Sana
Her şey eskisi gibiydi...
Yani sayılırdı...
Momo o günden sonra o olayla alakalı konuşmamıştı ve eskisi gibiydik...
Nayeon ve Chaeyoung bir şey olmamış gibi davranıyordu. Sanırım hâlâ beni seviyorlardı.
Jihyo'nun da beni sevdiğini biliyordum. Uykusunda mırıldanırken duymuştum ama o Nae ve Chae gibi çabuk unutmamıştı. Hâlâ mesafeliydi.
Dahyun beni gördüğü yerde yolunu değiştiriyordu ve bunun Momo'yla aramızda olanlarla alakalı olduğunu hiç sanmıyordum.
Mina'yı görüyordum ama yanına gidemiyordum. Ona karşı olan duygularımı bilmiyordum ve ona fazla yakın olursam kendimden uzaklaştırabilirdim.
Tzuyu... Onula konuşmuyorduk. Beni gördüğünde kötü kötü bakıyordu. Bir ara çelme takmıştı. Bunun Momo'yla sarılmamla alakası olabilirdi belki ama esas nedeni Momo'yu dövmemdi sanırım.
Okula girdim. Tanıdık birini görme umuduyla etrafıma bakındım. Kimse yoktu. Sanırım biraz erken gelmiştim. Etrafa son bir kez daha bakınca biri gözüme takıldı. Mina ağaçlık alanın arkalarına doğru bir ağacın altına oturmuş kitap okuyordu. Orada olduğu belli olmuyordu.
Tereddütlü adımlarla yanına gittim. Önüne gelince durdum. Tahmin ettiğim gibi kafasını kaldırmamıştı.
Neden gelmiştim ki?
"Neden dikiliyorsun başımda?"
"B-ben..."
Bir şey söyleyemedim. Kafasını kaldırdı ve bana baktı.
"Bir sıkıntı mı var?"
"Ha-hayır."
"Emin misin? 4-5 gündür yanıma gelmiyorsun ve bu biraz alışılmadık."
Yutkundum ve yanına oturdum.
"Naber?"diyebildim sonunda.
"Fena değil."
Yutkundum.
Onunla yakın olmak istiyordum. Hem neden duygularım onu benden uzaklaştırsın ki?
"Bu gün bize gelmek ister misin?"
"Neden?"
"Hmm... Şe-şey... Arkadaşız?"
"Öyle miymiş?"
"Değil miymiş?"
"Ne yapacağız?"
"Bilmem. Sen ne istersen..."
"İstediğim her şeyi yapacak mısın yani?"dedi ve hafifçe gülümsedi.
"Elimden geldiği kadar."dedim ve gülümsedim.
"Benimle vakit geçirmek mi istiyorsun?"dedi ve gülümsemesini çok az daha genişletti.
"Hayır... Yani evet yani... Evet."
"Sen bize gel."
Kalbim...
Az yavaş çarp amk!
"E-emin misin?"
"Evet. Babam seni görmekten mutlu olur sanırım."
"Tamam... O zaman kaçta geleyim?"
"Okul çıkışı birlikte gidelim?"
"O-olur..."
Noluyo lan?
Beni öldürcek mi acaba?
Neden beni davet etti?
Noluyo amk?
"Merak etme. Sadece... Seni öldürmeyeceğim. Neden davet ettiğimi ben de bilmiyorum."dedi ve omuz silkti..
Aklımı okuyo amk! Fak!
"Aklını mı okudum? Buna mı şaşırdın?"dedi ve göz kırptı.
Kalbim...
Evet... Az sonra ağzımdan fırlayacaktı.
"O zaman çıkışta beraber mi gidiyoruz?"
"Evet."
"Peki."
"O zaman...çıkışta görüşürüz."
"Hıhı..."
Tam ayağa kalkacakken durdum ve anlık bir cesaretle eğilip dudağına bir öpücük kondurdum. Hiçbir tepki vermemişti. Ben de hızla kalktı ve oradan uzaklaştım.
Of... Myoui...
Tzuyu
Hızla kabine girdim ve üzerimdeki mayoyu hızla çıkardım. Yüzme derslerinden nefret ediyordum çünkü ıslanıyordum ve insanlar bana yarı çıplakken çok pis bakıyorlardı.
Okulun mayosu iki parçadan oluşuyordu. Alt tarafta şort üst tarafta yarı sporcu atleti modelinde karnımız açıkta kalcak şekilde kolsuz vardı.
Mayoları çıkartıp iç çamaşırlarımı giyince durdum. Kıyafetlerim yoktu.
"Lanet olsun!"
Dolabımda kalmıştı. Şimdi yarı çıplak dolabıma gitmem gerekecekti. Normal insanlar bundan rahatsız olmazdı belki ama benim fiziğim normal insanlara göre biraz daha hoştu.
Kafamı çıkardım. Kimse yok gibiydi. Hızla dolabıma gittim. Dolap giyindiğim kabinin olduğu koridorun sonundaydı. Öbür koridorlarda olmaması iyi bir şeydi.
Dolabıma gelince hızla açtım. Kilitli değildi.Kıyafetlerim içindeydi. Kıyafetlerime uzandım. O sırada belimde bir el hissettim.
"Seni bu şekilde bulacağım aklıma gelmezdi."
Refleks olarak arkamdaki kişiye dirsek attım. Ve kafamı çevirip yere düşen kıza baktım.
Momo...
"B-ben çok üzgünüm."dedim ve üzerime değildim. Ayağımdaki terlik hâlâ ıslaktı ve Momo'nun üzerine düşmüştüm.
"T-tekrar özür dilerim."
Momo sadece gözlerime bakıyordu.
"İ-iyi misin?"
"Hayır... Hmm... Oturduğun yerden kalkabilir misin?"
Oturduğum yere baktım. Momo'nun özel yerine oturmuştum. Hızla kalktım.
"Ü-üzgünüm..."
"Ben de... Bir an biraz fazla erotik düşüncelere daldım."
Yutkundum.
"Tanrım! Çektim!"
İkimiz de kafamızı sesin geldiği yöne çevirdik. Kızın bizi bize bakarak sırıtıyordu. Bu kızı tanıyordum. Jennie'ydi sanırım adı.
"Ne?"
"Sanırım şimdi gitmeliyim."dedi ve koşmaya başladı. Momo da arkasından koşmaya başladı. Ben de hızlı adımlarla kabine girdim ve hemen giyindim. Altıma bir eşofman üzerime de normal bir t-shirt giymiştim. Yüzme derslerinden sonra rahat şeyler giymek daha güzel oluyordu.
Ayakkabılarımı da giydikten sonra kabinin karşısına oturup beklemeye başladım.
Ne olmuştu? Neyi çekmişti?
Lanet olsun! Bizi mi çekmişti? Hayır hayır! Olamaz!
Olabilir mi?
"Sildirdim."
Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim.
"Fotoğrafımızı çekmiş ama onu tehdit ettim. Sildi yani."
"A-ah... Güzel... O zaman ben-"
Kolumu tuttu ve beni kabine soktu.
"Mo-Momo?"
"Tzuyu. Ne zaman benden kaçmayı bırakacaksın? Geçen gün dediklerimi duydun değil mi?"
"Evet" anlamında kafamı salladım.
"Neden hâlâ benden kaçıyorsun? Neden bana acı çektiriyorsun?"
Gözleri dolmuştu. Onu görünce benim gözlerim de dolmuştu.
"Sana..."
Kafasını kaldırdı.
"Sana'yı anlatmıştın bana... Neden? Neden artık onu sevmiyorsun? Neden? Sadece seni seveni mi seviyorsun?"
"Ben... Onu hiçbir zaman sevmemişim... Sana karşı olan duygularıma da isim verememiştim. Canını yaktım... Üzgünüm..."
Artık gözlerinden yaşlar akıyordu. Sadece onun değil. Benim de...
Onu kendime çektim ve dudaklarımızı birleştirdim.
Uzun zamandır bu kadar tutkulu öpüşmemiştim belki de... O gün bile. Sadece hormonlar ve adrenalindi bana hakim olan.
Alt dudağını emiyordum. Bir anda dişlerimi geçirdim. Sanki bana yaşattığı acıyı ona yaşatmak istiyordum. Buna karşılık hafifçe inlemişti.
Dudaklarımı boynuna doğru indirdim ve emmeye başladım. Çok sert emiyordum ve bu onu daha da fazla inletmişti. Başımı boynuna bastırdığını hissediyorum. Oraya da dişlerimi geçirdim.
"Şu a-an...acı çektirmek için yaptığın şeyler bile... o kadar güzel ki..."
Kafamı kaldırdım ve ona baktım. Dudağından kan akıyordu ve bana gülümsüyordu.
Gözlerim dolmuştu.
Neden canını acıtmıştım? O beni bilerek kırmamıştı ki...
"Ö-özür...di-dilerim..."diye mırıldandım ve cebime peçete almak için uzandım ama o benim elimi tuttu ve beni duvara yasladı.
"Çok güzelsin."
Gözlerim hâlâ dudaklarındaydı.
Gözlerimi dudaklarından ayırdım ve gözlerine çevirdim.
"Dudağın kanıyor ve sanırım peçete yok."
"Bulurum ben."
"B-ben temizlemeliyim."
"Peçeten yokmuş."
Yavaşça yaklaştım ve alt dudağını emmeye başladım. Bunu en son küçükken yapmıştım. Dudağımı ayırdım. Ağzımda kanın metalimsi tadı vardı.
"Çok masumsun..."Matematikten yüz almış gibi yazmışım de mi jejeh
Biyoloji girdi o ayrı mesela ama olsun djdn
Bu bölüm güzeldi bence ben beğendim.
Medya fazla mütüş de mi djnd
Yorum yaparsanız sevinirim.
Seviliyonuz:)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Minatozaki
FanfictionBu hikayede Sana bütün Twice üyeleriyle shiplenmiştir! İstemeyen okumasın aq!