Bölüm 25

39.5K 2.3K 195
                                    


Merhaba Nil. Kelimeler Nil'in beynine arka arkaya çarptı. Aylardan beri ondan duyduğu ilk cümleydi. Aynı anda milyonlarca düşünce bedenini sarstı. Öylece, sanki aradan o kadar zaman geçmemiş gibi, zaman aylar öncesinde durmuş gibi, Ateş karşısındaydı. Fırçayı ağzından çıkardı, kapıyı  adamın suratına kapatıp banyoya geri döndü.  Aynadaki yansımasına bakarken ağzını çalkaladı. Kendine tekrar bakmadı. Saçları sönük, teninin rengi fazla beyazdı ve görüntü iç açıcı değildi. İçeri geri döndü. Kapıyı açtığında bir umut gördüğünün bir hayal olmasını istedi ama değildi. Ateş hala orada dikiliyordu.

Nil kaşlarını çatıp karşısındaki adama baktı. Zayıflamıştı, aylar öncesinin o heybeti üzerinde değildi. Kalbi sıkıştı. Yorgun ve tükenmiş görünüyordu. Elleri kot pantolonun cebindeydi, siyah tişörtünün rengi solmuştu, yüzünde en az bir haftalık sakalı vardı. Gözlerinin altındaki derin torbalar ve morluklar Ateş'in aradan geçen aylarda vaktini nasıl değerlendirdiğini belli ediyordu.

"İçeri davet etmeyecek misin?" O kendinden emin adamın öyle kabahatli gibi başı öne eğik hali hiç istemediği kadar rahatsız hissetmesine neden oldu. İçindeki duygular birbirini kovalarken kenara çekilip geçmesi için yol verdi. Oda ikisi için fazla küçüktü sanki ya da Nil'e öyle gelmişti. Ateş cama doğru ilerledi, elleri hala cebindeydi. Bir süre onun kendine dönmesini bekledi ama dönmedi. Gözleri camda, sırtı dimdik, omuzları gergin bir halde öylece camdan dışarı bakmaya devam etti, Ateş. Nil yatağın üzerine oturdu. Birisinin sessizliği bozması gerekiyordu. "Senin evinin manzarası daha güzel."

"Evet."

"Neden buradasın?"

"Bilmiyorum."

"Gidecek misin?"

"Sen?"

"Evet." Gelecek misin, diye sormadı. Cevaptan emin değildi ve hayır cevabını almaya katlanamazdı. Ateş yavaşça yüzünü döndü, masanın yanındaki sandalyeyi çekip karşısına oturdu."Bize ne olacak?" diye sordu, Nil. "Ne yapacağız?" Ateş'in gözlerinde derin bir hayal kırıklığı, büyük bir özlem vardı. Onun da mutsuz olduğunu bilmek Nil'i rahatlattı. Onların aşkı hiçbir zaman verici olmamıştı, onların aşkı aşk olmak için hep fazla talepkardı. Nil hayatında Ateş olmadığı için mutsuzken onun başka biriyle mutlu olmasına dayanamazdı.

"Bilmiyorum, Nil." Ateş elini zaten karışık olan saçlarına daldırdı. "Babam yeni bir kriz geçirdi. Artık yataktan kalkamıyor. Sanırım yolun sonuna geldik."

Bunun Ateş için anlamını biliyordu. Küçük bir oğlan çocuğunun hiç kapanmamış yarasıydı bu. Asla da kapanmayacaktı. Acaba Ateş geçmişi yüzünden şu anda görmediği geleceğini feda ettiğinin farkında mıydı? Muhtemelen değildi.

"Bir daha iyileşmeyecek." diye devam etti. "Dünyanın dört bir yanındaki metreslerine mal varlığını bozuk para saçar gibi vaad etmiş. Salak!"

"Başa çıkabileceğinden eminim" derken içten konuşuyordu. "Sen ondan çok daha zekisin."

Ateş'in yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi. "Öyle mi dersin? Bana kalırsa tehlikeli bir şekilde babama benziyorum."

Fiziken benzediği doğruydu. Annesinin Gaziantepli kökeninden pek az şey almıştı. Güneş yanığı teni, yeşilin en koyu tonundaki gözleri, boyu, vücut yapısıyla bir Ateşoğlu olmaktan çok bir Angelepoulostu. Ama Ateş'i Ateş yapan ne varsa ona doğulu kanından geçmişti. O, Vahap Bey'in torunuydu, onun tek ve biricik veliahtı olarak büyümüş, dedesinin ölümünden sonra da işlerin başına geçmişti. Nil, Vahap Bey'i pek çok kez, baba Angelepoulos'u ise birkaç kez görmüştü. Ateş birine fiziken ne kadar benziyorsa, diğerine de karakter olarak o kadar benziyordu. Büyük bir şans eseri. Ateş'in yüzündeki o küçümser ifadeye kaş çatıp " Saçma!" dedi. "Onunla alakan yok."

Dikkat Bebek Çıkabilir (Mükemmel Planlar Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin