GELECEK BÖLÜMDEN...

838 47 29
                                    

Not: Multi de Can'ın resmi bulunmaktadır..

Bilgisayarım bozulduğundan şimdilik gelecek bölümdeki ufak bir sahneyi paylaşabiliyorum..

Bölümün tamamı gelene kadar,
AŞK'la kalın..

SELİN'in ağzından..

Haftalar sonra..

...

Merdivenlerden aşağıya inerken, kapı çalmıştı. Emine Teyze mutfak kapısında belirdiğinde bende merdivenlerin son basamağına inmiştim. Beni görünce gülümsemişti, aynı sıcaklıkla bende gülümserken elimi havaya kaldırdım onu durdurmak istercesine ve adımlarımı kapıya doğru hızlandırdım.

''Ben bakarım..'' dediğimde başıyla onaylayarak mutfaktaki işlerine geri dönmüştü. Kapıyı açınca karşımda Can belirdi. Ben onu daha beklemiyordum ki..

Şaşkınca, ''Sen nerden çıktın, daha erken değil mi?'' dedim çattığım kaşlarımla. Can'la sözleşmiştik. Beni akşamüzeri almaya gelecekti ve yemeğe çıkacaktık.

Birkaç haftadır daha samimi olmaya başlamıştık. Bu aynı bir ilişkinin ilk evresi gibiydi, birbirini tanışma aşamasından biraz daha ileriydi. O zor geçen haftalarda hep yanımda olmuş ve ben birazda olsa güleyim diye bir sürü şey yapmıştı. Ali'yi ona biraz anlatmıştım ama fazla bir şey bilmesine gerek yoktu. O bardaki halimizden zaten anlaşılanlar ortadaydı, orada da benim yanımda olan zaten Can olmuştu.

Çok eğlenceli biriydi, beni gülümsetmeyi başarıyordu. Ama asla bir Ali MERTOĞLU değildi..

Bir elim hala kapıdayken, bana yaklaştı ve sıkıca sarıldı. Vücutlarımızı ayırmadan, ''Dayanamadım, seni özledim..'' dediğinde kulağıma fısıldayarak, gülümsemeden edemedim. Her zaman içinden ne gelirse, yalansız bir şekilde pat diye söylerdi. Bu huyunu seviyordum.

Bana sarılması bittiğinde kendini geri çekmiş ve evin içine bir adım atmıştı. Arkasından kapıyı kapattım.

''Ben hazırlanayım, bekle biraz..'' dedim ona tekrar dönerken.

''Çabuk ol Selin, çok açım..'' dedi isyan edercesine..

''Hayatımda senin kadar yemek yiyen insan görmedim yani..'' dedim bir kahkaha atarken, kesinlikle Can her zaman çok açtı. O da beyaz dişlerini gösterircesine sırıttı.

Aramızdaki iletişim her geçen gün büyümüştü. Ben onun acılarını bilirken, o benim Ali'mi biraz biliyordu. Çok dertleşmiştik, çok zamanı birlikte geçirmiştik. Bu akşamda o sıradan yemeklerimizden birine gidecektik sadece..

''E kızım napayım çok seviyorum yemek yemeği..'' dediğinde ikimizde kahkaha attık.

Bu kahkahaların nedeni de çok eski bir sevgilisinin çok yemek yiyor diye onu terk etmesindendi. İkimizde aslında bu saçma şeye gülüyorduk.

Çok yemek yemesi kesinlikle onun boğa burcu olmasındandı. Ama bir gram fazlası dahi yoktu, gayette kaslı maslı bir şeydi. Hatta bebeksi yüz hatlarıyla, serserice bakan yeşil gözleriyle yakışıklıydı. Daha önce çok can yaktığını anlatmıştı. Tabi o güzel yeşil gözlerin ve kadın ruhundan anladığını adeta bağıran hareketlerin bunda rolü çok büyüktü. Kim olsa kapılabilirdi ama benim kapılmayacağım kesindi. O yeşil gözler asla benim mavim gibi olamayacaktı..

Gülmem geçtiğinde ona doğru yaklaştım. ''Hala bu yüzden terkedildiğine inanamıyorum..'' dedim dudaklarımı birbirine bastırırken, gülmemem gerekiyordu çünkü yüzü asılmıştı.

Mutsuzlukla dudaklarını büzdü bir çocuk gibi. ''Bende..'' dedi, gözlerime bakarken acıyla.

Birbirine bastırıp, zor tuttuğum nefesimi bırakırken bir kahkaha daha attım. Kesinlikle o da yüz ifadesini görse, gülerdi. Şuan şaka yollu somurttuğunun ikimizde farkındaydık. Çünkü terkedildiğinde sadece 5 yaşında olduğunu biliyorduk.

''Bir de bana gülüyorsun he! Ben üzülmüştüm o zaman Selin yaa, günlerce yemek yememiştim.'' Dedi mızmızca. Omuz silktim hala gülerken..

Bana doğru hamle yaptı, haince sırıtırken. ''Şimdi gülmenin bedelini ödeyeceksin..'' dediğinde iki elini de kaldırıp parmaklarını oynattı.

Bu ne demekti çok iyi biliyordum. Anında ciddileşen ifademle donakaldım. Kendimi korumak istercesine ellerimi ona doğru uzatarak, sallamaya başladım. Başımı da sağa sola sallarken, ''Sakın!.. Sakın Can ya..'' diye cırladım. Gıdıklayacaktı beni kesin, hain!

''Yok öyle..'' dediğinde sırıtarak bana doğru hamle yaptı. Anında koşarcasına bende ters yönde hareket yaparak salona, koltukların arasına koştum. Ortadaki masa, koltuklar beni korurdu.

''Ya saçmalamasana.. Çocuk muyuz biz..'' diye söylendiğimde heyecandan kalbim resmen şakaklarımda atıyordu. Heyecan tüm bedenimi sardı. Resmen koca koca insanlar evde kovalamaca oynuyorduk.

''Yemeğe geç kalıyoruz..'' dedim bu sefer gözlerimi kısarak dudağımı dişledim, onun zaafına oynamalıydım.

''Cezanı çekeceksin..'' dediğinde resmen alay ediyordu. Bana yaklaşırken, bende koltuklardan birinin arkasına geçtim yavaş yavaş.

Elime koltuğun üstünden aldığım bir yastığı ona doğru fırlattım sertçe, göğsüne çarpan yastığın etsiyle gözlerini kapatsa da kıpırdamamıştı bile..

''Demek savaş istiyorsunuz Can Bey..'' dedim en kararlı sesimle.. Başını aşağı yukarı sallarken onayladı beni. Ben Can'la sanki çocukluğumu yaşıyordum..

''Kesinlikle savaşmalıyız..'' dediğinde ciddi olmaya çalışıyordu. Yüzümü sinsice bir gülüş yayılırken, iki yastığı daha elime aldım. O da salonun ortasında, masanın yanındaydı. Elime aldığım yastıkları görünce sırıtarak oda eline arkasındaki koltuktan iki yastık aldı.
Onun görüş alanından yastık almak için eğildiğinde çıktığımdan, yastığın fermuarını az açtım. Yastığın içindeki tüyler onu kendine getirirdi. Haince sırıtırken karşılıklı, kendimi koltuğun arkasından kaydırdım ve önümü açtım. Koltuğun arkasına saklanmama gerek yoktu, ben kazanacaktım.

Aniden ona doğru hamle yaparak iki yastığı da yüzüne vurmaya başladığımda, şaşkınlıktan önce bir şey anlayamasa da sonra etrafımızda uçuşan tüylerle kendine gelerek, elindeki yastıkları yere attı ve yüzünü korumaya başladı.

''Hain!!'' diye bağırdığında, ben gülmekten kendimi alamadım. Ne demiştim ama ben kazanacaktım.

''Tamam benden pes, sen kazandın..'' dediğinde elimdeki yastık kılıflarını yere attım. Hala her yer uçuşan tüylerle doluydu. Ben gülerken aynı zamanda etrafa bakınıyordum, uçuşan tüyler kar gibi üzerimize yağıyordu.

Gözlerini bana çevirdiğinde, sırıtıyordu. ''Sen şimdi bittin..'' dediğinde beni kollarının arasına çekti aniden ve ben daha ne olduğunu anlamadan bir çuval gibi beni omuzuna attı.
Bir eli sıkıca bacaklarımı tutarken, bir çığlık attım. Dünyam resmen tersine dönmüştü.

''Napıyosun Can ya.. Bırak beni..'' dediğimde sinirle, sırtına yumruklarımı savurmaya başladım. Aynı zamanda kendimi oynatmaya çalışıyordum.

''Uslu dur yoksa seni bırakmam..'' dediğinde güldüğünden emindim. İstemsizce bende bu halimize güldüm.

''Hadi beni odama götür o zaman hamalcım, hazırlanayım..'' dedim en sevimli halimle.

''Hayhay sahip..'' dediğinde, keyfim yerine gelmişti. Ben kıkırdarken omuzunun üstünde bir ses işittim.

Hatta baya yüksek ve sert bir sesti bu, iki heceden oluşan ve tek seferde okunan..

''Selin!''

...

Devamı bölümün tamamında.. Beklemede kalın..
Yıldızımı unutmayın lütfen..🙏🏻

GECE'NİN MAVİ KARANLIĞI (TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin