24.bölüm RÜZGARA FISILDA

1.5K 78 7
                                    

Merhabalar sayın okuyucular.

Yeni bölümle karşınızdayım..

Bu bölüm benim için bir kırılma noktası hikayede, çünkü asıl hikaye bence bundan sonra başlıyor. Sıkı durun..🎈🖖🏻

BEĞENMENİZ DİLEĞİMLE, KEYİFLİ OKUMALARR..

..

SELİN'den..

Evin kapısına geldiğimde sinirden, üzüntüden ve endişeden titriyordum. Kalbimin hızlı atışı göğsüme acı verecek kadar şiddetli baskı yapıyordu. Sanki nefes alamıyor gibiydim.

Nefes almaya, ciğerlerimi rahatlatmaya çalışmak istesem de başaramadım. Hala Didem'in öldüğüne anlam veremiyordum, ölmüş olamazdı..

Kapıyı titreyen ellerimle zor açtım. Eve yavaşça bir adım attığımda, nefesimi tuttuğumu yanan ciğerlerimden fark ettim ve derin bir nefes aldım.

Karşılaşacağım sahneden çok korkuyordum, Ali'nin dağıldığından emindim. Anahtarı kapının üzerinde, el çantamı da yerde bıraktım ve yavaşça salona doğru adımladım.

Her yer darmadağındı. İçerisini yoğun bir içki kokusu sarmıştı. Masa ve sandalyeler devrilmişti, ayna kırılmıştı, etrafa atılmış yastıkların kimisi patlamış içindeki tüyler etrafa saçılmıştı, uzun abajurlar yerlerinde değildi, kitaplık dağılmış ve birkaç parça obje yere saçılmıştı. Yerde birkaç boş içki şişesi vardı ve kimisi yerlere dökülmüştü.

Gözlerim önce etrafta olan biten şeyleri inceledi, koku midemi bulandırmıştı. Bu esnada yine ciğerlerimin keskin bir acıyla dolmasıyla derin bir nefes almaya kendimi zorladım.

Her yer dağılmışsa durum çok ama çok ciddi olmalıydı..

Gözlerim Mavi'yi bulduğunda kalbime sanki bir hançer saplanmıştı. Canım o kadar çok yanıyordu ki..

Yemek masasının olduğu bölümdeki duvarın dibindeydi. Sırtını duvara dayamış, elleri ensesinde, başı öne eğik yere yığılmış kalmıştı. Hiç hareket etmiyordu, benim geldiğimi duymadığından emindim.

Yavaşça ona doğru adımladım. Tam önüne geldiğimde dizlerimi yere koyarak bende artık yere yığıldım. Dayanacak gücüm kalmamıştı artık bu son olan şeylere. En kötü şekilde cezamı çekiyordum işte.

Bir süre sadece Ali'yi izleyerek kaldım hemen önünde, o bana bakmıyordu bile. Belki fark etmemişti geldiğimi ya da fark etmişti ama yüzüme bakmaya cesareti yoktu. Bilemiyordum.

Sadece bekledim, söyleyebileceğim herhangi bir şey aradım, birkaç kelime.. Onu ve kendimi avutacak tek bir söze o kadar ihtiyacım vardı ki. Ne diyebilirdim ki?

Sorumlu sadece o değildi, bende en az onun kadar sorumluydum Didem'in ve bebeğinin ölmesinden. Bizim yaptığımız hatanın bedelini şuan herkes ödüyordu. Düşündükçe beynim patlayacakmış gibi olmuştu ve zonkluyordu.

Derin bir nefesi ciğerlerime doldururken sağ elimi Ali'nin omzuna doğru uzattım. Dokunmak istediğimden emin değildim, korkuyordum kötü tepki göstermesinden. Belki de şuan beni görmek dahi istemiyordu. Bu düşünceyle gözlerimden birer damla yaş düşüverdi bile gamzelerime doğru..

''Mavi..'' diyerek çatallaşan ve acıyla iyice kısılan sesime aldırmadan fısıldadım. Onun sesini duymaya ihtiyacım vardı. Onu iyileştirebilecek olan tek insan bendim..

Birkaç dakika hiç ses çıkarmadan öylece kaldı ve bir anda hıçkırıklara boğularak ağlamaya başladı. Ensesindeki ellerini saçlarına geçirerek sertçe asıldı. Canını yakmaya çalışıyordu.

GECE'NİN MAVİ KARANLIĞI (TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin