Bölüm 9- Ormanda İlk Gece

5.8K 590 24
                                    

  Güneş yerini Ay'a bıraktıktan sonra etrafı kaplayan karanlık, ormanın içindeki sayısız canlılardan bazılarının yuvalarına çekilmesine sebep olmuş, bazılarının ise içindeki avlanma dürtüsünü açığa çıkarmıştı. Ürpertici sessizliğin hüküm sürdüğü metrelerce yüksek ağaçların arasından arada sırada acı dolu çığlıklar yükseliyor ve çığlıkların geldiği yöne doğru çevik hareketlerle ilerleyen birkaç silüet zor da olsa görülebiliyordu. Avın ve avlananın arasındaki bu çekişme bazen etrafı kan gölüne döndürüyor bazense başarısızlığın verdiği hayal kırıklığıyla göklere doğru kükreyen canavarların sesleriyle sonlanıyordu. 

   Ormanın dehşet verici sessizliğine gözlerini açan Lai, hızlıca etrafına bakındıktan sonra ortama ayak uydurmaya kararlı bir şekilde ayağa kalktı. Yavaşça şelaleye doğru yürürken çıkardığı ayak sesleri hiddetle akan suların kayalara çarparak çıkardığı sesler sayesinde ormanda yankılanmıyordu. Hayatta kalma içgüdüsüyle yaptığı planda karara vardığı ilk kısım, ormanda silah olarak kullanabileceği bir şey bulmakla başlıyordu. Bu yüzden hoşuna gitmese de ormanın derinliklerine doğru ilerlemek zorundaydı. 

   Olabildiğince yavaş attığı adımlarını etrafı bütün dikkatiyle izleyen bir çift göz takip ediyordu. Çok geçmeden yüzlerce metre uzunluktaki ağaçlardan kopan birkaç dal parçası buldu ve planın ilk kısmını sorunsuz bir şekilde gerçekleştirmenin verdiği gururla adımlarını şelaleye doğru çevirdi. Oturduğu kaya parçasının hemen yanındaki taşlardan birini eline alarak, bulduğu dal parçalarından ilkinin ucunu dikkatlice sivriltmeye başladı. Yavaş yavaş elindeki dal parçası mütevazi ve normalden oldukça kısa sayılabilecek bir mızrağa dönüşürken, özgüveni de emin adımlarla artıyordu.

   Aradan geçen zamana aldırış etmeden ağaç dallarını sivriltmeye devam eden Lai, karnının guruldamasıyla birlikte planın ikinci aşamasına geçmek zorunda olduğunu fark etti. Bu aşamada ormanda bulabildiği en zararsız görünen canlılardan birkaçını avlamaya çalışacak, başarısız olursa botanik kitabından öğrendiği ve açlığı kısa bir süre için de olsa dindirebilen ufak bitkileri aramaya koyulacaktı. Derin bir nefes alarak ufak mızrağımsı dallardan bir tanesini eline aldı ve hafif adımlarla ilerlemeye başladı. Çok zaman geçmeden zararsız ve oldukça tombul görünen,aynı zamanda kanatları olsa bu gece karanlığında baykuş sanılabilecek bir canavarla karşılaştı. İçinden hiçbir sorun çıkmamasını dileyerek ileriye atıldı ve elindeki ucu sivri dalı çevik bir hareketle fırlattı. 

''Dingg!''

   Metalin metalle sürtüşmesinden çıkan ve insanın içini kaldıran o tiz ses havada yankılanarak Lai'nin kulaklarına vardığında, başını hafifçe küçük çocuğa çeviren baykuş benzeri bu yaratığın suratında belirsiz bir ifade vardı. Lai ise bu esnada durumu tam olarak kavrayamamış ve ağzı açık bir şekilde yere düştüğünde parçalara ayrılan dal parçasına bakakalmıştı. Ardından başını sallayarak hemen kendine geldi ve elindeki dal parçalarından bir tanesini daha fırlatmaya çalıştı. Ancak baykuş benzeri yaratık ondan daha hızlı davranmış ve aradaki mesafeyi çoktan yarıya indirmişti. Alnının tam ortasına doğru hızla gelen dal parçasından çevik bir hareketle sıyrıldı ve Lai'nin sol omzuna şiddetli bir darbe indirdi. 

   Tüm vücudunu saran adrenalin sebebiyle sol omzundaki acıyı fazla hissetmeyen Lai, korkudan ve biraz da gençliğin verdiği vurdumduymazlıktan güç alarak yaratığın geri çekilmeye başladığı sırada bütün vücuduyla ileriye doğru atılmış ve yaratığı metal kadar sert tüylerinden kavramaya çalışmıştı. Ancak yaratık yine çevik bir hareketle Lai'nin görüşünden çıkarak karanlıkta kaybolmuştu.

  Lai, gözleri sonuna kadar açık ve elleri ucunu sivrilttiği dalların sonuncusuna sımsıkı bir şekilde tutunurken ayağa doğru kalktı. Bilinmezlik ve karanlık gibi iki büyük düşmanla baş başa kalmıştı. Bu esnada vücudundaki adrenalin yavaş yavaş kendini geri çekiyordu. Sol omzunda hafif bir sıcaklık hissettikten sonra başını çevirdiğinde yeşil cübbesinden akan kanları görünce yüzü ekşidi ve sessiz bir çığlık attı. Acı içinde olsa bile hayatta kalma isteği onun bu karanlık ormanda gereğinden fazla ses çıkarmasını engelliyordu. Dişlerini sıkarak şelaleye dönmeye karar verdi ancak yön duygusunu kaybettiğini anlaması çok uzun sürmemişti. Baykuş benzeri yaratıkla yaptığı belki de birkaç nefeslik zaman bile sürmeyen mücadele sonunda hangi yoldan geri döneceğini kestiremiyordu. Baktığı her yönde benzer ağaçlar görüyor ve aynı karanlığa çocukça küfürler savuruyordu. 

LaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin