Bölüm 22

37.8K 2.3K 190
                                    


N

il arabayı evin önüne park etti ve olağandışı sakinliğe kaşlarını çatarak baktı. Normal bir günde bahçıvan çiçeklerle uğraşır en azından Dolly bahçede kuş, böcek kovalıyor olurdu. Arabadan çıktı ve bahçe yolunu geçerken çiçek tarhına onaylarcasına baktı. Bir an kendini rengarenk çiçeklerin arasına bırakıp içerideki kızgın adamdan bir süreliğine daha kaçmak istedi. Yaptı da. Bahçe peyzajında genellikle çim ve korkuluk yerine de dikensiz çalılar tercih edilse de geniş öbekler halinde çiçek tarhları da eksik edilmemişti. Nil, en çok petunya tarhını seviyordu, petunya güzel ve sade bir çiçekti, ne gül kadar sıradan ne de orkide kadar gösterişliydi. Basit, sade ve huzur veren bir güzelliği vardı, ama yaklaşan kışla birlikte onların da mevsimi geçmek üzereydi. Grift bir çember ya da daha çok yuvarlak bir labirent şeklindeki tarhın yanına yürüdü. Geniş bir yay çizen ucuca eklenmiş iki S şekli daireyi tam ortadan bölüyordu, çemberin dış kenarı ve ortadaki S figürleri petunyalarla bezenmiş ve geri kalan alanlar çimlendirilmişti. Doğrudan çiçeklerin arasına girip yere, çimlere oturdu. Sahip olduğu tüm iç güdüler içeri girmemesini salık veriyordu, şu anda bile Ateş'in bir öfke topu halinde salonun büyük camından öldürücü gözlerle onu izlediğinin farkındaydı.

Sonsuza kadar kaçamazdı, yine de bacaklarını karnına çekip temiz havayı içine çekti. Yaz yerini sonbahara bırakmak üzereydi ve Ağustos ayının son gecelerinde hava az da olsa serinlemişti. Düşüncelerini içerideki öfkeli adamdan başka şeyler odaklamaya çalıştı ve bebeklerin doğacağı günü düşünmeye başladı. Neredeyse hamileliğinin ilk on haftasını tamamlamıştı bile. Vücudunda artık belli belirsiz değişimleri fark edebiliyordu. Dışarıdan bakan biri için karnı hala belirgin değilse de Nil son bir haftadır dar, kalem etek elbiseleri yerine pilili bol elbiselerini giymeye başlamıştı bile ve kot pantolon giymek artık bir eziyetti, daha gecenin ortasına gelmeden ilk düğmesini çözmek zorunda kalmıştı. Mart ayına kadar alacağı kiloları düşündü esefle. "Umarım iki bebek iki kat kilo demek değildir."

Kendi söylediği şeye kendisi güldü. Daha beş ay önce bir bebeğinin olup olmayacağını bile bilmezken şimdi oturmuş alacağı kilolar yüzünden endişeleniyordu. Şımarık şey!
Ama hep içerideki koca kafalı yüzdendi. Kuzenleriyle geçirdiği şahane bir gecede aramış ve Nil'in yıllardır duymadığı bir sesle eve gelmesini buyurmuştu. Nil o kadar şaşkın ve hazırlıksız yakalanmıştı ki itiraz etmek aklına bile gelmemişti. Şimdi burada, bahçe ışıkları arasında çimlerin üzerine oturmuş, çiçek bakımı ve hamile modası gibi şeyler düşünüyordu.
İlişkinin genellikle, tamam hemen her zaman, öfkeli olan tarafı Nil'di ama Ateş'le beraber ve ayrı ayrı geçirdiği toplam on üç yıldan sonra Nil, Ateş'i öfkelendirmemesi gerektiğini öğrenmişti. Ateş genelde sakin bir soğukkanlılıkla işleri idare eder, etrafındaki insanlara da sevimli gülümsemeler ikram ederdi ama Nil bu maskenin çok derinlerde bir şeyi saklamak için takıldığını bilirdi, Ateş'in savaş meydanına girdiğinde o meydandaki en acımasız komutan olacağını bilirdi. Şimdi de Nil'in tüm iç güdüleri o komutandan uzaklaşması gerektiğini söylüyordu.

Sırtına dikilen sabırsız gözlerin farkındaydı ve ayağa kalkıp üzerini silkeledi. Savaşmaktan sonsuza kadar kaçamazdı. Yine de yolu uzatıp eski bir Roma Çeşmesine benzeyen minyatür havuzlu fıskiyenin etrafını dolandı. Belki de tıpkı Trevi Çeşmesi gibi bu fıskiyenin de dibine bozukluk atmalıydılar, dilekleri gerçek olmasa da güzel bir fıskiyeleri olurdu.
Fıskiyeyi geçtikten sonra kafasını kaldırdı ve evine baktı. Esasında villalarla dolu bir sokakta olsa da daha çok bir malikaneyi andırıyordu. İki katlı yapı bahçesiyle birlikte toplamda toplamda on bir bin metrekareden daha büyük bir alana yayılmıştı ve beş odalı ev, yanan salon ışıkları sayılmazsa kapkaranlıktı.

Dikkat Bebek Çıkabilir (Mükemmel Planlar Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin