Bölüm 28

49.6K 2.5K 258
                                    

Evrenin kötü bir espri anlayışı vardı, Ateş'inki çok daha kötüydü. Nil çıldırmak üzere olduğunu hissederek parmaklarını göz çukurlarına bastırdı. Ateş, salonundaki üç kişilik kocaman, kırmızı renkli kanepeye iki büklüm sığışmış, üzerinde uzanan Dolly'yle birlikte saçma bir şekilde sevimli görünüyordu. İki gündür bu manasız kurgunun baş kahramanıydılar. İki gündür Ateş, sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu ve aralarında yapay, sinir bozucu, yapış yapış bir medeniyet vardı. İki gündür ve üç gecedir benzer sahnelerle yaşıyorlardı. Her sabah Nil suratsız bir şekilde odasından çıkıyor ve mutfakta elinde tableti, önünde kahvesi ve ayağının dibinde kendisine aşık köpeğiyle o çok önemli işlerini halleden Ateş'le karşılaşıyordu. Ateş sanki aradan aylar geçmemiş, hiçbir şey olmamış, bütün o saçmalıklar yaşanmamış gibi davranıyordu. Ama Nil unutmamıştı, unutmayı istemiyordu. Ateş'in evlilik ve aşkla ilgili bütün o söylediklerine gelince... Onları da düşünmek istemiyordu. Özellikle de adamla yeniden aynı çatı altında yaşayıp aldığı nefesten boğulacak hale gelmiş haldeyken. Düşünmek istemiyordu, dün gece ve ondan önceki gece yeterince düşünmüştü. Aklı ve kalbi bambaşka telden çalarken, Nil aklının sesini dinlerken bir insanın kendi kalbini kırmasının nasıl olup da mümkün olabildiğini öğrenmişti. Kendi elleriyle kendi kalbini sökmek pahasına da olsa aynı yangına tekrar atlamayacaktı. Ateş onu seviyor olabilirdi, Nil onunla geçireceği tek bir an için bütün dünyayı yakmayı göze alabilirdi ama aşk her zaman yeterli olmuyordu. İkisi de defalarca gitmişlerdi ama belki de Ateş'e en çok ihtiyaç duyduğu anda adam onu yüz üstü bırakmıştı. Kayra için.
Nil biraz da kendine öfkelenerek sinirle itiraf etti, esas sorun Ateş'in gitmesi değildi, daha önce de defalarca gitmişti. Esas sorun Ateş'in, Kayra'ya gitmesiydi. Hatırlamak Nil'i büsbütün öfkelendirdi. Kapıyı sertçe çarpıp önce Ateş'in hemen peşinden de Dolly'nin sıçramasına neden oldu.
"Nil ne oluyor?" Ateş yattığı yerden doğrulup çatılmış kaşlarının altından baktı. "Aklını mı kaçırdın?"
Nil kayıtsız görünmeye çalışarak omuz silkti. "Elimden kaydı."
"Eminim öyle olmuştur." Ateş'in alaycı dili durmayacaktı ama Nil'in imdadına kapı zili yetişti ve zil sesi evin içinde yankılanır yankılanmaz ebedi rekabet yeniden başladı. Kapı, Dolly, Faruk ve Çetin arasında paylaşılamazken Nil aldırmadan kanepesine oturup kitabını eline aldı.
"Sen! Hala giyinmedin mi!" Nil, 'Mercan'ın hayret ve öfke karışımı sesine kaşlarını çatıp bir kuzenine bir de üzerine baktı. Gri eşofman altı, siyah sweati ile son derece giyinikti. "Giyindim ya?"
Mercan sanki hakarete uğramış gibi baktı. "Yeni yıl Balosu'na bu halde gitmeyeceksin herhalde?"
Yeni yıl balosu.... Nil onu tamamen unutmuştu. Yüzünü buruşturup ayağa kalktı. "Ben onu tamamen unutmuşum."
"İşte hamilelikte folik asit kullanımı bu yüzden önemli."
Ateş'in kıkırdamasına aldırmadan kuzenini dürttü. "Kamu spotun bittiyse çıkalım."
Mercan kızıl bir ırmak gibi omuzlarına dökülen saçlarını savurup Ateş'e döndü. "Seni gördüğüme sevindim, Ateş. "
Ateş'in yüzü aydınlandı. "Ben de Mercan, akşama görüşürüz."
"Ne demek akşama görüşürüz? Sen de mi geleceksin?" Nil gülsün mü öfkelensin mi bilemeden Ateş'e baktı. "Aklından bile geçirme!"
"Saçmalama Nil, tabii ki ben de geleceğim. Bu bizim beraber ilk yılbaşımız." Aslında değildi, Nil çılgınlık dolu birkaç yılbaşı hatırlıyordu.
"Gelmeni istemiyorum." Hayır sesi huysuz bir çocuk gibi çıkmamıştı. "Şimdiye kadar kiminle sürttüysen ona git."
"Nil!"
Ateş'in sesindeki öfke ve tehdidi görmezden gelmeyi tercih etti. "Buyur canım."
"Bu konuyu daha sonra tartışsak olur mu?"
"Ben seninle herhangi bir şey tartışmamayı tercih ederim."
"İstesen de istemesen de..."
"Çocuklar, çocuklar." diye böldü Mercan, ikisinin kavgasını. "Kavga etmeden oynayın. Ateş geliyor, Nil. İstanbul'da olduğu öğrenilmiştir, eğer gelmezse dedikodunun önünü alamayız. O yüzden bir gece olsun birbirinizi vurmak istermiş gibi davranmayacaksınız."
"Evcilik oynayacağız yani." Nil huysuz bir çocuk gibi görünmeyi önemsemeyerek kollarını bağladı.
"Ne oynayacağınız beni ilgilendirmez Nil ama bu organizasyon için canım çıktı, eğer siz ikiniz bu geceyi mahvedecek en ufak bir şey yaparsanız kafa derilerinizden kendime kemer yaparım! Anlaşıldı mı?"
"Kesinlikle."
"Şüphen olmasın."
Karı kocanın aynı anda verdiği yanıtlarla oyuncu bir gülümseme takıldı Mercan'ın dudağına. "Hadi Pamuk Prenses görünümlü Kötü Kraliçe, Saye ve İklim bizi bekler."
Yarım saat sonra Nil ve Ateş yeni bir kavgaya tutuşmuşlardı. "Sana hayır dedim, Ateş."
"Boşuna nefesini tüketme Nil! Çetin de sizinle geliyor. "
"Adam sen laftan anlamaz mısın! İstemiyorum. Benim korumaya falan ihtiyacım yok! Olsa da İhsan'ı ya da Varol'u ararım." Dedesinin adamlarının adı geçince Ateş, sanki mümkünmüş gibi, kaşlarını daha da çattı. "Kendi karımı naçizane imkanlarımla kendim koruyabilirim" dedi Ateş koyu yeşil gözleri obsidiyen taşına dönerken, sesi alayla çınladı. "Bir Doğan Güray olmasak da bizim de bir itibarımız var çok şükür."
Nil öfkeyle burnundan soludu. Ateş'in dedesinden bahsederken kullandığı ses sinirlerini zıplatmaya yetmişti. "Diline de sesine de sahip çık Angelepoulos! Sen hamile karına kıçını dönüp gitmişken karının ve çocuklarının arkasında adını ağzına o alayla anmaya cüret ettiğin Doğan Güray vardı. Her zamanki gibi. Dağ gibi, kaya gibi. Sen uçurumdan yuvarlanan bir çakıl taşıyken o, karının tutunduğu kocaman bir kayaydı. Haddini de yerini de bil!" Ateş sanki Nil'in zehir zemberek sözlerini boğazından geçirmek ister gibi yutkundu. Nil Ateş'e bir kez daha bakmaya tahammülü yokmuş gibi kapıdan çıktı. Arkasında hala karısının sözlerini yutmaya çalışan bir Ateş bırakarak. Ama Nil'in Ateş'le hesabı henüz kapanmamıştı. Ateş'i ofisinde bir sürpriz bekliyordu.

Dikkat Bebek Çıkabilir (Mükemmel Planlar Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin