Sana
Gözlerimi açmaya çalıştım. Etrafıma göz gezdirince odamda olduğumu fark ettim. Buraya nasıl geldiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Kendimi kaldırıp yatağa oturdum ve şakaklarımı ovmaya başladım. Etrafta çok hafif bir aydınlık vardı. Sanırım saat 5-6 civarıydı. Yine de karanlıktı ve bu karanlık düşüncelerimi iyice köreltiyordu. Ayağa kalkıp ışığa gitmeye üşendiğim için yatağımın başındaki lambaya uzanıp açtım. Önüme döndüğümde kitaplığın yanındaki koltukta bir silüet gördüm. Yavaşça ayağa kalktım ve silüete doğru ilerledim. Saçları öne düşmüştü ve bu yüzden kim olduğunu göremiyordum. Yaklaştım ve önüne eğilip saçlarını yavaşça yüzünün önünden çektim.
Mina..?
Gözlerimin dolduğunu hissettim.
Onu çok özlemiştim...
Gözlerinin altındaki torbalardan ve yüzünün beyazlığından hasta gibi görünüyordu. Ayağa kalktım ve onu kucağıma aldım. Zaten kuş kadardı ama şu anda önceye göre daha hafifti. Onu yatağa koyup üzerini örttüm ve yanına oturup onu izlemeye başladım.
Neden gelmişti ki?
Nasıl gelmişti?
Babasının izin vermediği kesindi ama nasıl..?
Dün gece...
Dün gece neler olmuştu ki? Mina'yla alakalı hiçbir şey hatırlamıyordum. Bir çocuk vardı.
O çocuk...
Mina'nın sevgilisiydi değil mi? Onun üzerine atlamıştım. O mu getirmişti Mina'yı buraya ama neden?
Mina'nın kıpırdanmasıyla düşüncelerimden ayrıldım ve ona döndüm. Kıpırdanmaya devam edip daha sonra gözlerini açtı. Bir süre boş boş tavana baktıktan sonra gözleri beni buldu. Gözlerimden yaşların döküldüğünü hissettim. Bir süre hiçbir şey söylemeden öylece birbirimize baktık. Daha sonra birden kollarını boynuma sardı ve beni kendine çekip dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ellerimi beline sardım ve üzerine çıkıp bacaklarımı bacaklarının yanlarına koydum. İkimiz de nefessiz kaldığında dudaklarımızı ayırdı. Bir süre nefeslerimizi düzene sokmak için hiçbir şey söylemedik.
"Yapamadım..." dedi en sonunda nefes nefese.
"Sensiz yapamadım... seni kaybedemem Sana."
Gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı.
"Seni çok özledim." dedim ve ardından artan göz yaşlarımı saklamak için kafamı Mina'nın göğsüne gömdüm. Ellerini kafamın üzerine koydu.
"Ben de..."
Bir süre kafam göğsünde sadece ağladım.
"Yanındayım artık."
Kafamı hafifçe kaldırdım ve yanına yattım. Ellerim hâlâ belindeydi ve kafam hâlâ göğsündeydi.
"Gitmeyecek misin?"
Bir süre cevap vermedi.
"Gidemem. Sen yokken yaşayabilecekmiş gibi hissetmiyorum."
"Baban?"
"Bilmiyorum."
"Seni benden uzaklaştırmak için sana sevgili bile bulmuş." dedim ve kafamı kaldırıp gözlerimi gözlerine sabitledim. Kafasını indirip bana baktı ve daha sonra gülümsedi.
"O fotoğrafı babam istedi diye çektik. Beni buraya getiren Bambam'dı. Konuşmaya başladığımız ilk günden itibaren sürekli olarak benden özür diledi ama babam onu okuttuğu için ona minnet ifadesi olarak bunu yaptığını söyledi. En sonunda dayanamadı ve beni buraya getirdi. Başımda sevgilisi için ağlayıp duran birisi olsa ben de ona aynısını yapardım sanırım."
"Ağladın mı?"
"Sence?"
"Üzgünüm."
"Neden üzgünsün? Bana şimdiye kadar sahip olduğum en güzel duyguyu yaşattığın için mi?" dedi ve saçımla oynamaya başladı.
"Biliyor musun? Gerçekten son sandım. O gün gerçekten son sandım."
Cevap vermeden saçlarımla oynamaya devam etti.
"Hayata nasıl devam edeceğim hakkında bir fikrim yoktu. Bazen devam etmemeyi düşündüm." dedim sonunda doğru sesimi azaltarak. Ama duymuştu.
"Bunu yapsaydın seni affetmezdim. Seni asla affetmezdim. Yani benim için hayatına kıysaydın."
Hafifçe gülümsedim.
"Sen yapmaya çalıştın."
"Ama başarısız oldum değil mi? Şu anda ölü değilim."
Gülümsedim ve kafamı olumlu anlamda sallayıp yukarıya çıktım ve kafamı kafasının yanına koyup burnumu yanağına sürttüm.
"O çocuğa boşuna yumruk attım değil mi?"
"Ben olsam ben de aynısını yapardım."
Gülümsedim ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım. İlkinin tam tersine daha yavaş ve duygu doluydu.
"Umm... Kızlar?"
Duyduğum sesle elim örtüye gitti ve örtüyü üzerimize çektim. Adımlar yaklaştı ve tam yatağın önünde durdu.
"Meşgul olduğunuzu biliyorum ama şey..."
"Git burdan Momo."
"Ama söylemem gereke-"
"Sonra söyle."
İç çekti.
"Pekala uyarmadı demeyin." diye mırıldandı ve uzaklaştı.
"Momo ne zaman geldi ki?"
"Bilmem. Ben seni odana çıkardıklarında seninle beraber çıktım ve hiç inmedim daha demin falan gelmiştir bence."
"Senin veya benimle alakalı bir olay olduğunda Momo birden ortaya çıkıyor."
"Haklısın."
Tam dudaklarımızı birleştireceğimiz anda kapı sesiyle duraksadım.
"Git burdan Momo."
"Ben Momo değilim."
"Annen için mi uyarmaya gelmiş." diye fısıldadı kulağıma Mina.
"Umm... Bizi yalnız bırakabilir misin?"
"Özlem giderdiğinizi biliyorum ama yanımda Mina'yla özlem gidermesi gereken birisi daha var." dedi ve yatağın önünde durdu. Mina'nın şaşırdığını fark edebiliyordum. Bir süre durdu ve daha sonra örtüyü açıp oturur pozisyona geçti.
"Anne?"Kısa olduğu için üzgünüm ama tam yerinde bırakmak istedim:)
Yorum yapın nüften nüften:)
Seviliyonuz:)(:

ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Minatozaki
FanfictionBu hikayede Sana bütün Twice üyeleriyle shiplenmiştir! İstemeyen okumasın aq!