I'm A Good Time Charlie

725 58 39
                                        

Sana
Ona ihtiyacım vardı...
Şu anda tam olarak ihtiyacım olan kişi Tzuyu'ydu...
Ona onu anlatmaya ihtiyacım vardı çünkü beni en iyi anlayabilecek kişi yine kendisiydi...
Her ne kadar kalbim bunu istese de matığım izin vermiyordu ama ayaklarım kalbimden yanaydı. Beni doğruca Tzuyugilin apartmanına götürüyodu.
Apartmanın kapısına gelince bir süre durdum daha sonra içeri girip asansöre bindim ve en üst kata bastım.
Yukarı kata ulaşmayı beklerken dizlerimin titrediğini fark ettim ve dizlerimi kontrol altına almaya çalıştım. Asansör durunca yavaşça kapısını açtım ve doğruca Tzuyugilin dairesinin önüne gittim. Bir süre kapıyla bakıştık.
Yapamayacaktım...
Arkamı dönmemle kapının açılması bir oldu. Öylece durdum. Beni görmüştü...
"Unnie?"
Chaeyoung'un sesiyle derin bir nefes aldım ve ona döndüm.
"Ne oldu?"
"B-ben şey..."
"Tzuyu evde değil. Dün çalışamadığını söyledi ve dünkü açığını kapatması lazımmış. O yüzden kütüphanede."
Dünü hatırlamaya çalıştım. Dün benim yüzümden kafası dağılmıştı.
"Dün bir şeyler yaşadı galiba. Anlatmadı ama... Sen biliyor musun unnie?"
Chaeng'in sorusuyla gözlerimi ona çevirdim.
"B-ben hayır..."
"İlginç. İkimizin de bilmediği ne yaşamış olabilir ki?"
Yutkundum.
"Sen neden çıkıyordun?"
"İçecek bir şeyler alıcaktım. Gelmek ister misin?"
"Neden olmasın?"
Gülümsedi ve kapıyı kilitledi.
Birlikte asansöre bindik. Fark etmeden onu seyrediyordum. Bakışlarım dudaklarına gelince bir süre durdum. Ve hemen başımı başka yere çevirdim. Dudaklarının güzel görünmesinin tek nedeninin hormonlarım olduğunu biliyordum.
Ve onu kendi zevklerim için kullanmamalıydım. Çünkü o benim kardeşim sayılırdı...
Asansör durunca ondan önce hızla asansörden çıktım ve apartmandan da çıkıp hızlı adımlarla yürümeye başladım. En sonunda arkamdan Chaeng'in geldiğini hatırlayıp durdum. Durmamla arkamda bir bedenin bana çarpması bir oldu. Ve o beden bana çarparak dengesi kaybetti. Bunu fark etmemle arkama döndüm ve Chaeyoung'u belinden kavradım. Bir süre birbirimize öylece baktık. Chaeng'in dudaklarıma baktığını fark edince onu düşmeyeceği konuma getirip bıraktım.
"İyi misin?"
"E-evet."
"Güzel."diye mırıldandım. Bir süre yine öylece bekledikten sonra Chaeyoung ne yapıcağının farkına varıp. Hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Ben de arkasındaydım.
En sonunda bir markete girdik. Chaeyoung'u takip etmeye devam ettim.
Alkollü içecek raflarına gelince durdu ve içkilere bakınmaya başladı.
Öksürüp dikkatini bana vermesini sağladım.
"Lise bire giden bir öğrencinin böyle şeyler içebileceğini sanmıyorum."
"Tzuyu'ya kimlik sormadan veriyolar ama..."
İç çektim.
"Çünkü o Tzuyu."
"Tzuyu'ysa ne olmuş ha?"
"Hani onun boyu biraz hani şey hani..."
"Gururumu incitmeden kısa diyebilirdin unnie."dedi ve kaşlarını çattı. O kadar sevimliydi ki... Arkasını dönmüş ilerlerken ona arkasından sarıldım.
"Çok sevimlisin ufaklık!"
Bir süre öylece durduk. Etraftan geçenlerin bize baktığını fark edince geriye çekildim ve öksürdüm.
"Tamam... O zaman abur cubur bölümüne?"
"Hı hı."
Ona böyle davranarak umut vermek istemiyordum.
Abur cuburların olduğu bölüme gelince durduk. Chaeng onlara bakınırlarmış ben de fark ettirmeden alkollü içecek bölümüne gittim ve alkol oranı %10 olan kırmızı şaraptan aldım. Bana da Tzuyu gibi kimlik istemeden veriyolardı.
Tekrar Chaeng'in yanına dönünce etrafa bakındığını gördüm. Beni arıyordu. Yanına gittim ve şarabı sepete koyup sepeti elinden aldım. O ne olduğunu anlayana kadar ben kasaya gidip ödemeyi yapmıştım. Tahmin ettiğim gibi kimlik istememişlerdi. Chaeng yanıma gelince marketten çıktık ve eve doğru yürümeye başladık.
"Senden de mi kimlik isemiyolar? Neden benden istiyolar peki?"
"Çünkü biz 12 yaşında görünmüyoruz."dedim ve göz kırptım.
"Kırıcı oluyosun unnie!"
"Üzgünüm!"
Dudaklarını büzdü ve önden yürümeye başladı. Eve gelene kadar önden yürüdü. Ama asansör için beni beklemeliydi. Birlikte bindiğimizde ona sırıtmaya başladım. Saçlarını yanlardan bağlamıştı ve dudaklarını büzüyordu ayrıca boyu 1.60 tı. 12 bile görünmüyordu.
Asansör durunca indik ve eve girdik. Birlikte mutfağa girdik. O abur cuburları tabaklara koyarken ben de şarapları koyuyordum. Birlikte onları Tzuyu ve Chaeng'in TV odası olarak adlandırdıkları ve zaman öldürtüp tıkındırmaktan başka bir işe yaramayan odaya götürdük ve televizyonun karşısındaki puflara oturduk. Chaeng elindekileri pufların arasındaki sehpaya koydu. Ben de şişeyi onların yanına koydum ve bardaklardan birini Chaeng'e uzattım.(Y/Ğ: Evet Sana'nın üç kolu var hem iki bardağı birden tutuyo hem de şişeyi tutuyo fazla deşmeyin -,-)
Chaeng gülümsedi ve bardağı alıp heyecanla içmeye başladı. Onun bu çocuksu haline gülümsedim ve bende bir yudum aldım.
Televizyon açık değildi ve biz de hiç konuşmuyorduk. En sonunda uzun süredir sormadığım soruyu sordum.
"Tzuyu dün nasıldı?"
Ağzına cipslerden bir tane attı.
"Sinirliydi baya ve ayrıca onun odasına kapanıp ağladığını duydum."
Yutkundum. O kadar üzdüğümü fark etmemiştim.
Chaeng'in sarhoş halinden yararlanarak devam etmesini söyledim.
"Ama üzgün olduğu için değil sinirli olduğu için ağladı. Hatta 'O gerizekalının yüzünden rezil oldum.'dediğini duydum."
Yutkundum. Gözlerim doluyordu. Rezil olduğu kişi Momo'ydu bu da onun Momo'dan hoşlandığının kanıtıydı.
Yavaşça ayağa kalktım.
"Gidiyim ben ar-"
"Unnie!"
Chaeyoung'a baktım.
"Neden Tzuyu'ya bu kadar düşkünsün? Neden etrafında seni ondan daha çok sevebilecek olan kişileri görmüyorsun?"dedi ve ayağa kalkıp önümde durdu.
"Neden beni görmüyorsun?"
Gözlerim kocaman olmuştu. Tam ağzımı açtığım sırada Chaeng sözümü dudaklarıyla kesti.
Ve ben istemediğim o dudaklara karşılık verdim...

Yorum yapın lütfen ^.^

I'm MinatozakiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin