Bölüm 37 - Final

71.1K 2.4K 190
                                    

İkisi de sessizce birbirlerine bakarken ilk konuşan Nil oldu. "Hadi sen üstünü değiştir, ben de çocukları indireyim." Yüzüne yerleştirdiği gülümseme adamı ikna etmemişti. "Nil... Konuşalım."
Bu kez daha geniş bir gülümseme yerleşti yüzüne. "Ben, Nil Güray Ateşoğlu'yum. Herkes aile şirketinde çalışmamı beklerken kumar oynamış sıfırdan bir iş kurmuş kadınım. Dedemle, soyadımla gurur duysam da kendim olmak için riske girdim. Yapma dediler yaptım. Batarsın dediler dinlemedim. Ben bir karar aldıysam gerisi önemli değil Ateş. Ben bizi seçtim." uzandı ve adamın tıraşlı çenesini öptü. "Hatalar yaptık sevgilim, sen de ben de. Kırdık, kırıldık, pişman olduk, mutlu olduk ama ben bizi seçtim. Seni, bebeklerimizi. Ne o aptal haberler umurumda, ne de o saçma yorumlar."
Onu sıkıca saran kolların arasında kendini güvende hissederken adamın ılık nefesi saçlarının üstüne düştü. "Kapıdan girdiğimde yüzünde öyle bir ifade vardı ki... Tamam dedim, bu kez gidecek."
Nil kafasını kaldırıp Ateş'e baktı. "Ben vazgeçemem, Ateş. Denedim, olmadı. Seni seviyorum, bizi, ailemizi seviyorum."
Adam kaldırdığı kafasını yeniden göğsüne yasladı, iri eliyle saçlarını okşarken fısıldadı. "Ah be kadın, seni nasıl sevdiğimi bir bilsen."
Bu an Nil için fazla romantikti, doğruldu, adamın çenesini öptü. "Hadi babacık, bizi yemeğe götür."
Ama adamın vücudu hala gergindi. "Evde kalalım. Sizinle olmak istiyorum. Kokunuzu doya doya çekmek istiyorum."
Adamın hala endişeli gözlerine bakıp kafasını salladı. "Ben pizza söyleyeyim.'
Nil'in yatakta yemek ve köpek yok kuralı ihlal edildiğine göre Ateş, durumun Nil için de sıradışı olduğuna karar verdi. Yatak odalarında kocaman bir aile olmuşlardı. Dolly yediği fazla pizzalardan dolayı kafasını yatağın ayakucuna dayamış sızlanıyordu, ikizler yanlarında uyuyor ve ikisinin ortasında koca bir kutu pizza daha duruyordu. Nil koca bir dilimi daha midesine gömerken dolu ağzıyla söylendi. "Senin yüzünden yüz kilo olacağım."
Uzandı, domates sosu olmuş dudaklarını öptü. "Ve ben seni o zaman da çok seveceğim."
Nil öpüşüne karşılık verirken "hı hı" dedi, "pis yalancı."
"Kocaya yalancı denmez."
"Pis denir yani."
"Yatakta mı? Pis şeyler söylemeni sevdiğimi biliyorsun, bebeğim."
Mavi gözler anında kısıldı. Pizzasından koca bir ısırık aldıktan sonra, "aklım şaşıyor" diyerek lokmasını yuttu. "Nasıl olup da her konuyu eninde sonunda sekse bağlamayı başarıyorsun, inan bilmiyorum."
Ateş karısının beyaz tişörtünün ve kot şortunun saklamakta özellikle yetersiz kaldığı vücuduna bakıp arsızca sırıttı. "Sevgilim, hormonları sağlıklı çalışan, genç bir erkeğim, yatakta yarı çıplak, çok güzel ve seksi bir kadınla, karımlayım ve biz aylardır sevişmedik. Son kısım bile sadece seksten bahsetmem için yeterli." Nil aniden üstüne atladığında Ateş yatakta geri düşti. Nil boylu boyuca üzerindeydi, dudakları dudaklarındaydı. Onu sımsıkı tutup yatakta döndü ve karısının o hasret kaldığı kokusunu içine çekti, öptü. İlk kez öpermiş gibi titrek başlayan öpüşme, son kezmiş gibi tutkuyla devam etti. Elleri beyaz tişörtün üzerinden sutyensiz göğüslerini kavradığında ikisinin de ağzından boğuk bir inilti döküldü. Dayanamazdı, bu kez değil. Dudakları Nil'in boynundan omuzuna doğru inerken kadının alev alev dudakları dudaklarını yakıyordu.
Elleri, beyaz tişörtün eteklerini bulduğunda Nil soluk soluğa konuştu. "Çocuklar... Onları uyandırıcağız."
"Hay sikeyim."
"Olmaz dedim ya Ateş, çocuklar." gözlerini kısıp kadının o çok bilmiş, alayla kıvrılmış dudaklarını iki parmağının arasında kıstırdı. "O dudaklarını koparırım, Nil."
Nil kızarmış dudaklarını ovuştururken karşılık verdi, "hani yatakta pis şeyler söylememi seviyordun"
Öfkeyle gözlerini devirip tatmin olmamış arzusunu da alıp odadan çıktı. Kadına, şehvetle koyulaşmış, laciverte dönmüş gözlerine, sonsuzluğa uzanan bacaklarına, tişörtünden belli olan göğüslerine biraz daha bakarsa, patlayacaktı.
Nil, öfkeyle çıkıp giden adama kahkaha atmamak için dudaklarını ısırdı. Erkekler komik yaratıklardı. Dudaklarında oyuncu bir gülümsemeyle önce oğlunu aldı kucağına öptü, kokusunu içine çekti, usulca yan odaya geçip yatağına bıraktı, odaya geri dönüp bu kez kızını aldı. Maya da tıpkı oğlu gibi kokuyordu, gül ya da ipek gibi, yumuşak ve huzurlu. Kızını da bıraktı yatağına. Telsizi alıp yatak odasına geçti, aşağı kattan maç sesleri geliyordu. Nil göz devirmekle yetindi. Odaya girdi,yatağın üzerindeki yayıntılatı toplayıp, balkon kapısını açtı, üstündekileri çıkarıp yere bıraktı, saçlarını gelişi güzel bir topuz yaptı ve ılık bir duş aldı. Fazla zaman harcamadı, nasılsa daha sonra tekrar alacaktı. Duştan çıktı. Güzelce kurulanıp dolaptan mor sabahlığını alıp gevşekçe bağladı. Saçları dağınık, sabahlığı gözlerden az şeyler saklarken aynadaki aksine bakıp gülümsedi, hazırdı. Kapıyı açtı, çocukların odasının kapalı olduğundan emin olduktan sonra merdivenlere yaklaştı ve sanki acı çekiyormuş gibi bağırdı. "Ahhh! Ateş! Yardım et!"
Aşağıdan endişe dolu haykırışı duydu "Nil!" ve edepsiz bir sırıtmayla odaya koşup kapının tam karşısındaki koltuğa oturdu. Ateş merdivenleri koşarak çıkıyordu ve her adamında yer gök inliyordu. Bacağını kapatan sabahlığı düzeltip bacağının daha büyük kısmını açıkta bıraktı ve "Nil! İyi mi..." cümlesi yarım kalan adama baktı.
"İyiyim, Ateş. Bir şey mi, oldu?"
O endişe kaybolmuştu, Ateş'in vücudu şimdi gergindi ama bu kez bambaşka bir sebeple. Kollarını bağlayıp sırtını kapıya yaslayan adama baktı. Gözleri koyulaşmış, opak bir obsidiyen taşı gibi görünüyordu. Koyu gri eşofmanı ve düz siyah tişörtünün içinde bile dikkat çekici görünüyordu, bu kadar sıradan bir kılık için fazla göz alıcıydı. Bir süre sessizce birbirlerine bakarlarken ilk atak Ateş'ten geldi. "Çocukları çıkarmışsın ama Dolly'i unutmuşsun."
"Herşeyi ben mi yapacağım?"
"Kadınımın beni yönlendirmesinden hoşlanırım." adamın imasına bıyık altından gülüp balkon kapısının önünde yatan ve artık pek de yavru olmayan Dolly'yi uyandırdı. "Hadi bakalım koca kız, dışarı."
Dolly garip bir esneme sesi çıkardı ve kafasını kaldırıp etrafına bakındı, bebeklere dair bir iz, koku bulamayınca koşarak, eski sevdalısı Ateş'in yüzüne bile bakmadan yeni aşklarının yanına, ikizlerin odasına gitti.
"Onun da kalbini çaldılar."
Hem de ne çalmışlardı. İlk başlarda bebeklerden korksa da Dolly artık ikizler olmadan rahat edemiyordu, gözü sürekli bebeklerin üstündeydi ve asla bir yabancının onlara yanaşmasına izin vermiyordu, özellikle Aden'e inanılmaz düşkündü, kokluyor, patisini üstüne koyup kimsenin dokunmasına izin vermiyor ve yanında uyuyordu. Maya'yla olan ilişkisi biraz daha sıkıntılıydı. Hareketli olan herşeyi yakalamaya istekli Maya ve bu konuda en az Maya kadar azimli Dolly tam bir kabustu. Maya, Dolly'nin kuyruğunu tutmaya çalışıyor, Dolly de onu oyun arkadaşı sanıyordu ve çok geçmeden ev bebek çığlığı ve köpek havlamasıyla yankılanıyordu. Nil kendisine gözlerinde koyu bir arzuyla bakan adamdan bakışlarını bir an bile ayırmadan sabahlığın kuşağını çözdü ve omuzlarından aşağı itti. Tek kaşı yavaşça ve ukalaca havalanırken dudaklarına oyunbaz bir gülümseme yerleşti.
Ateş'in tutku dolu gözleri onun çıplak vücudunu baştan ayağa süzdü ve tıpkı avına yaklaşan bir yırtıcı gibi sessiz, yavaş adımlarla ona ilerledi. Adamın bir eli ensesine gitti ve erkekçe bir hareketle tuttuğu tişörtü başından sıyırıp çıkardı. Artık dövmeler, kaslar ve o esmer ten kadının gözlerinin önündeydi.
Dokunmak için neredeyse parmaklarının ucu acıdı ve Nil bedeninin isteğine boyun eğdi. Uzandı ve adamın eşortmanının lastiğinde kaybolan adonislerine dokundu. Ateş'in gerilmesini keyifle izlerken elini kasların üzerinde biraz daha gezdirdi. "Bir şey mi oldu?" kulağına fısıldarken Ateş'in yutkunduğunu fark etti. Bunu seviyordu, bu kadınsı gücü, Ateş'i böyle etkilemeyi, adamın aklında ondan başka hiçbir şey kalmayacak şekilde onu baştan çıkarmayı ve elbette karşılığını almayı seviyordu. Ateş hala hiçbir şey yapmadan öylece duruyordu. Yalancı bir teslimiyetti bu, Nil biliyordu. Sevişmeleri esnasında bile Ateş kontrolü asla tam olarak ona bırakmazdı, bunun için fazla kontrolcü bir adamdı ve kaderin garip bir cilvesi sonucu Nil de öyleydi. Bu yüzden aralarındaki tutku hep çok şiddetli olmuştu, bu bir alma ve verme savaşıydı. Tamamlama ve adanma ve verdiği kadarını alma mücadelesiydi. Onun bu sahte teslimiyetini kırmak istedi. O bilindik tozu dumana katan tutkuyu istedi. Dokuz aylık hamilelik, iki çocuktan sonra alınan kilolar ve aylar süren ayrılık, o terkedilmişlik hissinden sonra baştan çıkarıcı, arzulanır ve karşı konulmaz hissetmek istedi. Ateş'in arkasına geçti, vücudunu adamın sırtına bastırıp kollarını doladı. Aynı anda adamın karnı kasıldı ve o gırtlağından çıkan erkeksi inleme Nil'in hayatında duyduğu en mükemmel sesti. Böyle anlarda kırkbir numara ayaklarına rağmen uzun bir kadın olmayı seviyordu. Göğüsleri ikisinin bedeni arasında ezilirken dudaklarını adamın kulağının altındaki o sihirli noktaya bastırdı. "Sen fazla mı giyiniksin, sanki??
Ateş hep çok cüretkar bir adam olmuştu ve o an da bir istisna değildi, Nil kocasının karnına dolanmış ellerinin çözüldüğünü hissetti ve aynı anda Ateş elini şişmiş erkekliğine bastırdı. "Bu konuda ne yapmayı planlıyorsun?" Ateş'in sesi tanınmayacak kadar boğulmuştu ve Nil sebebini elinin altındaki şişlikten anlayabiliyordu. Elini yukarı doğru çıkarıp eşortmanın lastiğini tuttu. "Bu konuda mı?" derken tuttuğu lastiği saldı ve adamın vücuduna çarpmasını sağladı. Ateş gerilirken Nil aldırmadan elini eşortmanın üstünden adamın kasığına bastırdı, "yoksa bu konuda mı?"
Belli ki Ateş'in dayanma noktası bu kadardı. Nil adamın kükreyişine kahkaha atarken, Ateş dönüp onu kucağına aldı ve ikisi birden yatağa devrildi.
"Sakin" dedi, olmayacağını bilerek.
"Bana sakin deme." Ateş arzudan tutuşmuş aç gözlerle onu süzerken Nil teninin ısındığını hissetti. Nasıl özlemişti.
"Çok özledim." Ateş onun aklından geçenleri sesli olarak dile getirdiğinde Nil de fısıldadı, "Ben de çok özledim."
Aynı anda Ateş'in kor gibi dudaklarını teninde, göğüslerinde, boynunda, omuzlarında hissetti. Ateş her kelimenin arasına bir öpücük bırakarak tenine fısıldadı. "Seni. Çok. Özledim. Ölüyorum. Ölüyorum. Ah Nil. Çok. Özledim."
Ateş bedenin aşağısına inip vücudunun merkezinde hüküm sürerken Nil sadece zevkten ölmemeyi diledi. Ateş her zaman verici ve sabırlı bir adamdı. Ama Nil zirveyi onunla paylaşmak istedi. Elleri adamın kafasını buldu ve başını itti. "Bekle." dedi nefes nefese, çok yakındı. "Seni istiyorum."
Ateş dudaklarını hapsetti ve nefesi dudaklarına çarparken boğukça hırladı. "Alacaksın da ama önce ben seni geriye hiçbir şey kalmayana dek alacağım."
Dudakları işine kaldığı yerden devam ederken Nil'in o muhteşem tepeden yuvarlanması çok uzun sürmedi. Sonra bir kez daha ve bir kez daha. Adamın eli, dili, teni her yerindeydi ve Nil artık zevk gözyaşları içinde Ateş'i bitkince itip yatakta yan döndü. "Yeter."
Ateş omuzunu ısırıp onu yavaşça çevirdi. "Yetmez." Tek bir hamleyle içine kaydığında Nil acıyla karışık bir zevkle inledi. Çok hassaslaşmıştı, Ateş saatlerdir bitmek tükenmek bilmez bir azimle üzerinde çalışıyordu ve Nil kendini sadece ona bırakmıştı.
Ellerini Ateş'in gerilmiş, belirginleşmiş sırt kaslarına dayadı, bedeni yorgun ve tükenmişti ama adamın o keskin, kusursuz ve tutkulu devrimlerine içgüdüsel olarak karşılık veriyordu.
Ne kadar sürdüğünü bilmiyordu, önemsemiyordu da, yatak odalarının mahreminde, açık kapıdan içeri tatlı bir esinti girip perdelerini havalandırırken ikisinin boğuk inlemeleri birbirine karıştı.
Ateş yanına yatıp onu kollarının arasına çekti, başının üzerine kocaman bir öpücük kondurdu. "Sende en çok neyi seviyorum, biliyor musun?"
Başını adamın sert göğsüne yasladı ve tutuk nefesiyle cevapladı, "Neyi?"
"Herşeyi." kıkırtısına aldırmadan devam etti. "Sanırım sende sevmediğim tek bir şey yok."
"Oysa ben kendi başıma iş yapmak ve parmağımda oynatmakla suçlandığımı hatırlıyorum." diye hatırlattı. Ve adam yüzünü buruşturdu. "Tamam bazı şeyleri o kadar da sevmiyor olabilirim." itirafın acıklı tarafına gülümserken Ateş devam etti. "Ama o da sensin. Senin o gücün, başka bir kadının baş etmeye korkacağı, çekineceği her olaya gözü kapalı atlayışın, bazen beni delirtse de biliyorum ki bunları seviyorum Nil. Sıradan olmayışını, hatta o başına buyrukluğunu. Bana aşık olsan bile ben olmadan da ayakta durabilmeni. Bir erkeğin egosu için zararlı bir kadınsın."
Nil dudaklarının değdiği yeri hafifçe öptü. "Biliyorum. Kendimi yanında saklamaya gerek görmedim hiç. Kızdın, eleştirdin bazen."acıyla hatırladı. "Bazen de dayanamadın gittin, geri geldin ama ben senin yanında hep olduğum gibi oldum Ateş. Olmadığım bir kadın gibi davranmaya çalışmadım hiç. Seni en çok bu yüzden seviyorum sanırım."
"Tabii bir de muhteşem vücudum için."
Gözlerini devirip nefes verdi. "Zevzek, iki dakika romantik yaptırmadın şurda."
Ateş cevap vermedi ama Nil cevabını saçlarını öpen dudaklarla aldı.

Dikkat Bebek Çıkabilir (Mükemmel Planlar Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin