Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Momo Tzuyu içeriye girdi ve kapıyı kapattı. Yatakta kıpırdandım ve ona baktım. Ona baktığımı fark edince gülümsedi. "Nereye gittin?" "Mina unnieye bize cidden odasını vermek isteyip istemediğini sordum. Pek emin olamadım da..."dedi ve dudaklarını çizgi haline getirdi. "Bu odada Mina'yla yatmışlığımız var. Beni dert etmez." Tzuyu tek kaşını kaldırdı, kollarını bağladı ve belini kırdı. "Demek öyle. Onunla yat o zaman. Ben de Sana'yla yatayım. Belki daha mutlu olursun." dedi ve gözlerini kıstı. Gülümsedim ve ayağa kalkıp yanına gittim. Ben yanına gidince arkasına döndü. O dönünce ben de arkasından sarıldım. Ona sarılınca çenem omzumun da aşağısında kalmıştı. Cidden uzundu... Hafifçe parmak ucumda yükseldim ve çenemi omzuna koydum. "Boyum sana göre uzun değil mi?"dedi ve kıkırdadı. "Dalga mı geçtin şimdi?" "Nasıl algılamak istersen."dedi ve sağ elinin işaret parmağının eklem bölgesini büküp ısırdı. "Öyle olsun."dedim ve onu bırakıp yatağa gittim ve çapraz biçimde yatıp kollarımı açtım. Şu anda hemen hemen tüm yatağı kaplıyordum . Yani en azından Tzuyu bu durumda rahatça yatamazdı. Yaklaştı ve yatağın önünde durdu. "Yere mi yatayım?" "Nasıl algılamak istersen." Gülümsedi ve yatağa çıkıp üzerime geldi. Bunu beklemiyordum işte... Yaklaştı ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Kollarımı boynuna sardım. "Hey!"dedi ve kafasını kaldırdı. "Yerde yatmamı istemiştin." "Ne? Hayır! İstememiştim." "İstemiştin."dedi ve kalkmaya çalıştı ama ben onu tuttum ve yerlerimizi değiştirip üzerine çıktım. "Vay... Yaramazız. Ha?" "Seni özledim." Sırıttı ve yerlerimizi değiştirdi. "Bu sefer bakireliği bozulan sen olacaksın." Bunu söylemesiyle yüzüm düşmüştü. Sanırım artık öğrenmesi gerekiyordu. "Tzuyu-" "Fazla acıtmayacağım." "Hayır öyle değil. Ben-" "Korkuyorsun." "Bakire değilim." "Ne?" Yüzündeki gülümseme birden silinmişti. Üzerimden kalktı ve yatağa oturdu. "Öyle işte."dedim ve ben de kalkıp bağdaş kurdum. "Ş-şey... Mina mı?" Kafamı kaldırdım ve yüzüne baktım. Üzülmüş gibiydi. "Hayır. Aslında... Bir kız değil." "Yoongi?" Gözleri kocaman olmuştu. "Ha-hayır. Japonya'dan." "Nasıl? Japonya'dan Kore'ye küçük yaşta geldin sanıyordum." "Evet 13 yaşında geldim." "Sen..." "12 yaşındaydım." "Momo yoksa...tecavü-" "Hayır hayır. Beraber olduğum çocuk da 12 yaşındaydı." "Nasıl? Mina kimseyle çıkmadığını söyledi." "Çıkmadım zaten." "O zaman...nasıl?" "Umm... Ortaokul 1.sınıftaydım. Çok hoşlandığım bir çocuk vardı. Sınıf sonunda gidip açıldım çocuğa. O da beni beğendiğini söyledi. O an...o kadar mutlu olmuştum ki..." Bir süre durdum ve Tzuyu'ye baktım. Merakla bana bakıyordu. "Sonra... O akşam beni evine davet etti. Ben de o kadar seviyordum ki...gittim. O akşam eğer beraber olmamıza izin verirsem...bana çıkma teklifi edeceğini söyledi. B-ben de..." Devam edememiştim. Gözlerimden yaşlar geliyordu. Ellerimle yüzümü kapattım. Birden beni tuttu ve kendine çekti. Kafamı göğsüne çekti. "B-ben...canım çok yandı Tzuyu. Ama sevmeye devam ettim. O gün benden önce gitti okula. Ben gittiğimde onu aradım. O ise başka bir kızın yanındaydı. Ona sarılıyordu. Neler olduğunu sorduğumda. Esas bana neler olduğunu sordu. Aramızda hiçbir şey olmadığını söyledi. Ayrıca yüzsün gibi önceki gün için teşekkür etti. Be-ben çok kötü hissettim. Çöp gibi..." Tzuyu bir süre durdu. Sonra alnıma bir öpücük kondurdu. "B-ben yanındaydım Momo." Ağladığı belliydi ama saklamaya çalışıyor gibiydi. "Ölüm meleğini öldürürüm o bile dokunamaz sana." Kafamı hafifçe kaldırdım. Bana burkukça gülümsedi. Ben de ona gülümsemeye çalıştım ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Tek eliyle bana sarılırken tek eli de yanağımdaydı. Göz yaşlarımı siliyordu. Yavaşça dudaklarımızı ayırdım ve kollarımı beline sardım. "Seni seviyorum... Chou Tzuyu." "Ben de seni... Hirai Momo." Elinin serçe parmağını bana yavaşça uzattı. "Sonsuza kadar..?" Ona baktım. Hâlâ deminki gibi burkuk gülümsüyordu. Ben de elimin serçe parmağını ona uzattım ve serçe parmağımı onunkine geçirip gülümsedim. "Sonsuza kadar..." *** "Onu neden unutamıyorsun Im Nayeon?" Bu sesle gözlerimi hızla açtım. Kollarım hâlâ Tzuyu'nin beline sarılı duruyordu. "Ne oluyor?"dedim ve kafamı kaldırıp Tzuyu'ye baktım. Gözleri kocaman olmuştu. "Kavga ediyorlar... Unnieler... Jungyeon unnie daha demin küfretti." Yerimden kalktım. Tzuyu da benimle beraber kalktı. Yavaşça kapıya yönelip kulağımızı kapıya dayadık. "U-unuttum..." "Neresini unuttun? Bana Sana dedi ya! Sana dedin. Bana siktiğimin Minatozaki'nin adıyla seslendin." "Ka-karıştırdım Jungyeon. Özür dilerim." "Onu geberteceğim!" "Ju-jung! Ha-hayır!" "Onu geberteceğim! Geberdiğinde aklından çıkmış olacak!"
Uuuu! Kısa ve soru işaretli bir bölüm oldu jdjdjd Özellikle yaptım djdjdj Belki bu gün bir bölüm daha atarım. Atmazsam söversiniz zaten. Neyse... Yorum yapın ama sövmeyin jdkd Seviliyonuz:)