Nil, yüzüne vuran güneş ışığıyla gözlerini açtı. Başı duvara kafa atmış gibi ağrıyordu. Yüzükoyun yatağın ortasına yatmış, kollarını ve bacaklarını iki yana açmıştı. Bacak derken... Olması gereken bir şeyin yerinde olmadığını dehşetle fark etti. Şortu üzerinde değildi. Doğrulurken sutyeninin de üzerinde olmadığını fark etti. Üzerinde sadece külotu ve beyaz tişörtü vardı. Yatakta oturup yüzünü ovuşturdu ve etrafına bakındı, dün üzerini değiştirdiği odada değildi. Kafasını toplamaya çalıştı ve odayı tanıdı. Burası ana kamaraydı. Ateş'in odasında olmalıydı. İlk soruyu doğru bir şekilde cevapladığına göre sıra diğer sorudaydı, Ateş'in odasında ne işi vardı.
Sakinleşip güverteye çıktıktan sonra yaptıklarını sırasıyla düşünmeye başladı. Güverteye çıkmış, Ateş'le yemek yiyip sohbet etmişlerdi. Nil, Ateş'in istediği zaman ne kadar eğlenceli bir adam olduğunu unutmuştu. Önce Dom Perignon'u bitirmişler ardından Ateş yaramaz bir çocuk gibi elinde şişeyi sallayarak "Bak burada kim varmış" diyerek bir şişe Chateau Petrus'u masanın üzerine koymuştu.
Nil'in bundan sonraki anıları biraz bulanıktı. Son hatırladığı Oceanids'i kullanabileceğini iddia ettiği ve kaptan köşküne gitmeye kalkmasıydı. Merdivenlere doğru yalınayak koşarken Ateş onu yakalamıştı ve...
Ve sonra ne olmuştu? Nil kendini yastıklara geri attı. Sonra ne olmuştu? Nil, hiçbir şey hatırlamıyordu.
Öpüşmüşler miydi? Yoksa sevişmişler miydi?
Sutyeni üzerinde değildi...
Ama külotu öyleydi. Sonuçta külot daha önemliydi, değil mi?
Acaba sadece liseli ergenler gibi birbirlerine sürtünüp sızıp kalmışlar mıydı? Bu bile Nil'in yanaklarının yanmasına yetiyordu? Öfkeden mi yoksa utançtan mı daha karar vermemişti, verecekti.
Yataktan kalkıp koltuğun üzerinde katlanmış bir halde duran şortunu ve sutyenini aldı. Katlı durduklarına göre sevişmiş olamazlardı, Ateş düzen takıntılı bir adam olabilirdi ama söz konusu seks olduğunda, seks düzene her zaman baskın gelirdi. Ama yine de sabah kalktıktan sonra katlamış olma ihtimali de vardı.
Aslında güzel bir banyoya ihtiyacı vardı. Sıcak, bol köpüklü ve çilek kokulu bir banyo yapmak için pek çok şeyden vazgeçebilirdi ama içinde bastıramadığı bir telaş vardı. Hemen giyinmeli, Ateş'i bulmalı, gözlerine bakmalı ve gece neler olup bittiğini anlamalıydı.
Güverteye çıktığında adımı havada dondu. Gözlerinin önündeki manzaraya inanamadı. Nefes aldığı tüm günler boyunca tek bir kez olsun böyle nefes kesici bir güzellik görmemişti. Ada, adına yakışır bir şekilde gerçekten de yeryüzündeki cennetti. Yeşilin ve mavinin adeta seviştiği göz alıcı bir kavuşma anıydı bu.
"Günaydın, gel de kahveni iç Muzocuğum!"
"Nil!" diye düzeltti. Hepsi annesinin yüzündendi. Annesi Gülay kızını, annesinin ölümünden sadece 2 gün sonra doğurunca annesinin adını kızında yaşatmak istemişti. Nil anneannesi Muzaffer Hanım'ı hiç görmese de annesi bıkmadan usanmadan ona her gün anneannesini anlatırdı.
Nil, anneannesini ona anlatıldığı kadarıyla severdi, saygı da duyardı ama Muzaffer olarak anılmak en sevdiği şeyler listesinde en tepeye oynamazdı.
Ağır adımlarla, gözünü önündeki muhteşem manzaradan ayırmaktan adeta korkarak masaya doğru ilerledi.
Manzara sıra dışı ve nefes kesici olsa da Ateş her zamanki Ateş'ti. Bir elinde İpad'i diğer elinde zarif beyaz porselen fincanında kahvesiyle arkasındaki görüntü hiç umurunda değilmiş gibi görünüyordu. Koyu mavi üzerinde beyaz minik kareler olan desenli gömleği omuzlarında sıkıca gerilmişti, yakasının üstten üç düğmesi açıktı, kolları dirseklerine kadar kıvrılmıştı. Krem rengi şortunun beline taktığı kahverengi kemeri, krem rengi espadrilleri ve kahverengi kayışlı saatiyle Ateş gerçekten tatilde görünüyordu. Teni mükemmel bir şekilde bronzdu, bütün gün çok katlı bir holdingin en tepesindeki ofiste oturuyor olmasına rağmen. Ama denize olan tutkusu düşünüldüğünde bu bir anlam kazanıyordu. Nil bir an kendisini hangi manzaranın daha çok etkilediğini sorgularken buldu. Koyu mavi gömleğinin rengini iyice koyulaştırdığı yeşil gözlü adam mı, yoksa bu adamın göz kamaştırıcılığına adeta kusursuz bir fon oluşturan nefes kesici ada manzarası mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat Bebek Çıkabilir (Mükemmel Planlar Serisi 2)
RomanceOnlarınki bir tutku hikayesiydi... Yıllar önce başlamış, hep yarım kalmış ve günün birinde sürpriz bir şekilde yeniden alevlenmişti. Nil Güray çocuk sahibi olmayı hiç istememişti, ta ki biraz daha beklerse çocuk sahibi olamayacağını öğrenene dek. Ge...