Bölüm 48(Kaderden Kaçılmıyor)

2.4K 323 52
                                    

Yiğit otel odasında yalnız uyandığından beri aklına mukayyet olmakta zorlanıyordu. Ayşe ondan gizli ne işler çeviriyor olabilirdi? Ha geldi, ha gelecek diye beklerken, zamanın bu kadar yavaş akmasına öfkelendi. Karısına, onu bu kadar çaresiz bıraktığı için öfkelendi. Sonra öfkesi yerini endişeye bıraktı, endişe korkuya. Odanın içinde volta atmaktan, üst üste sigara içmekten nefessiz kalınca kendini sokaklara attı. Nereye gideceğini bilmiyordu ama o odada beş dakika daha durursa boğulacaktı. Bir süre amaçsızca bilmediği şehirde, nereye gittiğini bilmediği karısını aradı.

Karda attığı her adım, zihnini temizledi. Ayşe yıllar önce terk edip gittiği memleketine gelince biraz yalnız kalmayı, eski anılarını yad etmeyi istemiş olabilirdi. Üstelik kendisi kütük gibi uyurken, kim bilir o ne kadar heyecanlıydı. Şu anda belki odalarına dönmüş, Yiğit'in gelmesini bekliyordu.

Yönünü biraz şaşırarak da olsa hızlı adımlarla otele geri yürüdü. Odalarının bulunduğu kata çıkana kadar "gelmiştir" diye ümit beslerken, bomboş oda sinirlerini zıplattı. Yumruğunu duvara geçirdiğini, eli acıyana kadar fark etmedi bile." Allah cezanı versin Ayşe, meraktan delireceğimi bilmiyor musun?" diye bağırırken bütün otel onu dinledi. Odadaki iki koltuktan birine çöker gibi oturduğunda, eli de başı da fena ağrıyordu.. 

Ayşe, okul müdürünün odasında gözlerini açtığında, kafası nerede olduğunu hatırlayamayacak kadar karışıktı. Keşke öyle kalsaydı. Çünkü hatırladığı anda üzerine hücum eden acı onu tekrar nefessiz bıraktı. Biraz önce yaşadıklarını bedeni kaldıramamıştı.

_İyi misiniz hanım efendi?

_Evet. Evet iyiyim. Kusura bakmayın tansiyonum düşmüş olmalı.

Ayşe yerden kalkmak için yeltenince, müdür elini nazikçe omuzuna koydu.

_Hemen kalkmayın bence, tekrar başınız dönebilir. Bir süre böyle kalırsanız daha iyi hissedeceksiniz..

Ayşe yapılan teklifi nazikçe geri çevirdiğini, ayağa kalkarak gösterdi.

_Tamam geçti.. Size de zahmet verdim, kusuruma bakmayın.

_Hastalık bu, neden zahmet olsun? Bizim hanımında başına gelir bazen. Bir taksi çağırmamı ister misiniz? 

_Yoldan bulurum teşekkürler. hem biraz temiz hava iyi gelir.

Ayşe kendini okuldan dışarı nasıl attığını bilemedi. Göz yaşları sicim gibi yanaklarından akarken, gelmekle ne büyük bir hata yaptığını düşünüyordu. Geçen beş yılda köprünün altından çok sular akmış, oğlu onun dahil olmadığı bir ailenin  ferdi olmuştu. Üstelik her hallerinden birbirlerine bağlı oldukları anlaşılıyordu. Ayşe'nin canı çok fena yanmıştı.

Taksi otelin önünde durduğunda, o hala bulanık gözlerle camdan dışarı bakıyordu.

_Abla bu otel değil mi?

Şoförün sesiyle kendini toplamaya çalıştı. Başını sallayarak, adama parasını uzattı. Hasta gibi hissediyordu. Ayakları bedenini taşımakta zorlanıyor, başı sopayla vurulmuş gibi zonkluyordu.

Odadan içeri adım atmasıyla, Yiğit bir hışımla burnunun dibinde bitti. Ayşe'nin ağlamaktan, kocasının öfkeden, gözleri görmez olmuştu. Yiğit onu kolundan tuttuğu gibi odanın ortasına çekip, var gücüyle bağırmaya başladı.

_Neredesin sen? Ne demek kendi başına iş yapmak? Kaç saattir ne halde olduğumu biliyor musun?

Ayşe anında dizlerinin üzerine çöktü. Elleri istemsizce karnının üzerinde birleşti. Sanki Can hala oradaymış gibi.

AĞLA(ma)YACAĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin