Bölüm 37(Yerin kulağı var)

2.2K 308 78
                                    

Leyla mutfağa indiğinde, Melek hanımı ocağın başında yine bir takım otlar kaynatırken buldu..Son zamanlarda ortalardan kayboluyor, sonra elinde çeşit, çeşit otlarla sularla geliyordu..Hepsi de Leyla için..Sorsanız" hastalıktan yeni kurtuldun kızım, şifadır içiver" diyor ama, Leyla hepsinin çocuk için olduğunu  biliyordu..

_Hayırdır anne, geçmişsin yine kazanın başına karıştırıp duruyorsun..

Melek hanım ,gelininin imasını anlamamazlıktan geldi

_Bu otlar çok kıymetli kızım..Buldurana kadar canım çıktı..

Ocağın altını söndürüp otları süzdükten sonra, bir şişeye dikkatlice doldurdu..

_İşte bitti..Şimdi bu şişe bir gece ayazda bekleyecek, sonra sen her gün bir bardak içeceksin..sonra bak bakalım nasıl şıp diye ham.....Yani güçleneceksin..

Leyla kayın validesinin kırdığı pota belli etmeden güldü..ne yüce gönüllü bir kadındı bu Melek hanım, gelini üzülmesin diye bir kez çocuk lafı etmemişti...

_Güçleneyim annem, güçleneyim..Bahara Allah izin verirse, Kırkpınar güreşlerinde baş pehlivan olacağım..

_Kız sen benimle alay mı geçiyor sun? Terliği elime aldırma benim, bunca yıldan sonra..Hem ne o bacaklar gene çıplak.. ben sana üşütmeyeceksin kolla kendini demedim mi?

Leyla, tombul kayın validesini kollarıyla sarmaladı..

_Kızma annem kızma, hemen gidip giyineceğim..Otlarımı da güzel, güzel içeceğim..Son içtiğimde tuvalette sabahladım ama olsun, bir gece daha yatı veririm tuvalette ne olmuş...

Mutfaktan gülerek çıkan Leyla'nın ardından  Melek hanım, ellerini açıp Allah'a yalvardı..Yalvarırım Rabbim, benim bu güzel gelinimi boynu bükük koyma...

******************************************************

Doğan arabayı çalıştırırken elleri titriyordu..Utanmasa hüngür, hüngür ağlayacaktı..En kötü kabuslarında bile göremeyeceği şey başlarına gelmişti ya! O Cesur bunun bedelini ödeyecekti..Güç bela arabayı çalıştırıp yola koyuldu..Ne yapacaktı? Nasıl söyleyecekti?

Son anda kararını değiştirip atölyenin olduğu tarafa yöneldi..Bu sinirle bir kişinin yanına gidebilirdi, Cesur....

Atölye olağan günlerinden birini yaşarken, fırtına gibi içeri dalan Doğan, gürledi..

_Adem!! Cesur nerede?

_Yukarıda ağam..Haber edeyim istersen..

_İstemez..Kimse yukarı gelmesin..Şaşkınlıkla bakıp, cevap veremeyen Adem'e , canını alacakmış gibi baktıktan sonra tekrar bağırdı..Anlaşıldı mı? 

Adem başını salladı..Doğan'ın yüz ifadesine bakılırsa iyi şeyler olmayacaktı..Adem ne yapacağını şaşırdı..

Cesur, aşağıdan gelen bağırma sesine bakmak için kapıya geldiği sırada, Doğan içeri  girdi..

_Sen miydin? Bende bağırma sesi....

Yüzüne yediği ilk yumruk hem lafını kesti, hem nefesini..İki üç adım geri gidip şaşkın gözlerini Doğan'a dikti..

_ne oluyor lannn?

Sonra bir anda Doğan üstündeydi..Allah yarattı demeden yumrukları art arda indirirken, bir yandan da bağırıyordu...

_Demedim mi? başkasından duyarsam ağzına sıçarım demedim mi? Sert bir yumruk, Cesur'un şaşkın yüzünde patladı..Doğan devam etti..Kimsin lan sen, ha! kim? Onurun, şerefin nerede senin? Nasıl yaparsın? Çocuk yaptın öyle mi? Ben sana göstereceğim şimdi...Bütün kemiklerini kıracağım..

AĞLA(ma)YACAĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin