I'm Addictive

490 42 35
                                    

Jungyeon
"Kiminle dedin?"
"Momo."
"Hmm... Teşekkürler Chaeyoung."dedim ve sırıttım.
"Bana Chaeyoung deme o cüceyle karıştırılmak istemiyorum."
"Ben Chaeyoung'u seviyorum."
"Ben sevmiyorum."
Gülümsedim ve bakışlarımı dışarıya çevirdim.
"Geldi."
"Evet."
"Tzuyu'yu artık sevmiyormuş diye duydum belki de şansınız olabilir."
Cevap vermedim. Etrafına bakınıyordu. Tanıdığı kimse olmayınca yürümeye devam etti ama hâlâ etrafına bakıyordu.
Birden bir yere sabitlendi ve oraya yürümeye başladı. Gittiği doğrultuya doğru baktım.
"Şu garip Japon'a doğru gidiyor değil mi?"
Kendi kendime hafifçe kafamı salladım.
Onun önüne gelince durdu. Bir süre orda dikildikten sonra kız bir şey söylemiş olmalı ki yanına oturdu.
Konuşuyorlardı. Sana kalkarken birden durdu. Kızın yüzüne yaklaştı.
"Lanet olsun."
Tepki vermedim ve ayağa kalkıp yangın merdivenlerinin giriş kapısına yöneldim.
"Jung?"
"Hm?"
"Üzülme."
"Saçmalama Chae..."diye mırıldandım ve adımlarımı hızlandırıp içeri girdim. Rose da gelince kapıyı kilitledim ve anahtarı cebime soktum.
Sınıfa doğru yürüdüm.
"Jung yavaş ol!"dedi ve kolumu tuttu.
"Sen sınıfa git. Ben...Kantine uğrayıp geliyorum."
"Tamam... Sen bilirsin."dedi ve sınıfa ilerledi. Onun sınıfa girdiğini gördükten sonra tuvalete ilerledim.
Ben içeri girince bir kişi hariç hepsi dışarıya çıkmıştı.
Aynanın önüne ilerledim ve yüzümü yıkadım sırf bi inat için birine takıntılı olmuştum.
Kendime gelince etrafa baktım. Jihyo bir kapının önünde bekliyordu. Uykulu gibiydi beni gördüğünü sanmıyordum o yüzden.
Beynim gitmemi istiyordu ama kalbim içerideki kişiyi beklemem gerektiğini söylüyordu.
Bir süre sonda kapı açıldı.
Nayeon...
Beni görünce gözlerini devirdi ve lavaboya ilerledi.
"Günaydın."
Cevap vermedi ve ellerini yıkamaya devam etti.
"Neden cevap vermiyorsun."
"Gereksiz insanlara cevap vermem genelde."
"Hmm... Demek öyle? Gereksiz insanlarla çıkıyorsun am-"
"Kes sesini!"
"Yalan mı?"
"Jungyeon! Defol git! Tamam mı? Zaten sinirliyim!"
Kafasını bana çevirince gözlerini gördüm. Dolmuştu. O da mı Sana'yı görmüştü acaba?
"Ben... Üzgünüm"diye mırıldandım ve dışarıya çıktım.
Nayeon benim eski sevgilimdi. Ortaokulun sonunda çıkmaya başlamıştık ve bu yaz ayrılmıştık. Ayrılmamıza neden olarak ailesini göstermişti. Bir şey dememiştim ama onu sevmeye devam ediyordum. Aslında ilk ayrılırken arkadaş kalarak ayrılmıştık ama sonra yazın Nayeon'un Sana'dan hoşlandığını öğrenmiştim. Benden asıl ayrılma nedeninin bu olduğunu. Bana yalan söylemesi ve kıskançlığın verdiği sinirle evine gitmiştim ve evi dağıtmıştım. O zamandan beri kavgalıydık.
Aslında şimdi düşündüğümde Nayeon'u gerçekten çok sevmiştim. O her ne kadar beni sevmese de ben ona aşıktım.
Sana'yı Nayeon'a inat sevmeye başlamıştım ve bu bir takıntıya dönüşmüştü onu dağa çıkarmam vs. onun beni sevmesi ve Nayeon'un acı çekmesi içindi.
***
Yavaş adımlarla babamın odasına doğru ilerledim. Evet babam okul müdürüydü ayrıca okul sahibiydi. Bunu bilen fazla kişi yoktu o yüzden de babamın yanına gitmek için okulun boşalmasını beklemiştim.
"Ben bu gün akşam gelmeyeceğim."
Nayeon?
Neden Nayeon babamın odasındaydı?
"Ha?"
"Tamam. Şaşırtıcı değil..."
"Noluyo?"dedim ve kafamla Nayeon'u işaret ettim. Babam Nayeon'un eski sevgilim olduğunu biliyordu. Bana kızmıyor ya da yadırgamıyordu çünkü o da bir eşcinseldi. Sürekli olarak ölen anneme aşık olduğunu ama erkeklerden hoşlandığını söylerdi.
"Hmm... Nayeon ülke çapında bir yarışmada dereceye girdi. O yüzden de bu gece onu müdür yardımcılarıyla beraber yemeğe davet ettik."
"Hmm..."
"Erken gelmek istersin belki."dedi ve piçimsi bakışlar atmaya başladı.
Onu dışarıya çıkarabilirdi ama eve çağırmıştı çünkü bana galezi vardı. Nayeon'u severdi. Bizi birlikte daha çok severdi.
"Yemek güzel olucak sanırım... Gelirim."dedim ve çıktım.
***
İçeri girmişlerdi.
Yutkundum ve kaskımın camını indirip motoru sürmeye başladım. Zorla Sana'ya takıntılı olduğum için kendimi tebrik etmeliydim sanırım.
Evin önüne gelince motoru garaja soktum ve hızla eve girdim.
"Odamdayım!"
"Değilsin! Buraya gel!"
"Pff..."
"Erken gelmene sevindim. Bak senin için boş yer ayırdık."
Ayırdıkları yere baktım. Nayeon'un yanıydı. Gözlerimi devirip yanına gittim.
"Müdür yardımcıları yok mu?"
"Ah... İşleri varmış..."
"Hıhı... Tabi..."
"Ah... Ben tatlıları ayarlamalıyım."dedi ve bana göz kırpıp kalktı.
"Of..."
"Seni hâlâ seviyor."
"Fark ettim."
Yutkundum. Belki de uzun zamandır sormadığım o soruyu sormalıydım.
"Neden yalan söyledin?"
"Neden evimi dağıtıp küfür ettin?"
"İlk ben sordum."
"Üzülmenden...korktum..."diye mırıldandı.
"Biliyorum belki umrunda değil ama üzülmenden korktum."
"Keşke direkt söyleseydin."
"Keşke... Sen neden?"
"Ben... sana aşık oldum."
"Sana'ya olduğu gibi mi?"
Gülümsedim. Demek ki anlatmıştı.
"Anlattı de mi?"
"Evet... Biraz zorladım ama..."
"Sana'ya karşı... Sana inat olarak kendime aşık etmek istedim ilk başta şimdi ise o bir takıntıya dönüştü. Belki de sevmiyorum bile..."
"Ben de... Bağımlılık yapıyor."
"Aynen..."
Bir süre durdum.
"Sanırım seni gerçekten sevmiştim..."
"Hâlâ...seviyor musun?"
"Kim bilir? Belki de..."
"Ben de."
"Beni mi seviyorsun?"
"Hayır. Yav! Nerenden anlıyon?"
"Neremden anlamamı istersin?"
Kafasını bana çevirdi ve gülümsedi.
"Değişmedin değil mi? Sadece benden uzak durmak için öyle gruplara dahil oldun..."
"Belki de..."
Ön dişleriyle bana o hayranlık uyandıran gülüşünü sundu. Ben de ona gülümsedim.
Hafifçe ona yaklaşmaya başladım. Bana yaklaşıyordu.
"Yes be!"
"İkimiz de kafamızı kapıya çevirdik.
"Ha?"
"Umm... Yakalandım."
Babam bir süre durdu.
"Artık elimde bir fotoğraf var!"dedi ve kahkaha atarak odadan çıktı.
Sanırım her şey güzelleşmeye başlıyordu.

Jung'u bekleyenler için güzel bir bölümdü 😊 Bu bölüm yazarken birden gelişti. Bu kadar güzel oldu çünkü girdi dediğim biyolojiden 91 aldım 😎
Son zamanlarda okulum için çok zeki olduğumu düşünmeye başladım sanırım okulu bırakıp NASA'ya başvuruda buluncam kdjdjdj
Okuduğunuz için teşeke fkfjkr
Yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum arkadaşlar 😊
Seviliyonuz:)

I'm MinatozakiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin