Leyla kendine son bir çeki düzen vermek için aynanın karşısına geçtiğinde, kaşları çatıldı..Melek hanımın hastalığı yüzünden ertelenmek zorunda kalan "evliliğiniz hayırlı olsun "ziyaretleri artık başlıyordu...Kayın validesinin özellikle giymesini "rica " ettiği, siyah diz altı çan etek ve pembe ipek bluz neyse de, iki kolunu boydan boya kaplayan bilezikler, boynundaki kalın zincir , küpeler, ayağında topuklu ayakkabılar .Evcilik oynamak için, annesinin kıyafetlerini giymiş küçük bir kız çocuğu gibiydi..."kusura bakma Melek hanım, böyle palyaço gibi dolaşamam...Bu kadar görgüsüzlük bana fazla "deyip soyunmaya önce bileziklerden başladı.....
Şimdi Bursa'nın kokoşları onu yeni bir tür yaratıkmış gibi incelerken, petrol mavisi yeşil kareli yine kendi diktiği bir elbise giyiyordu... Seçtiği takılarsa, Cesur'un ilk hediyesi olan kalpli kolyesi ve babasının taktığı kalın kelepçesi, yani maddi değil manevi değeri olanlardı.. Melek hanımı kırmamak adına da, nişanda verdiği zümrüt broşu topuzuna tokalarla tutturmuştu...Her arkasını döndüğünde, kadınlar birbirini dürtüp kaş göz hareketleriyle broşu gösteriyorlardı. Melek hanım sözünü dinlememesine rağmen, gelininin zarafetine hayran kalmıştı ...Dünya var olalı beri her güzel kadın gibi , kimilerini gururlandırdı kimilerini kıskançlıktan çatır çatır çatlattı..
Hiç tanımadığı , ortak hiç bir konularının olmadığı kadınların arasında, sıkıntıdan evin tahtalarını sayar hale geldi. Kendi evlerini düşündü. Misafir için hazırlanırken Sema hanımın telaşı, ablasının sohbetlerin ortasında pat diye aklına geleni söylemesi, mutfakta annelerinden terlik yemeleri ,kadınlar gittikten sonra, Seda taklitlerini yaparken gözlerinden yaş gelene kadar gülmeleri....Burnunun direği sızladı..Gözlerine dolan yaşları engellemek için ,hemen mutfağa koştu.. İçinde ki bu yalnızlık hissi hiç geçmeyecek gibiydi....
Mutfaktayken, misafirlerden birinin Leyla'dan bir kaç yaş büyük kızı yanına geldi. Güzelce bir kızdı. Kumral boylu poslu , yeşil gözlü. Ama Leyla' yı rahatsız eden bir şeyler vardı bu kızda. Kedi gibi çekik gözleri geldiğinden beri onu inceliyor, bir kusur bulmaya çalışıyor gibiydi...
Leyla kızın onunla ne derdi olduğunu düşünüyordu ki " eee evlilik nasıl gidiyor" diye sorunca anladı. Muhtemelen derdi Leyla değil, evlendiği kişiydi..
"Siz evli misiniz ?" diye soruya soruyla karşılık verdi. Kız Leyla ona vurmuş gibi irkildi..Ama hakkını yememek gerek, çabuk toparlanıp yapay bir gülümsemeyle yanıtladı..
_Hayır . Çok isteyenim var ama henüz düşünmüyorum...
Leyla "kısmet bu işler, ne zaman olacağı belli olmaz" gibi beylik laflarla konuyu kapatmaya çalıştı ama kız peşini bırakmadı...
_Biz Cesur'la çocukluktan tanışırız. Biraz....... nasıl desem ....Çok evlilik yapılacak biri gibi görünmüyordu . Duyunca hepimiz şaşırdık.....
Seda 'nın öğrencisi Leyla , tek kaşını kaldırdı. Onun kadar iyi değildi ama olsun..
"Doğru kadını bulunca , evlilik için hazır hale geldi o zaman.Dediklerinizden bu sonuç çıkıyor..Şimdi müsaade ederseniz misafirlere ayıp oluyor "diyerek, eliyle salonun olduğu tarafı gösterdi.Kız hayal kırıklığı içinde mecburen yerine döndü...Leyla arkasından kafasını iki yana salladı.."Çok akıllısın çok..Bir kocanda gözüm vardı demediğin kaldı, salak ."
Kocası aklına gelince, yüzünde güller açtıran bir gülümseme belirdi.. Malum kavganın ardından ağlayarak uykuya dalan Leyla, sabah feci bir baş ağrısıyla uyandı.. Kocası yatakta değildi ama yastığının üzerinde bir kağıt duruyordu..Leyla kağıdı çatık kaşlarla aldı..Hala Cesur'u anasından doğduğuna pişman etmek istiyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞLA(ma)YACAĞIM
RomansBu bildiğiniz aşk hikayelerinden değil... Peri masalı mı istiyorsunuz? SİNDRELLA'YI OKUYUN! Bu hikaye size göre değil...