Cesur yirmi aylık askerliğinin hemen hemen on yedi ayını İstanbul da yaptı. Bu süre içerisinde de boş durmadı.Çocukluğundan beri iş hayatının içinde olduğundan, yine iş düşündü, planlar araştırmalar yaptı.İzinli olduğu tüm günlerde kumaş toptancılarını dolaştı, firmaları ,sahiplerini tanıdı, bağlantılar kurdu . İki yıl kadar önce kendisini heyecanlandıran şeyin alım satımdan ziyade üretim yapmak olduğunu fark etmiş ,o günden beri bunun temellerini oluşturmaya başlamıştı. Eğer üretim yapacaksa İstanbul piyasasının içinde olması şarttı...Şans işte! Kader Cemil bey ve ağabeyi Halil gibi, piyasanın kurdu adamları karşısına çıkarmıştı...
Hafta sonu izninde gelip onlarla konuşmayı, planlarını anlatıp fikirlerini almayı düşünüyordu ki, hafta sonuna kalmadan komutanı bir iş için genç adamı çarşıya gönderdi...Cesur'un istediği bir kaç saatlik izni de verdi.....
Cesur planlarını anlattı, Cemil bey ve ağabeyi dinlediler.Eksik kalan, zayıf buldukları kısımların üzerine değişiklikler yaptılar.Ama genel olarak genç adamın keskin zekasına ve azmine hayran kaldılar. Hayata geçirdikleri takdirde, hepsi için çok karlı olacak bir iş olacaktı.
Leyla' nın dükkana gelmesi Cesur un gününü daha da güzelleştirdi. .. Cemil bey Seda ya söylenir, Sema hanım kendini bir sandalyeye bırakmak için bakınırken , Cesur ileri atılarak Leyla nın elindekilere uzandı.
_Bana verin Leyla hanım. Epey ağır görünüyorlar.
Leyla ağzını açtı, kapadı, tekrar açtı...baktı sesi çıkmıyor , paketleri torbaları öylece uzatıverdi. Sıcakta dolaşmak ,o kadar yorgunluk, birde üzerine bu heyecan .Zavallı Leyla'nın kalbi bugün durmazsa bir daha da durmaz.
Cesur paketleri alıp masanın yanına bıraktı .Sema hanımın elini öptü. Leyla ya gülümseyip "Merhaba " dedi. Yine aynı şekilde Sedaya da. Sema hanım Cesur'un halini hatırını sorarken ,diğerleri de nihayet sandalyelere yerleşti. Leyla'nın gözleri Cesur hariç dükkandaki her yere bakıyordu, ama nereye baksa sanki onu görüyordu.
Dükkanın üst katından sesleri duyan Halil bey merdivenlerden inerken"Bülbüller mi şakıyor ? yoksa benim kızlarımın sesi mi bu ?" diye takıldı yeğenlerine . Leyla amcasının geldiğini görünce fırlayıp kollarına atılıverdi...Seda ardından koca karnının elverdiği ölçüde kardeşini takipte... İki yeğenini kollarının altına alan amcaları saçlarına birer öpücük kondurdu.
"Amca ben sana küsüm" dedi, Seda amcasına biraz daha sokularak
_Neden güzeller güzeli küçük anne ?
Leyla ablasının cevap vermesine fırsat tanımadan küskün bir sesle araya girdi...
_Çünkü artık bizi sevmiyorsun amca...Yüzünü göremez olduk...
_Ben sizin için ölürüm canlarım benim, sevmemek ne demek? Haklısınız gelemedim bu aralar... Ama babanız olacak bu adam , sizi alıp getirebilir amcanızı görmeye değil mi ? Hep onun yüzünden, beni daha çok sevdiğiniz için kıskanıyor...
"Haydaa "diye kahkahayı patlattı Cemil bey "Kabak yine benim başıma patladı"
Sema hanım da ayaklanıp elini öptü ağabeyinin .Ardından da sarıldılar birbirlerine , "Kızlar haklı abi ,vallahi çok özlettin kendini"
_Tamam pes. Suçumu kabul ediyorum, bir daha olmaz .Ben şimdi size güzel bir yemek ısmarlayayım sizde beni affedin, oldu mu?
Cesur , daha önce birbirine bu kadar düşkün bir aile tanımadı . şakalaşıyor ,kahkaha atıyor ve gördüğü kadarıyla sarılmadan duramıyorlardı. aralarında ki sevgi neredeyse somut , hani elini uzatsa tutabilecek. Ne kadar güzel . Oysa kendi ailesi bayramdan bayrama öpüşür ,sarılır.Onlar da birbirini çok sever aslında .Ama böyle değil .İçinden, içinden belli etmeden . Leyla sevgisini göstermeyi öğrenerek büyümüş, onuda böyle sever mi ? ona da kahkaha atar mı ?..Her gün kapıyı Leyla açsa, sarılsa "çok özledim" dese.....
Cesur o anda bir şeyden emin oldu .Yıldırım çarpması gibi aniden ,Leyla'sız bir hayat istemediğini fark etti.....Leyla onun olsun , onların evine girsin beyaz gelinlikle. Her sabah onunla uyansın. Cesur işe giderken camdan el sallasın.
Cesur daha önce evliliği aklından hiç geçirmemişti...Bu yüzden aklından geçenler genç adamı bir hayli şaşırttı...Genç kızlar gibi gündüz düşleri kurmaya başladığını fark ettiğinde, başını öne eğerek gülümsedi...
**************************************************
Gitme vakti geldiğinde herkesle tek tek vedalaşan Cesur, sıra Leyla'ya geldiğinde gözlerini gözlerine dikip bir kaç saniye bekledi..İstedi ki Leyla bu bakışları aklından çıkaramasın....Öyle de oldu.....Bir daha ne zaman görüşeceklerini bilemeyen gençler, son bakışları mıh gibi akıllarına kazıdılar....
Cesur'un ardından Cemil bey ailesini alıp evin yolunu tuttu...Yemekler yenilip çaylar içildikten sonra günün yorgunluğu kendini belli etmeye başladı....Sema hanım neredeyse koltukta uyuyacak haldeyken Cemil bey gülerek karısını uyardı...
_Kalk Sema, kalk yatalım hayatım..Sana dışarıda olmak yaramıyor, bak saat on olmadan pilin bitti....
_Bak bu dediğine karşı çıkamayacağım Cemil bey....Dışarının kalabalığı yoruyor beni, başka bir şeye hacet kalmıyor....
Sema hanın yatak odasına girmeden banyodaki kızına seslendi...
_Leylaaa...Kızım biz yatıyoruz, pencereleri kapatmayı unutma..
Sema hanım daha yatak örtüsünü açamadan kapı büyük bir telaşla çalınmaya başlandı....Kadıncağız o kadar korktu ki, kapıyı açmaya giderken bacakları titriyordu....Damadının bembeyaz olmuş yüzünü görünce, kızının doğum vaktinin geldiğini anladı..
_Koşun anne, yetişin! Seda'nın sancısı var.
_Tamam oğlum , telaşlanma geliyorum hemen.
Cemil bey sanki bu anın geleceğini bilmiyormuş gibi panikle bağırmaya başladı....
_Ben dedim, Demedim mi ? Gezerken doğuracak dedim. Dışarı çıkmasaydı böyle olmazdı.
Sema hanım hemen otoriteyi ele aldı...
_Saçmalama Cemil zamanı geldi doğuruyor, dışarı çıkmasa içinde mi büyütecekti çocuğu? Kerim sen benimle gel. Cemil Sen evde kal . Ben duruma bir bakayım ona göre hareket ederiz. Leyla'ya seslen çıksın, hastaneye gitmek üzere hazır bekleyin....
Bir komutan edasıyla sağa sola emirler yağdıran Sema hanım ,üzerinde gecelikle çıplak ayak koştuğunun farkında bile değildi... Kızının yanına gittiğinde onu iki büklüm olmuş ağlarken buldu....
_Korkma kızım ,korkma annem geldim . Her şey yoluna girecek .Ne zaman başladı sancılar?
_Karnım ağrıyor sandım. Yoruldum da ondan oldu dedim. Yattım .aklıma doğum olacağı gelmedi anne.Kalktım ki her yer ıslanmış. Çok ağrıyor anne çok.
Islaklık lafını duyunca, kızının geceliğinin sırılsıklam olduğunu fark eden Sema hanım durumun aciliyetini anladı.
"Kerim koş araba bul çabuk ol .Gel kızım üstünü değiştir, hemen gidiyoruz"
O sırada Leyla, annesinin elbisesiyle ayakkabılarını almış gelmişti.... Sema hanım küçük kızını görünce rahat bir nefes aldı...Leyla en zor zamanlarda güvenebileceği tek kişiydi..
"Kızım ablanın üzerini değiştirmesine yardım et, ben de giyineyim çıkalım. Leyla çabuk ol kızım."
Seda'yı hastahaneye zor yetiştirdiler. Yolda sancıları iyice sıklaştı .o bağırdıkça ailesi dualar etti. hastaneye geldikten iki saat sonra da koç gibi bir oğlan doğurdu. Hemşire bebeğin de annenin de iyi olduğunu söyledi. Bu kez gözyaşları içinde şükürler ettiler. Ailelerinin en yeni üyesi , minik oğlan o gece onları mutluluğa boğdu.
Diğer yanda Cesur , ranzasına oturmuş, Bursa da ki en büyük ablasıyla eniştesine mektup yazıyordu.....
"Anneme söyleyin, evleneceğim kızı buldum .Eminim kendisi de gelinini görünce çok sevecek. Ailesi Bursa kökenli,çok muhterem insanlar.Leyla ise, hanım ,kibar ,marifetli. Tez zamanda sizi İstanbul'a bekliyorum.Tezkereyi aldığımda ,nişan takacağız....."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞLA(ma)YACAĞIM
RomansaBu bildiğiniz aşk hikayelerinden değil... Peri masalı mı istiyorsunuz? SİNDRELLA'YI OKUYUN! Bu hikaye size göre değil...