I'm Thankful

481 31 73
                                    

Mina
"Anne?"
"Mina?"
"Umm... Merhaba."
Sana birden ayağa fırladı.
"Saygısızlık etmek istemem ama zar zor buluştuk zaten. Neden hemen ailesini aradınız ki?"
"Onlar beni aramadı. Ben Mina ve Bambam'ı Kore'de gördüm ve eve gelmediğine göre size geldiğini tahmin ettim." dedi hâlâ bir bana bir Sana'ya bakarken.
Hızla ayağa kalktım ve gidip anneme sarıldım.
"Seni çok özledim." diye mırıldandım.
"Ben de tatlım."
Yavaşça geri çekildim ve Sana'nın yanında durdum.
"Sen Sana'yla tanışmamıştın değil mi?"
Annem hafifçe gülümsedi.
"Hastanede birkaç defa görmüştüm ama ben yanına geldiğimde hep odadan çıkıyordu." dedi ve gülümsedi. Sana eğildi.
"Tanıştığımıza memnun oldum Bayan Myoui."
"Ah tatlım. Bana anne de."
Sana hızla kalktı. Her halinden şaşırdığı belliydi.
"Neden öyle şaşırmış bakıyorsun?" dedi ve güldü annem. O gülünce Sana'nın annesi de gülmüştü.
"Umm... Babasından sonra verdiğiniz tepki biraz garip geldi sanırım."
Annem iç çekti.
"Babası şu an burada olduğunu bilmiyor ama öğreneceğinden eminim."
"Ne yapacağız?"
"Baban onunla konuşmaya gidecek tatlım."
"Ne?"
"Onun yüzünden problem olduğunu ve onun sayesinde çözülmesi gerektiğini söyledi." dedi ve omuz silkti Sana'nın annesi.
"Hadi ama! Babamı biliyorsun saçmalayıp durumu iyice imkansız hâle getirebilir."
"Durum imkansız hâlde değil mi zaten?"
Onaylar biçimde kafamı salladım. O sırada zilin çalmasıyla bir süre sessizlik oldu.
"Babam mı?"
"Bu kadar erken öğrenebileceğini tahmin etmemiştim."
Bir süre öylece durup her an içeri dalıp beni götürebilecek olan babamı beklemeye başladık ama onun yerine içeriye bir kız sürüsü daldı.
"Mina!"
Ve o kızlar üzerime atlayıp beni yatağa düşürdüler. Bir süre bana sarılıp beni ne kadar özlediklerini söyledikten sonra birisi üzerimden onları aldı.
"Çekilin lan o benim sevgilim!" dedi ve hepsini üzerimden atıp üzerime atladı.
"Umm... Sana?"
Bana baktı ve saçımı okşayıp saçıma bir öpücük kondurdu.
"Sen benimsin."
"Ah evet ama bunu üzerime çıkarak belli etmek zorunda mısın?"
Bir kendine bir bana baktı daha sonda ayağa kalkıp üzerini düzeltti.
"Umm... Üzgünüm."
Gülümsedim ve ayağa kalkıp kollarımı boynuna sardım. O da dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Bir süre sonra sessizlik olduğunu fark edince dudaklarımı dudaklarından ayırdım ve etrafıma baktım. Annelerimiz hariç herkes biri sırıtarak izliyordu. Onlar ise dudaklarını düz çizgi haline getirmiş bir şekilde birisi yukarıya biri aşağıya bakıyordu.
"Umm... Çıkalım mı?"
"Sen bilirsin."
"Bence çıkalım." dedi ve kolunu annemin omzuna koydu. Daha sonra bize göz kırptı ve çıktılar.
"Dinliyoruz." dediler ve topluca gelip yanlarıma oturdular. Sana ayakta kalmıştı ve dik dik yanımdakilere bakıyordu. Tam ağzımı açtığım sırada geldi ve beni kucağına alıp ne olduğunu anlayamadan karşıdaki koltuğa oturtup benim yerime kendisi oturdu.
"Sana sevgilini yemeyeceğiz. Sadece biz de senin gibi özledik."
"Hayır o benim." dedi ve gözlerini kısıp dizlerini karnına çekti ve çenesini dizlerine koyup bana bakmaya başladı.
"Evet anlat." dedi gözlerini merakla bana çevirirken Jihyo.
"Anlatılacak pek bir şey yok. Sana'ya kaçtım." dedim ve gülümsedim.
"Umm... Gelecekteki planlarıma Dahyun'a kaçmayı ekleyeceğim." dedi ve gülümsedi Chaeyoung.
"Baban ne diyor?"
"Gerizekalı kaçtım diyo ya. Babasına sorup mu kaççak?" dedi ve Jungyeon'un omzuna dirsek attı Nayeon.
"Babası babamla konuşacakmış."
"Oha! Ne zaman?" dedi Tzuyu dudakları o biçimini alırken.
"Bilmem. Bu gün içinde sanırım."
"İzin vermezse ne olacak? Kesin olarak mı bitecek? Kaç defa konuştunuz adamla bu konuyu isyan çıkarmasın..."
"O zaman cidden kaçarız sanırım." diye mırıldandım ve Sana'nın yüzünün şaşkın bir ifade alışını izledim.
***
Karşımda yatağa yayılmış bir şekilde dedikodu yapan kızları izliyordum. Bu kızlarla alakalı en özlemediğim şey şu dedikodu olayıydı sanırım. Bir süre sonra Tzuyu yanımıza doğru geldi. O gelince Momo da gelmişti.
"Ne yapıyorsunuz?" dedi yanımıza otururken.
"Beni zorla kucağına oturttu bu sapık ruhlu insan."
"Ya hayır! Hiç de sapıkça değil. Sana dedim ki 'Kokunu özledim.' ve seni koklamak istiyorum." dedi ve burnunu omzuma değdirdi.
"Sana çocuğumuzun kurtadam... hatta köpekadam falan olacağından şüphelenmeye başladım."
"Bizim çocuğumuz olamaz ki."
"Oluyormuş. Şunlar araştırmış." dedim kafamla Tzuyu'yle Momo'yu gösterirken.
"Bunun için ne yapmamız gerektiğini biliyorsun." dedi omzuma öpücük kondururken.
"Evet sen de. Önce evlenmemiz gerekiyor."
"Ya ama-"
"Çocuklar!"
Herkes aynı anda kapıya döndü. Annem bize bakıyordu.
"Mina'nın babası burada."
***
Bekleyen gruba annelerimiz de eklenmişti ama geçen seferki gibi kimse konuşmuyordu.
"Yüz ifadesi nasıldı?"
"Sence?"
"Kızgın?"
"Gibi gibi."
Gözlerimi kapattım ve hafifçe arkama doğru yaslanıp yanağımı Sana'nınkine bastırdım. Bir süre sonra kapının açılmasıyla Sana'nın kucağından kalktım ve kapıya baktım. Babalarımız yan yana duruyordu. Aslında bu görüntü hoş olsa da şu an bunun hoş olduğunu düşünebilecek bir durumda değildim.
Yavaş adımlarla geldiler ve önümüzde durdular.
"Biz bir karar aldık."
Gözlerim kocaman olmuş bir şekilde ona bakıyordum.
"Eğer bu ilişkinin sonunda evlenmezseniz Sana'nın ölümü elimden olur."

Sonunda güzel bir bölüm gördük galiba kdndjd Bu arada Güney Kore'nin %60'ı eşcinsel evliliğe karşıymış ama yasal mı bilmiyorum evlilik. Yani son bölüm Hollanda'daki bir düğün olursa şaşırmayın dkfk
Bu arada 5K olmak üzereyiz. Şimdi şey 44 bölüm attın gerizekalı 5K tabi olcan dediğinizi duyar gibiyim amaaaa bu benim için mütüş bir şey -her ne kadar 44 bölümle anca 5K olabilsem de:/-
Bi de şey 99line ya da Michaeng hikayesi yazmayı düşünüyorum...
Michaeng vs. 99line diyim yoruma şeedin:)
Seviliyonuz:)(:

I'm MinatozakiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin