Mina
Telefonun saatine baktım ve derin bir iç çekip okula girdim. Son iki gündür okula geç geliyordum. Geç dediysem de öbür öğrencilerin geldiği saatte.
Bunu nedeni ise o günden sonra Sana'nın her sabah yanıma gelmesiydi. Gelmesinde aslında pek sorun yoktu umrumda da değildi. Sorun Momo'ydu...
O belki de benim sahip olduğum tek dosttu ve Sana'dan hoşlanıyordu. Ve Sana da benim yanıma gelince haliyle yanlış anlaşılabiliyordu.
Ben de son iki gündür geç geliyordum ki öbür öğrencilerden beni fark edemiyordu.
Çaktırmadan Sana'yı aradım. Bulmak pek de zor olmamıştı. İsmimi bilmediğim bir grup kızla konuşuyordu.
Zaten hızlı olan adımlarımı daha da hızlandırıp binaya girdim ve doğruca sınıfa çıktım.
Sınıfta iki-üç öğrenci anca vardı ve bunların içinde Momo'da vardı.
Yavaşça gittim ve yerime oturdum. Momo'yla okulda hiç konuşmazdık.
Nedeni ise insanların aklına garip ve soğuk kız olarak yazılmamdı ve Momo'nun garip ve soğuk kızla dost olduğunu bilseler ondan da uzak durabilirlerdi.
Benim açımdan ise insanların yanıma yaklaşması hoşuma gitmiyordu. Momo'yla konuşmam onların cesaret bulup bana yakınlaşmasını sağlayabilirdi ve bu son istediğim şey bile değil...
Kitabımı çıkardım ve okumaya başladım. Bir süre sonra içeriye Sana ve bir arkadaşı girdi. Sana'nın bana bakarak geçtiğini hissettim ama bir tepki göstermedim.
Bir süre sonra kafamı hafifçe çevirerek ona baktım ve göz göze geldik. Bana gülümsedi. Ben ise tepki vermeden önüme döndüm.
Her zamanki gibi...
***
Çalan son zille hızla kitaplarımı topladım ve herkesten önce ben çıktım. Nedeni ise şehir kütüphanesine yetişecek olmamdır. Ve orası şehrin öbür ucundaydı.
Okula hiçbir zaman kendi arabamla gelmezdim. Ve ayrıca taksi şoförleri-şimdiye kadar edindiğim deneyimler sonucunda- çok abaza oluyordu. O yüzden de otobüse yetişmeliydim.
Tam otobüsün durakta beklediği gördüğüm anda takıldım. Ve ben yerle buluşmayı beklerken birisi beni tuttu. Ve yerle buluşmak yerine bakıştım.
Kendimi toparladım. Beni tutan kişiyi bıraktırıp otobüs durağına adım attım ama otobüs falan yoktu.
"Lanet olsun!"
"O otobüslerden fazla geçmiyor. Bir sonraki 1.30-2 saat sonra geçer."
Kafamı şiddetle çevirip Sana'ya baktım.
"Ne? Doğru."
Evet doğruydu. Bu otobüs bütün Seoul'ü dolanıyordu hatta bazı yerleri iki defa... Ve Seoul'ün öbür ucundaki kütüphaneyede sadece bu otobüs gidiyordu.
"Nereye gidecektin ki?"
Gözlerimi devirdim ve hızlı adımlarla kütüphanenin olduğu yola yöneldim.
Bileğimi tutan elle durdum.
"Seni neden ilgilendirsin?"dedim ve Sana'ya baktım.
"Seni götürücem."
"Kalsın."
Bileğimi bıraktırmak için kolumu salladım ama o bileğimi sıktı ve beni sürüklemeye başladı.
Ben ne olduğunu anlayana kadar arabaya binmiştik ve yanıma da Sana oturmuştu.
"Ben kendim giderim."dedim sertçe ve elimi kapı koluna uzattım.
Elimi tuttu ve kendine çekti.
"Sen bana yardım etmiştin."
"Ben kendi bokumu temizledim. Beni rahat bırak artık!"diye bağırdım ve kolumu hızla çekip arabadan indim.
"Sin bini yirdim itmiştin"miş!
***
Yaklaşık bir saattir yürüyordum ve daha yolun yarısına bile gelememiştim. Sanırım abaza taksi şoförleri daha iyidi ama şu an bulunduğum yerden tek taksi geçmezdi ve bu da sinir bozucuydu.
"Hey tatlım!"
Gelen sese aldırmadan yürümeye devam ettim.
"Şşt yavrum!"
Tekrar takmadım.
"Sana diyorum!"dedi ve sesin sahibi beni kendine çevirdi.
"Saygılı olmalısın küçük!"
Benim iki katım kadar bir çocuk tam karşımda duruyodu. Ve yanında yandaşları olduğunu düşündüğüm insanlar vardı.
Birisi bir erkeğe göre baya çelimsizdi. Öbürü orta boylu ve kaslıydı ayrıca kolunda dövme vardı.
İki katım olan çocuk elini kalçama doğru kaydırdı. Onu şiddetle itekledim.
"Hadi ama birazcık vermeyecek misin?"dedi ve elini tekrar belime doğru uzattı.
"Mina!"
Gelen sese doğru kafamı çevirdim.
Sana ordaydı...
Onca zamandır beni mi izlemişti yani?
Bir saat boyunca arkamda hiç ses etmeden yürümüştü.
"Kardeşin mi vardı? Onunla da eğleniriz!"dedi ve 32 diş sırıttı.
Sana yanıma geldi ve adamı itekleyip elini belime attı.
"Ne kardeşi ya? Sevgilisiyim ben onun!"
Adam Sana'nın dediği şeyle afallamıştı.
"Yalnız ikiniz de kızsınız?"
"Sen de erkeksin-emin değilim ama-ne olmuş yani?"
"Siz şey misiniz?"
"İnsan."
"Hadi gidelim çocuklar."dedi ve hızla uzaklaşmaya başladı.
Kendi kendime gülümsedim.
"Gülümseyebiliyormuşsun!"dedi ve bana sarıldı.
Onu hızla itekledim.
"Beni mi izledin?"
"Sence?"
Gözlerimi devirdim ve yoluma devam ettim.
Bileğimi tuttu ve beni kendine çevirdi.
"Bu abazalardan bu yol boyunca binlerce var. Birlikte gidelim."
Gözlerimi devirdim ve kafamı hafifçe olumlu anlamda salladım.
Sana yine kocaman gülümsedi ve yanımdan yürümeye başladı.
Arada bir elini belime veya omzuma atmaya çalışıyordu ama ben ona öldürücü bakışlar atınca vaz geçiyordu.
"Momo'yla...arkadaşsın..."
Cevap vermedim.
"Sadece o sana baktığında ona bakıyorsun ve normalde insanlar sana bakmaya korkar."
Olayı çözdüğü için aslında onu tebrik etmem gerekirdi.
Ama yine tepki vermedim.
"Hey şurdakiler seni süzüyor hem de yanında sevgilin varken."
Kafamı sertçe ona çevirdim ve gözlerimi kıstım.
"Üzgünüm."dedi ve dudaklarını birbirine bastırıp sıktı. O bunu yaparken ben fark etmeden dudaklarını inceliyordum. Ve birden dudaklarını büzdü.
Gözlerimi gözlerine çevirdiğimde kapatmıştı.
"Yapmak üzere olduğun şeyi yap."dedi tek gözünü açıp ve gözünü tekrar kapattı.
Kendi kendime gülümsedim ve çantamda -neden sürekli bulundurduğumu bilmiyorum-ama sürekli olarak bulunan iki ruju çıkardım ve sonuna kadar açıp birbirine bastırdım.
Dudaklarına yavaşça bastırdım. Gülümsedi ve yavaşça alttaki ruju emmeye başladı.
"Tadı güzel mi?"
"Hı hı."dedi dudağını rujdan ayırmadan ve birden durdu. Gözlerini açtı.
"Lanet olsun!"dedi ve dudağını eliyle silmeye başladı. Bu sırada ben kahkahalarla gülüyordum.
"Komik değil!"dedi ve gözlerini kıstı.
"O uzun kız yüzünden bütün kızlara bakışın değişti sanıyodum."
Yutkundu.
"Nerden biliyorsun?"
"Çok belli ediyorsun."dedim ve yürümeye devam ettim.
"Duygular değişebilir Mina..."Çok tatliş mi oldu ne ;)
-Ğ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Minatozaki
FanfictionBu hikayede Sana bütün Twice üyeleriyle shiplenmiştir! İstemeyen okumasın aq!