Şu hayat ne garip değil mi oğlum ? Tüyü bitmemiş yetim ne demekmiş, sen doğunca anladım...Biraz büyüdüğün zaman, sana her gün babanı anlatacağım....
Oğlunun pespembe yanağında gezinen parmakları, saçsız başına gelince durdu...
Nasıl güldüğünü öğrenmek için abine bakacaksın, sabırsızlığını ablan Deniz'de, merhametini Doğa'da göreceksin...Sen de hangi özellikleri olacak o kadar merak ediyorum ki? Mesela dostlarına çok önem verirdi, belki sen de onun gibi olursun ha? sürekli fikir üretirdi, tembellik etmeyi hiç sevmezdi.....Oğlum Gurur'um, sakın kendini talihsiz sanma olur mu? yanında olamasa da, baban damarlarında gezen kanda, huyunda, suyunda olacak, onu hep hissedeceksin...
Gurur iştahla meme emerken, annesi masal yerine hep babasını anlatıyordu...İçindeki özlemi bastırabilmek, özgürce Cesur'dan bahsedebilmek için, oğluyla yalnız kaldığı zamanları kolluyordu...
Gurur her bebeğin en sevdiği şeyi yapıp, annesinin kokusunu çeke çeke kollarında uykuya daldı..Leyla'da yorgundu, esnemekten gözünden yaşlar geliyordu ama uyumaya vakti yoktu..Gurur karnını doyurduktan sonra fabrikaya uğrayacak sonra da Can'ın müsabakasını izlemek için, şehrin taa öteki ucuna yolculuk edecekti....Oğlu mavi kuşak sahibi bir sporcu olarak ilk maçına çıkıyordu ve bunu oldukça önemsiyordu....
"Mavi kuşak sahibi sporcu, teknikleri öğrenmiş artık ustalaşmaya hazır demektir...Sorumluluğum artıyor anne, artık daha sıkı çalışmalıyım..."
Leyla oğlunun yavaş yavaş gelişmeye başlayan ama hala küçük olan omuzlarını sevgiyle sardı, kendi sorumluluklarını alması sorun değildi ama Can evin abisiydi , ister istemez yükü diğer çocuklarına göre daha ağırdı ve bu Leyla'yı üzüyordu...
"Derslerinden kalan tüm zamanını spor için kullanabilirsin, ama kendine fazla yüklenmeden tamam mı?"
sonra oğlunun elini alıp öptü ve kendi omzunun üzerine koydu..."Bu omuzlar senin fazla yüklerini severek taşır, ne zaman istersen buradayım"
Can her zaman yaptığı gibi, konuyu kafasında evirip çevirdi...Bazı huyları tıpkı Leyla'ya benziyordu, olayları ciddiyetle ele alır ve kararını verdikten sonra asla geri dönmezdi...
"Tüm zamanımı spora harcayamam, kardeşlerimin bana ihtiyacı olduğunda onların yanında olmam gerekir..."
Ahh!Can.....Leyla'nın ilk göz ağrısı.....Hem gönül yangını, hem iftihar sebebi....
"Seni bana verdiği için, her gün Allah'a şükrediyorum biliyor musun? İyi ki benim oğlumsun Can, seni çok seviyorum..."
Can büyüdükçe, annesinin kalbini eriten gülümsemesini daha az gösterir olmuştu ama her çocuk gibi sevildiğini duyunca ağzı kulaklarına vardı...
""Ben de seni seviyorum anne, sen de iyi ki benim annemsin....."
Annesinin Ayşe olduğunu öğrendikten sonra gösterdiği hırçınlık, sevgi ve zamanla yok olup gitti...Onlar etle tırnak gibiydiler, kan bağı da neymiş?
Leyla Can'ı düşünürken, küçük oğlu nihayet doyup memeyi bıraktı..Annesi memnuniyetle gerinen oğlunu Emine'ye teslim edip, günlük koşturmacasına doğru yola çıktı..
*****************************************
Yiğit Bursa'ya gelene kadar ne yapacağını düşünüp durdu..Öfkesi kanını kaynatıyor, onu oyuna getirip çocuğuna kıyan kadını bir kaşık suda boğmak istiyordu....
Beni ulan beni, feleğin çemberinde iki tur atmış adamı donuna koyup salladın ha? Beyoğlu fahişelerinin adı çıkmış be! senin yanında gözleri açılmamış sığırcık yavrusu kalır onlar...Ben seni anandan doğduğuna pişman etmez miyim? O masum ayaklarını sana yedirmez miyim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞLA(ma)YACAĞIM
RomanceBu bildiğiniz aşk hikayelerinden değil... Peri masalı mı istiyorsunuz? SİNDRELLA'YI OKUYUN! Bu hikaye size göre değil...