Tzuyu
6 pm...
Telefonu cebime soktum. Bu saatte burda olmam gerekiyordu ama ben yarım saat önce gelmiştim çünkü yarım saat bekledikten sonra ancak girebiliceğimi biliyordum.
Yavaşça zile uzandım ve yavaşça itekledim. Biraz bekledikten sonra bir daha bastım. Birkaç defa art arda bastıktan sonra unutup başka plan yaptığını düşündüm. Tam gidecekken birden kapı açıldı.
Momo şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
"Tzuyu?"
"Ş-şey bu gün çalışacaktık."
Bir süre durdu ve yutkundu.
"Yarın değil miydi o?"
Evet... Unutmuştu ama en azından başka plan yapmamıştı.
"Bu gündü."
Gülümsedi ve uzanıp çantamı aldı.
"Gel o zaman."
Başımı salladım ve içeriye girdim. Ancak o zaman onu inceleme fırsatım olmuştu. Saçında havlu vardı. Altında bir şort ve üzerinde de önü açıl bir gömlek vardı. Sütyeni görünüyordu...
Yutkundum ve gözlerimi aşağıya indirip onu takip ettim.
Yukarı kata çıktık ve koridorun en solundaki odaya girdik. Elindeki çantayı masalardan birinin yanına koydu. Ve sandalye çekip o masanın yanına oturdu.
Bana baktı ve yanındaki sandalyeye oturmamı işaret etti.
Çantamdan kitaplarımı çıkartıp ona uzattım. Yanına koydu ve incelemeye başladı. En sonunda bana döndü.
"Hep tarih getirmişsin. Tarihte sıkıntın mı var?"
"Bizim Tarih hocamız ayrıntılı anlatmıyor özet geçiyor gibi bir şey. Ben de ayrıntılı anlatılmadığı zaman anlayamıyorum."
Ayrıntılı anlatmadığı doğruydu ama benim anlayamadığım tamamen yalandı. Tarih dersinde ayrıntılara yer verildiğinde çok zaman alıyordu ve benim amacım da buydu.
Saçlarımı karıştırdı.
"Sevimli Tzuyumuza ayrıntılı anlatalım o zaman."
O böyle davrandıkça hormonlarım coştukça coşuyodu. İkimizin de iyiliği için elini tuttum ve bacağının üzerine koydum.
"Başlayalım."dedim ve ona doğru eğildim.
Yaklaşık bir bir buçuk saat çalıştıktan sonra Momo mola vermeyi önerdi.
"Sen aşağı katta salon var oraya git ben de jokbal sipariş edicem."
Evet anlamında kafamı sallayıp merdivenlere yöneldim. O sırada koridorun en sağındaki kapı dikkatimi çekti öbür kapılardan farklı olarak yanında dikdörtgen bir cam vardı.
Hızlı adımlarla o odaya yöneldim ve cam bölümden içeriye baktım.
Dans pratik odalarına benziyordu ayrıca odanın yanında kas geliştirmek için bir kaç takım şey vardı. Bunlar Momo gibi bir ineğin neden fiziğinin mükemmel olduğunu açıklıyordu.
Birden boynumda hissettiğim nefesle ürperdim. Aynı kişi kollarını belimin yanlarına koydu ve çenesini omzumun girintisine koydu.
"Güzel mi?"
"E-evet..."
"Girmek ister misin?"
Konuşamayacağımı düşündüğüm için başımı salladım. Geri çekilince ben de geri çekildim ve birlikte içeriye girdik. Güzel görünüyordu.
Yavaş adımlarla yürümeye devam ederken o dans odasının kaygan zeminini ikinci defa lanet okudum.
Birincisi ortaokuldaykendi. Dansa merak sarmıştım ve dans kursuna gitmiştim. Kaygan zeminden dolayı kafamın üzerine düşmüştüm.
Şimdi de düşerken can havliyle arkamdaki Momo'ya tutundum ve onu da üzerime düşürdüm.
Şu an o benim üzerimdeydi. Vücudu vücuduma deyiyordu. Bu his kızarmama neden oluyordu.
Gözlerim dudaklarına kayıyordu.
"Ne o? Yoksa beni öpmek mi istiyorsun?"
'Eveğğğğtttt.'demedim...
Ona hoşlandığımı belli etmek istemiyordum. Belli edersem ve o da benden hoşlanmaya başlarsa Sana ikimizin de canını yakardı.
Önemsemiyomuş gibi görünmek için omuz silktim. Dudak büzdü ve üzerimden kalkıp yanıma yattı.
"Ben de seni öpmeye meraklı değilim zaten. Hıh."dedi ve kollarını bağladı.
Bir süre ikimiz de boş boş durduktan sonra kahkahalarla gülmeye başladık. Yattığımız yerden kalktık ve bağdaş kurduk.
Gözlerim her ne kadar yapmamak için kendimi zorlasam da karnına gidiyordu. Orda kendi izlerimin olduğunu hayal ettim ve hafifçe gülümsedim. Ama hemen sonra gülümsemem kayboldu ve gözlerimi kapatıp kafamı hayır anlamında salladım.
"Geçen gün dediğim gibi hala ergenlik dönemindesin."
Gözlerimi açtığımda düğmelerini kapatıyordu. Buna hem rahatlamış hem de üzülmüştüm.
Çalan zilin sesiyle ayağa kalktı ve koşarak aşağı indi. Onun gitmesinin üzerinden 1 dakika geçmemişti ki birden içeri girdi ve karşıma bağdaş kurup oturdu.
"Acıktım!"diye haykırdı ve yemek yemeye başladı.
Yemek yerken öbür insanlar tarafından biraz hayvan gibi görünüyo olabilir belki ama bence çok tatlı...
***
Yemekten sonra tekrar derse oturmuştuk. Yaklaşık yarım saattir çalışıyorduk. Ben bana uzattığı aslında iki saniyelik olan bir soruyu yaklaşık beş dakikadır çözmeye çalışıyormuş gibi yapıyordum.
"Tzuyu."
Kafamı nerdeyse boynumu kıracak bir hızla çevirdim ve ona baktım.
"Sen Tayvanlısın?"
"Evet."
"Orası güzel mi?"
"Şey...evet."
Tayvanlı olduğumu bildiğini tahmin etmezdim.
"Sana'yla..orda mı tanıştınız?"
Sorduğu soruyla suratım düşmüştü.
"H-hayır..."diye mırıldandım ve bakışlarımı ellerime indirdim.
"O zaman nerd-"
"Soru çözümünü daha bitirmemiştim."dedim ve hızla soruya dönüp çözdüm.
"Daha demin bu soruya çok düşünmüştün..."
"Şimdi buldum ama!"
Sinirli bir şekilde ve neredeyse bağırarak söylemiştim.
"Dövseydin."dedi ve ayağa kalktı. Onun da sinirleri gerilmiş gibiydi.
"Ben su içip gelicem..."
Kapıyı çarparak kapattı.
Ne yapmıştım ben böyle?
Neden ona bağırmıştım ki?
Gözlerimin dolduğunu hissettim. Bana Sana'yı daha sempatik göstermeye çalıştığı belliydi ama işe yaramıyordu tam tersi beni daha da sinirlendiriyordu.
Gözlerimden yaşların boşalmaya başladığı anda kapı açıldı ve ben kapıya arkamı döndüm. Ayak sesleri yaklaştı ve arkamdaki sandalyeye oturup sırtını sırtıma yasladı.
"Sana bir sır verebilir miyim?"
Cevap vermedim.
"Ben birine aşık oldum... Ve o kişi şu an sırtımı yasladığım kişiye aşık..."Bölüm adını açıkcası çok beyendim hsbdnd
Yorum yapın kuzucuklarım
-Ğ

ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Minatozaki
Fiksi PenggemarBu hikayede Sana bütün Twice üyeleriyle shiplenmiştir! İstemeyen okumasın aq!