Bölüm 29("Beklemek"...Her şeye rağmen)

2.5K 320 158
                                    

Buyurun dostlarım, yeni bölüm..Beğenmeniz dileğiyle......Hatalarım varsa affola

Leyla henüz daldığı uykusundan ağlayarak uyandı....Kalbi gümbür gümbür çarpıyor, ter bütün vücudundan akıyordu. Rüyasında kocasını karların üzerinde yatarken görmüştü. Leyla koştukça Cesur uzaklaşıyor, uzaklaşırken ardında kan izleri bırakıyordu.Leyla boğazı yırtılana kadar bağırdı.  ama sesi çıkmıyor, koşmaya çalıştıkça ayakları ağırlaşıyordu...

Yatağın içinde bir müddet oturup, kalp atışlarının  normale dönmesini bekledi. Saat gece iki buçuğu gösteriyordu....

******************************************

İçkinin etkisiyle Cesur'un bedeni o kadar uyuşmuştu ki, kendini havada süzülüyormuş gibi hissediyordu.. Hafifçe yan dönerek, yanındaki sıcak bedene biraz daha sokuldu. Kafasının içinde rahatsız edici bir zonklamayla tekrar uykuya dalarken, hafızasında bazı kareler belirip kayboluyordu. Leyla geldi "ben buradayım, beni sev" dedi. Mutlu olması gerekirken, rahatsız bir kalp sıkışması yaşıyordu. Yeniden sızana kadar, bir belirip bir kaybolan anlamsız düşünceleri yakalamaya çalıştı. Kısa süre sonra da sızdı zaten. 

********************************************

Leyla sabaha kadar pencere önünde ki koltukta oturup,  boş sokağı izledi. Rüya olduğunu bildiği halde, gördüklerinin etkisinden kurtulamıyordu "Allah'ım yalvarırım, kocamın başına kötü bir şey gelmiş olmasın. Dayanamam Allah'ım "diye dua ederek, günün aydınlanmasını bekledi...

**********************************************

Cesur gözlerini yabancı bir yatakta açtı. Neden burada olduğunu, nasıl geldiğini hiç hatırlamıyordu. Çıplak bacaklarını yataktan aşağı sarkıtırken, sırtından  buz gibi bir ürperti geçti. Beyninin içinde dönen görüntüler yüzünden, dünyası başına yıkıldı. Midesinden yükselen safra, akşamdan kalma olduğu için değil, panikten ölmek üzere olduğu içindi.Yerden aldığı kıyafetleri giyerken, gece aynı yatağı paylaştığı kadına dönüp bakmadı bile.

***********************************************

Ayşe neredeyse hiç uyumamıştı.Mutluluktan içi içine sığmıyordu ki, nasıl uyusun? Gece tam uykuya dalmak üzereyken, Cesur'un ikinci kez öpüp okşamalarıyla yeniden canlanmış, hatta mutluluktan ağlamıştı bile. Kendini mükemmel hissediyordu. Sevilmiş, tamamlanmış, nihayet hak ettiği adamın kalbine girmişti, daha ne istesin?Cesur onun ilk aşkı, ilk erkeğiydi. Utanmasa kalkıp dans edecekti.

Ayşe romantik bir kahvaltı hayal ederken, Cesur hızlıca giyinip, arkasından kovalayan varmış gibi çıkıp gitti.. Sokak kapısını  öyle bir çarptı  ki, Ayşe korkuyla yerinden zıpladı. Göz yaşları gözünü yakarken, biraz önceki mutluluğu buhar olup, uçtu...

Cesur bahçeye adım atar atmaz kusmaya başladı.  İnsanlar böyle bir durumda,  midelerini bulandıran şeylerden uzak durarak, önlem  alırdı. Peki kendinden tiksinenler ne yapmalıydı? Bir daha aynaya nasıl bakacaktı? hangi yüzle evine dönecekti? Yumruk yaptığı ellerini, kafasının iki yanına vurmaya başladı. Leyla, peki  ya Leyla ?

Arabasını açık olan ilk hamamın önüne çekti..Gün daha yeni yeni ağarırken kendini sıcak suyun ve buharın içine bıraktı. Kendisi gibi akşamda kalma, günah gecelerinin izlerinden kurtulmak isteyen adamlar arasında yıkanmaya başladı. Buhardan göz gözü görmezken, içi dışına çıkana kadar ağladı...

Hamamdan çıktığında, ne yazık ki kendini geldiği zamankinden daha temiz hissetmiyordu. Demek ki suyun temizleyemediği  şeyler de vardı. Günah gibi, yalan gibi, kendisi gibi. Eve vardığında  annesine görünmeden odasına çıkmayı başardı, üzerindekilerden kurtulup kendini yatağına attı. Karısının artık kokusu kaybolmaya başlayan yastığına sarıldı, ağlayarak uykuya daldı...

AĞLA(ma)YACAĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin