Lai'nin vücuduna akın eden yıldırımlar beraberinde bir yıkım yerine yeni ve Lai'nin henüz anlamadığı bir gücü getirmişti. Kalbinin büyüdüğünü ve genişlediğini hisseden Lai, aklında kendine ait olmayan birkaç düşüncenin olduğunu hissettiğinde oldukça şaşırmış ve seslere bazı sorular yöneltmişti. Lakin herhangi bir cevap alamayınca bir an için durmuş ve başını gökyüzüne çevirerek bulutları izlemeye koyulmuştu.
Bulutlar sonunda enerjilerini attıkları için eski renklerine dönmeye,fırtınalar dünyası durulmaya ve güneş havada seçilebilir hale gelmeye başlamıştı. Artık çorak topraklar da yıldırımların yıkımına maruz kalmayacakları için hayata gebe kalabilecek ve kadehin yarattığı bu dünyada belki de hayat dolu bir gelecek yaşanacaktı. Lai bunlara fazla kafa yormak istemese de zihninde, önünde uzanan boşluğun yeşerdiğini ve çeşit çeşit yaratığın uzayan ağaçlarla kaplı bir ormanda yaşadığı bir dünya hayal etmişti. Gerçek ya da hayal... Her ne olursa olsun kadehin yarattığı binlerce fırtına dünyasından yalnızca biri bugün özgürlüğe kavuşabilmişti. Artık bu dünya Karma Kadehi'nin kontrolünden çıkarak tek başına var olmaya devam edecek ve kadeh Lai'yi bu hareketi yüzünden kendi bilincine kazıyacaktı. Kim bilir belki de ileride Lai bu kadehin bir test objesinden çok daha fazlası olduğunu keşfedecekti. Yalnız zaman şu an için fazla yavaş ve Lai bu gizemleri aydınlatmak için fazla güçsüzdü.
Gözlerini tekrar açtığında kendini odada bulan Lai, etrafında herhangi birinin olmadığını görünce şaşırmış ve odayı bakışlarıyla taramaya başlamıştı. Çok zaman geçmeden ona bakan gözleri fark etti ve odaya girdiği geniş kapıya doğru yürümeye başladı.
''Aferin, geçtin.''
Karanlıklar içinden bir anda beliren General Lu, her zamanki nazik tavırlarıyla Lai'ye birkaç kelime söyledi. Yüzünde ormanda yaşanan faciadan kalan bir ize rastlamak mümkün değildi. Aksine bu adam, güler yüzü ve siyah cübbesiyle olağan bir günü yaşıyor gibiydi. Başıyla Lai'ye selam verdi ve ona: ''Akademi önümüzdeki hafta açılıyor. O zamana dek hazırlıklarını yapmayı unutma!'' dedi. Başıyla onaylayan Lai, tek başına köprüye doğru yola koyuldu. Karnında uçuşan kelebekler, mutluluğun ve başarmanın getirilerinden yalnızca biriydi. Normal bir çocuk için sadece okula giriş sınavı olarak görülen bu sınav, onun için ailesinin güvenliğini sağlayabileceği bir fırsattı ve şimdi bu küçük çocuk, zamansız yüklendiği yüklerin bir kısmından kurtulmayı bilmiş ve ailesine, gelecekte huzurla yaşayabilecekleri yeni, güvenli bir ev bulmayı başarmıştı.
Olağan bir günde yüzüne hafif bir gülümseme takınmayı alışkanlık haline getirmiş olan Lai, bugün etrafa kahkahalar saçıyor ve köprüye koşar adım ilerliyordu. Haberleri abisine ve ablasına verdiğinde alacağı tepkiyi düşündükçe kalbi daha da hızlanıyor ve küçük çocuk havalara uçmamak için kendini zor tutuyordu.
Hızla mesafeyi aştı ve akademinin kale kapısına benzeyen devasa çelik kapısından dışarı çıktı. Tahminlerinde yanılmamıştı, çünkü abisi köprüde onu bekliyordu.
Sarı saçları ve kaslı vücuduyla ayakta dikilen Trin, ilk başta kapıdan çıkan Lai'yi fark etmemişti. Aslında normalde kapalı olan kale kapısı o gün adayların rahatça çıkabilmesi adına açık bırakıldığından, Lai dışarıya oldukça sessiz çıkmış ve Trin'in dikkatini çekmemişti.
Lai olduğu yerde durdu ve biraz abisini incelemeye karar verdi. Geçmişinde annesini ve babasını ne kadar az incelediği ve onların görüntüsünü kafasına tam olarak kazımadığı için duyduğu pişmanlığı yenmeyi başarsa da bu hatayı bir kez daha tekrar etmeyecekti. Abisinin deniz mavisi gözlerine baktı ve gözleri, abisinin kuvvetli kollarındaki yara izlerine kaydı. Daha önce bu ayrıntıyı fark etmese de Adeo'nun Yeri'nde ablasından duyduğu şeyler yüzünden Lai, bu yara izlerinin abisine ordudan kalan şeylerden biri olduğunu düşünmüştü. Kim bilir geçmişte kaç savaşa katılmış ve kaç insan öldürmek zorunda kalmıştı. Peki ya kendini imparatorluğa adayan ve bu uğurda sayısız savaş veren adam karşılık olarak ne almıştı? Hiçbir şey! İmparatorluk Houji ailesini bir köşeye fırlatmış ve diğer ailelere boyun eğerek otoritesini kaybetme eşiğine gelmişti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lai
FantasyDüzenin ve karmanın sarsılmaz bütünlüğünün evreni gözettiği zamanlarda, kendilerine Taoist diyen kişiler ölümsüzlüğü elde etmek adına bir yolculuğa çıkarlardı. Cennet'in buyruğu altında sayısız teste tabi tutulan ve bu uğurda zaman zaman can veren b...