etmeye devam etti. Yanaklarımı yeniden sildim.
"Nazlı! Seçim yapmamı mı istiyorsun! Bunu mu istiyorsun!"
"Evet Selin! Siz böyle devam edemezsiniz! Sa-"
"Bu sana kalmış bir şey değil!"
"Selin! Annemin ne kadar üzüldüğünü fark etmiyor musun? Sen bu kadar mı kör oldun!"
"Kör oldum evet Nazlı. Ali beni o kadar güzel seviyor ki, o kadar çok seviyor ki beni kör oldum. Aşkımdan kör oldum. Var mı? Şimdi kararımı duymak istiyor musun?"
Nazlı gözlerini bana dikti. Herşey bir anda yavaş haraket etmeye başladı. Elimi indirip Ali'nin elini tuttum. Sıkıca kavradım.
"Kararım Ali."
Nazlı tebessüm edip Peri'yi tuttu.
"Hoşçakal..." deyip arakasını dönüp yürüdü.
Kalbim sanki yerinden çıkacakmış gibi hızlı atmaya başladı. Sadece onları izledim. Kafeden arkalarına bakmadan çıktılar. Savaşta arkalarından gitti. Arkamdaki sandalyeye çöktüm ve hıçkırıklara boğuldum.
"Selin... Bunu bir gün söyleyeceğim aklımın ucundan geçmezdi ama,"
İşaret parmağımı Ali'nin dudaklarına bastırdım.
"Şş. Seninle ayrılmam söz konusu bile olamaz Ali. Sen benim hayatım oldun, ömrüm oldun, ben seni nasıl bırakırım?"
"Selin,"
"Londra'ya gidelim Ali. Hemen yarın."
"Selin emin misin?"
"Hiç bu kadar emin olmamıştım. Ne de olsa geriye bir şey bırakmayacağım. Ne bemi seven bir annem var ne de kardeşlerim."
"Öyle deme."

***
Pansiyona girince direkt odamıza çıktık. İkimizinde ağızını bıçak açmadı. Odaya girince kendimi direk yatağa attım. Ali'de yanıma uzanıp kollarını bana sardı. Kafamı kaldırıp istemsizce dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
"Beni hiç bırakma."
"Asla."
Ani bir haraketle kendimi Ali'nin kucağında buldum.
Ait ol ona. Yine yeniden. Ait ol.
Gözlerim kapalı öpmeye başladım onu. Yüzünü kavrayıp ona baktım. Yüzünün her santimini ezberlemek istedim.
Üstümdeki tişörtü çıkartım yatağın kenarına fırlattım. Ardından pantolon, sonra iç çamaşırı. Ali'de benim taklit etti. Yatağa uzandırıp küçük öpücekler kondurdu vücuduma. Gözlerimi kapatıp sadece onu düşündüm. Sadece onu. Onun gözlerini, gülüşünü, sesini, saçını, ellerini... O an kaybolmak istedim.
Ali yeniden dudaklarıma ulaştı.
"Seni seviyorum..."
"Seni seviyorum..."

Bölüm Sonu...
Arkadaşlar biliyorum bu normalinden kısa bir bölüm oldu, ama bu ara o kadar yoğunum ki anlatamam. Sizi daha fazla bekletmek istemedim o yüzden hemen yazdım.
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum...

Mavi GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin