Bölüm 12

58.6K 2.6K 196
                                    


Burnunu Kaf Dağından almayı unutmasın...

Ateş, arabanın etrafından dolanıp Nil'in kapısını açtı. Aslında ikisi de normalde bu tip 'inceliklere' takılmazdı ama Ateş, burnunu Kaf Dağı'nda bırakmadığını kanıtlayacaktı. Bunu kanıtlarken, pek sevgili karıcığının arabadan inerken hafifçe dirseğini tutmayı da ihmal etmedi. İçeride bir çift mavi gözün onları, daha doğrusu kendisini, izlediğini biliyordu.

"Neden senin yerine ben gerildim ki?"

Güzelliğe alışmak diye bir şey kesinlikle yoktu, eğer olsaydı, her baktığında Nil'i
daha güzel görüyor olmazdı. Uzanıp elini sıktı. "Demek beni onaylamalarını istiyorsun. Gururum okşandı Muzocuğum."

Gerginliğini ve endişesini almanın en kestirme yolu onu kızdırmaktı. Çabası işe yaradı ve Nil kaşlarını çattı. "Okşanmasın Angelepoulos. Ben sadece çocuk doğuramadan dul kalacağım diye korkuyorum."

Yine...

Ateş, evli olmak istememişti. Sadece Nil'le de değil, herhangi bir kadınla. Neden Nil'e bu evliliği şart koştuğunu, bebekler doğduktan sonra Nil'le bir boşanma bir savaşına girip girmeyeceğini bilmiyordu.

Açıkçası...

Henüz kararını vermemişti.

Evlenmek istememişti. Nil'le hayatları pek çok evlilikten daha iyi gidiyor olsa da ortada Leyla Karun gibi bir sorun olmasaydı, Nil'le de evlenmek istemezdi. Ama evlenmişti ve evlendiği kadının ona damızlık boğa muamelesi yapması erkeklik gururu için büyük bir darbeydi.

Avucunun içindeki Nil'in elini sertçe bıraktı. "Biliyor musun, Nil? Bu, ben mağdur küçük kadın, oyunundan sıkıldım. İkimiz de benimle evlenmek istemeseydin, evlenmeyeceğini biliyoruz. O yüzden bu kaderin sillesini yemiş, mazlum kadın numarasından vazgeç"

Nil, gözlerinde çakan öfkeyle sertçe baktı. "Ben mağdur küçük kadını oynayanım, sen de kanatsız meleksin değil mi? Beni bu evliliğe zorladın! Kedi gibi pisliğinin üzerini örtmeye çalışma."

"Ben seni zorlamadım!" Nil'in ithamlarından sıkılmıştı. "Ben sana bir anlaşma önerdim. En başından itibaren kapıdan çıkıp gitme şansın vardı. Seni tehdit etmedim, kafana silah dayamadım. Ben seni hiçbir şeye zorlamadım, Nil. Eğer benim çocuğumu istiyorsan, evleniriz dedim. Hayır, senin çocuğunu istemiyorum dememek senin kararındı. Kendi kararlarının yükünü bana atma."

"Bana yalan söyledin!"

"Her söylediğinde biraz daha inandırıcı oluyor, galiba!"

"İnandırıcı olmasına gerek yok! Çünkü gerçek!"

"Devam et. Söyledikçe en azından kendin inanırsın."

"Sen..."

Nil'in öfkeli sesi, onunkinden daha öfkeli bir sesle kesildi. "Allah muhabbetinizi arttırsın!"

İkisi de aynı anda onlara öfkeyle bakan Doğan Bey'e döndü. Doğan Bey, Ateş'in dedesinin akranıydı ve pek yakın olmasa da iki adam birbirlerini sevip sayarlardı ama belli ki Doğan, dedesine karşı hissettiği bu duyguları Ateş'e karşı beslemiyordu. Adama resmi bir şekilde başını hafifçe eğip "Doğan Bey" diye selam verdi ancak resmi selamı eş değerde bir resmiliğe bile değer görülmedi. Adam doğrudan torununa dönüp "Kızım ben sizi buraya birbirinizi yiyesiniz diye mi çağırdım? Derdiniz ne?"

"Önemli bir şey değil, dede."

"Önemli değilse, evimin önünü çeşme başına çevirmeyin." Topuklarının üzerinde dönüp içeri girdi. Nil de azar yemiş bir çocuk gibi süklüm püklüm dedesinin peşinden ilerledi, Ateş'e de ikiliyi takip etmekten başka bir çare kalmadı.

Dikkat Bebek Çıkabilir (Mükemmel Planlar Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin