Mina "Sence iyi durumdalar mıdır?" "Umarım." diye mırıldandım. Nayeon bir süredir içerideydi ve biz arabadan her an ağlayarak çıkabilecek olan Nayeon'u bekliyorduk. "Mesaj atsana. Gittiğimizi söyle." Onaylar biçimde kafamı salladım ve telefonumu alıp gittiğimizi ve bir sıkıntı okursa hemen araması gerektiğini yazdım. "Yazdın mı?" Tekrar onaylar biçimde başımı salladım. "Tamamdır." dedi ve gaza bastı. "Mina?" "Hm?" "Araba kullanmaya yaşın yetiyor mu?" "Senin yetiyor mu?" "Umm... Hayır." "Yani..." O sırada yanda duran polis yutkunmama neden olmuştu biz gelirken bu burda yoktu. "Yavaşla yoksa olmayan ehliyetini göstermek zorunda kalırsın." Sana itaatkar bir şekilde yavaşladı. Ama sanırım bu gün şanssız günümüzdeydik. Polis bize durmamız gerektiğini belirten işaretler yaptı. Sana arabayı yana çekti. "Lanet olsun." diye mırıldandı ve camı açtı. "Ehliyetinizi göreyim gençler." dedi ama sadece bana bakıyordu ve bu beni rahatsız etmişti. Dik bir şekilde durdum ve bacaklarımı birleştirip camdan dışarıya bakmaya başladım. Sana'nın unuttuğunu mırıldandığını duydum. Araba geçti! Bir araba geçmişti hatta hızlı bir arabaydı ama onu durdurmamışlardı. "Hey şu arabayı neden durdurmadınız?" diye söylenerek döndüm polise. Polis bana bakarken bakışları aşağıya kayıyordu ve bu hiç hoşuma gitmemişti. "Bu seni ilgilendirmez küçük bayan." dedi ve bilmiş bilmiş sırıttı. "Üzgünüm. Yanımda değil." "Umm... Anlıyorum." Adam hâlâ beni süzüyordu. "Sizi bırakabilirim. Küçük bir ücret karşılığında." dedi ahlaksız ahlaksız sırıtarak. "Nedir? Para mı?" Adam Sana'ya baktı ve sonra gülerek gözlerini bana çevirdi. "Arkadaşını istiyo-" Ve adam yerdeydi. Sana'nın kalkıp adama yumruk atması bir olmuştu. "Ne istiyorum dedin? Duyamadım da..." Adam ağzını açtığı anda Sana karnına tekme attı. "Duyamıyorum!" diye bağırdı. Adam Sana'yı tutmaya yeltelendiğindeyse adamın bacak arasına tekme atmasıyla adam tiz bir çığlık attı. "Hey! Neler oluyor burda?" Sana gelen polislere döndü. "Ups... Arkadaşların geldi." dedi ve adama son bir kez tekme attı. "Siz kimsiniz?" dedi polis eliyle silahını kavramıştı. "Neden onu dövdün?" "Kız arkadaşıma ahlaksızca şeyler söyledi." Adamlar bakışlarını yerde yatan polise indirdi. Adam yerden kalktı ve onlara doğru ilerledi. "Hayır! Hız yapıyorlardı ve ayrıca ehliyetleri de yoktu. Ben de onları karakola götüreceğimi söyledim. O da ban saldırdı." Sana kafasını adama öyle hızlı döndürdü ki boynu kırılacak sandım. "Hız yapmıyorduk. Tamam ehliyetim yok ama hız yapmıyoruk. Bu şerefsiz bizi kenara çekti. Eğer kız arkadaşımla yatmasına izin verirsem bizi bırakacağını söyledi." Bunu düşünmek midemin kalkmasına neden olmuştu ama şu anda kusamazsın o yüzden yutmaya çalıştım. "Ya-yalan söylüyor." "Sırf ehliyetim yok diye karakola götürecekseniz gelirim ve bir şey de demem ama bu adamın anlattıklarından dolayı gelmem karakola." Polis bir Sana ya bir de adama baktı. "Bu duyduğum ilk şikayet değil Yoon." diyebildi en sonunda. Daha sonra Sana'ya döndü. "Benimle beraber karakola gelin. Ailelerinizi arayacağım. Ehliyetinin olmadığı için. Gerekli ödemeyi yaptıklarında çıkabilirsiniz." "Neden inanmıyorsun Myungsoo. Bu manyak bana saldırdı." "Şunu da alın ve yaralarını sarın." dedi ve adama iğrenerek baktı polis. Bu gülümsememe neden olmuştu. *** Bir süredir konuşmuyorduk. Parmaklıkların ardında olduğumuz için bir an kendimi cidden büyük bir suç işlemiş gibi hissetmiştim. "Ailemle tanışacaksın." Ah evet bir de bu vardı... Sana'nın ailesinden birini daha önce görmemiştim. Sana sürekli olarak iş için şehir ya da yurt dışına çıktıklarını söylerdi ve sanırım şu anda da evde yoklardı. Dolayısıyla gelmelerini beklemiyordum. "Sana!" Duyduğum sesle başımı kaldırdım. Yanılmıştım... "Neden buradasın?" Annesi olmalıydı. Parmaklıklara tutundu ve kaşlarını çatarak Sana'ya baktı. "Gelmezsiniz sanıyordum." Ben dee! "Bu sefer erken bitti. 2-3 saat önce döndük. Aslında sana mesaj atmıştım." dedi kadın. "Görmedim." "Neden buradasın?" "Polisler anlatmadı mı?" "Ben senden duymak istiyorum." "Herifin biri Mina'yı arzuladığı için arabayı durdurdu. Pislik herif camdan gördü sanırım." "Hiçbir şey yapmadın mı?" dedi orada olduğunu yeni fark ettiğim adam. "Bir miktar...benzetmiş olabilir." dedi ve kıkırdadı. "Ahah! İşte benim kızım!" Kadın adamın omzuna hafifçe vurdu. "Senin yüzünden bu kız ilkokulda tuvalette kız dövüyordu." "Ama şu an dövmüyor. Değil mi Sana?" Sana olumlu manada kafasını salladı. O sırada anne ve babasının fazla genç göründüğünü fark ettim. Babasıyla babam arasında en az 5-6 yaş vardı. "Sen... Mina olmalısın?" Bana bakan kadınla ayağa kalktım ve eğildim. "Tanıştığımıza memnun oldum efendim." "Sana telefonda senden bahsediyor." Bu gülümsememe neden olmuştu. "Doğruyu söylemek gerekirse...sanırım şimdiye kadar bizimle tanıştırdığın en güzel kız arkadaşın bu." dedi ve gülümsedi Sana'nın annesi. Bu kızarmama neden olmuştu. "Sizinle kız arkadaşlarımı tanıştırmıyorum ki. Siz kendiniz zorla tanışıyorsunuz." "Ama Mina'yı bizimle tanıştırmak istediğini söylemiştin." "Ah evet..." dedi ve elimi tutup beni yanlarına götürdü. "Az sonra Mina'nın babası gelecek ve-" "Mina!" Kafamı çevirdiğimde babamın kapıda olduğunu gördüm. Hızla önüme geldi. "Neler oldu böyle?" Sana'ya sorar gözlerle baktı. "Şey-" "Kızım kız arkadaşına sarkan adamı dövmüş!" dedi Sana'nın babası gururla. Sana'nın gözleri kocaman olmuştu. Babasına kaş göz hareketleri yapıyordu. Babam bana döndü. Kaşlarını çatmıştı. Boku yedin! Hayırlı olsun... "Mina? Sana? Siz...sevgili misiniz?"
Ehuehuehuehu *kötü kadın gülüşü 😎* Bunun olacağını hepimiz biliyorduk zaten dkdn Bu arada ben kızların ailelerine baktım da Momo'nun annesi mi lan o kendini kopyalamış kdjdjd
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.