Doğumhane sıcak ve havasızdı. Ve de parlak. Işık gözünü alsa da Nil ıkınmaya devam etti. Sanki içinde Hıdrellez Ateşi yakılmıştı ve bebekler içeride şenlik yapıyordu. "Hadi Nil." Seyhan yüzünde bir maskeyle, ona ıkınmasını söyledi. Nil de kendisine söyleneni yerine getirdi. Güçlü bir çığlık atıp ıkındı ve ilk bebek ağlaması duyuldu, Seyhan devam etmesini söyledi Nil yapabileceğinden emin değildi ama bir hemşire karnının üzerine bastırmış sürekli itmesini söylüyordu. Oda kalabalıktı ve etrafında beyaz giysili ağızlarında maskeler olan bir sürü insan başına toplanmış hep bir ağızdan "it, itmelisin" diye bağırıyordu. Başı dönüyordu. İçindeki yangından kurtulmak ister gibi bir çığlık koparıp ıkındı ve doğumhanede ikinci kez bebek ağlaması yankılandı.
Ama içindeki Hıdrellez ateşi sönmemişti, tam tersine biri sanki üzerine katalizör dökmüş gibi harla yanmaya devam ediyordu. Çığlıklarının çıplak doğumhanede yankılandığını duydu. Sanki biri içinden bütün iç organlarını söküyordu.
"Hadi Nil, it!" Seyhan'ın sesi boğulmuştu. Yüzünde Nil'in tüylerini ürperten bir gülümseme vardı, etrafındaki herkes gülümsüyordu. Hepsi Stephen King'in Palyaçosuna benzer gülümsemeler takınmışlardı.
Acı ve tiksinti dolu bir çığlıkla üçüncü bebeği de dışarı attı. O da tıpkı odadaki diğer herkes gibi o tüyler ürpertici gülümsemeyi takınmıştı.
Ve Nil hala yanıyordu. Bedeninin altından başlayan yangın sanki bütün vücudunu sarmıştı. Oda etrafında dönmeye başlamıştı.
Seyhan başını bacaklarının arasından kaldırıp yanına geldi, dudakları sanki kulaklarına yapışmış gibi gerilmişti. "Yapabilirsin Nil." Kocaman sırıtışlı bebeği kucağına alıp ona uzattı "Şunun güzelliğine bak." Bebek eline bir bıçak alıp ebeveynlerini kesecekmiş gibi görünüyordu. "Daha bundan bir sürü var. Haydi it."
Nil sıçrayarak uyandı. Vücudu buz kesmiş olsa da sanki gerçekten ıkınmış gibi alnında ter damlaları belirmişti.
Midesi bulanınca artık günlük bir rutin haline gelen kusma faslını tamamladı ve dönüp yatağın başucundaki konsolda duran kraker kasesini alıp oturdu. Aslında krakerlerin bir işe yaradığı yoktu. Yine de yemeye devam etti.
Bebekler....
"Sana boşuna endişeleniyorsun demiştim" Seyhan kendinden emin ve haklı çıkmanın gururuyla gülümsemişti. Seyhan'ın söylediğine göre kısırlık tedavisi gören kadınlarda çoğul gebeliğe rastlanması normaldi. Nil'e göre ise bir bebeğinin bile olması zor bir ihtimalken şimdi iki bebeğinin olması normal değildi, olsa olsa mucizeydi.
Aşağıdan kahkaha sesleri duyunca yataktan kalkıp balkona ilerledi. Gün açık ve güzeldi. Nil derin bir nefes alıp temiz bahar havasını içine çekti ve mide bulantısının hafiflediğini hissetti. Ateş ve Dolly bahçede oynuyorlardı daha doğrusu Ateş, Dolly'ye fırlattığı diski geri getirmeyi öğretmeye çalışıyordu ama pek de başarılı olduğu söylenemezdi. Dolly'nin diski yakalamakla ilgili bir sorunu yoktu. Diski havada dönerek yakalıyor sonra da bir güzel oturup kemiriyordu. Ateş'in, kemirdiği diskle kendisine bir ziyafet çekmeye çalışan köpeğe esefle bakan haline güldü.
Kocaman, iri yarı bir adam yavru bir dişinin elinde oyuncak olmuştu. Ateş ona doğru bir adım atınca oyuncağını kaptıracağını anlayan Dolly ağzında diskle bir koşu kopartıp gözden kayboldu. Aferin cici köpek
"Dolly!" Ateş köpeğin arkasından neredeyse ağlar bir şekilde seslenince Nil gülümsedi. Güneş ışıkları Ateş'in koyu renk saçlarının üzerine düşmüştü, Nil adamın gözlerinin yeşilin en güzel tonunda parladığını yanında olmadan bile görebiliyordu. Biliyordu. Gözleriyle göremese de daha derinde bir yerle görebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat Bebek Çıkabilir (Mükemmel Planlar Serisi 2)
RomanceOnlarınki bir tutku hikayesiydi... Yıllar önce başlamış, hep yarım kalmış ve günün birinde sürpriz bir şekilde yeniden alevlenmişti. Nil Güray çocuk sahibi olmayı hiç istememişti, ta ki biraz daha beklerse çocuk sahibi olamayacağını öğrenene dek. Ge...