GECE'NİN MAVİ KARANLIĞI (TAMAMLANDI!)

GELECEK BÖLÜMDEN...

GELECEK BÖLÜMDEN MİNİK BİR ALINTI...

SELİN

...

Yatağın kenarına oturup bacaklarımı sarkıttım. Vücuduma sıkıca sardığım çarşafı göğsümde sabitlediğimde, kapının açılma sesiyle başımı kapıya çevirdim. Ali gelmişti hem de kucağındaki küçük bir misafirle. Kaşlarımın çatılmasına engel olamadım, şaşırmıştım. Bu bebek nereden çıkmıştı? Sırıtarak bana yaklaşıyordu yavaşça, sıkıca bebeği kucaklamıştı. Üzerinde lacivert bir takım vardı ve çok yakışıklıydı. Toplantıdan geldiği belli oluyordu, bu biraz rahatlamamı sağladı.

Kucağındaki erkek bebek bir yaşlarında falan olmalıydı, sarışın ve renkli gözlüydü. Çok şirin ve tombişti.

''Uyanmışsın hayatım...'' dedi bana yaklaşıp, hafifçe eğildi ve başıma bir öpücük kondurdu. Gözleri bir süre üzerimde dolandı ve gözlerimi buldu. Gözlerindeki karaltıyı bir an görsem de tekrar o okyanus mavisine geri dönmüştü hareleri.

''Şimdi uyandım. Bu bebek kimin?'' dedim başımı kaşıyarak, gözlerimi de emzik emen bebekten alamıyordum. Ne kadar tatlıydı o öyle koca yanaklarıyla...

''Bizim otel müdürünün. Toplantı acil olunca bakıcı bulamamışlar buraya getirmişler. Bende seveyim dedim kucağımdan inmiyor sıpa.'' Dedi bebeğin yanağına bir öpücük kondurup, bir eliyle onu seviyordu. Bakışları bebek ve ben arasında gidip geliyordu. Bende onunla bebek arasında gezdiriyordum bakışlarımı. Ne kadar da yakışmıştı bebek kucağına.. Bizim bebeğimiz olmasada bir an öyle hissetmiştim. Sadece bir an düşündüm bunu, sonra gerçekler her zamanki gibi gözlerimde belirdi. O zaten baba olacaktı...

Yavaşça ayağa kalktım. Kucağıma almak ister gibi ellerimi açtım dikkatlice.

''Sen ne çirkin şeysin öyle... Maşallah sana.'' Diyerek bebeği kucağıma almak istesem de, Ali bunu engeller gibi bebeği önümden çekti.

''Çıplaksın güzelim olmaz.'' Dedi ciddiyetle, vücuduma sardığım çarşafı gözleriyle belirtti.

''Saçmalama..'' diyerek tekrar bebeğe doğru hamle yaptım ve onun ellerinden çektim bebeği kendi kucağıma. Bir elimi poposuna bir elimi sırtına dayayarak kendi yüzüme çevirdim bebeğin yüzünü, sevmeye başladım.

''Ali bu çok tatlı ama... Adı ne?'' dedim sesimi incelterek. Emziği düşürerek sırıtmaya başlamıştı.

''Barış'' dedi bir elini belime koyup bize yaklaştı iyice, bir eli de bebeğin yüzünde dolaşıyordu.

''Barış... Sen çok mu yakışıklısın... Yerim seni ben ya!'' diyerek bebeği seviyordum, oda gülücükler ve garip seslerle cevaplar veriyordu bana.

''Kıskanıyorum ama Selin.'' Dedi Ali ciddiyetle ama önemsemedim. Ciddi olamazdı dimi?

Ellerini boynuma ve yüzüme vurarak seviniyordu bebek, üzerimdeki çarşaf biraz aşağı kaymıştı ama önemsememiştim. Bebeğin elleri, çarşaftan biraz taşan göğüslerime doğru değdiğinde, Ali bebeğin iki elini de bir eliyle tuttu.

''Elleme len onlar benim.'' Dedi bebeğe kaşlarını çatarak. Yüzümü anlamayarak ona çevirmiştim ki daha ne olduğunu anlamadan Barış'ı benden aldı.

''Ali?'' dedim kaşlarımı çatarak. Kıskanma konusunda ciddiydi! Beni küçücük bebekten mi kıskanmıştı?

''Ne? Dokunmasını istemiyorum sana. Çıplak olduğunu bilseydim içeri sokmazdım.'' Dedi ciddiyetle.

''Ali sen çocuk musun? Farkında mısın bilmiyorum ama o bir bebek!'' dedim gözlerimi kocaman açıp, 'bebek' kelimesine vurgu yapmıştım. Şuan yaptığı saçmalıktı. Kollarımı önümde bağladım çarşafı çekiştirerek, aramızda biraz mesafe vardı. Ali emziği bebeğe vermişti tekrar, arada bana bakıyordu.

''Biliyorum, ama erkek sonuçta.'' dedi yine saçmalayarak. Sonra arkasını dönüp kapıya yöneldi.

''Ali sen manyak mısın?'' dedim ciddiyetle.

''Olabilir...Ben bırakıp geleyim sıpayı.'' diyerek kapıdan çıktı.

Gözlerimi kocaman açıp öylece bakakalmıştım. Bir bebekten kıskanılmayı da ilk kez Ali den görmüştüm. Şuan cidden mızmız bir erkek çocuğu gibi davranıyordu.

Bencil, kıskanç bir erkek çocuğu!

...