Bölüm 40- Akademiye Giriş

5.9K 556 46
                                    

  Gündüzler geceleri, geceler gündüzleri kovalamaya devam ederken, Adeo'nun Yeri her zamankinden daha canlı ve neşeli bir atmosfer içerisindeydi. Yeni tanıştığı çocuklarla zaman geçirmeye alışan Lai, eskiden Stin Şehri'nde olduğu gibi kendini tekrar on iki yaşında bir çocuk gibi hissediyordu. Aradan geçen onca test ve acıya rağmen bu çocuk güçlüklerin üstesinden gelmeyi bilmiş, akademiye açılan kapıyı aralamış ve kendine yakın arkadaşlar edinmişti. Vice'ın yeri onun için ayrı olsa da Bran ve Toni'yi de oldukça sevmeye başlamıştı. Özellikle bu ikilinin birbirleriyle ağız dalaşına girmeleri onun kahkahalar atmasına sebep oluyor ve Lai bar masasının yanındaki taburelerden birine kurulup bu mücadelenin keyfini çıkarıyordu. 

  Kişiliğinin getirdiği birkaç özellikten biri olan miskinlik, Toni'nin ölü bakan gözlerine yansımış ve küçük çocuk her ne kadar Lai ve Vice'la sohbet etmek istese de kendini rahat bırakmayan Bran'den bir türlü kurtulamamıştı. Bran sürekli ona akademi yurtlarına gitmeden önce pratik yapması gerektiğini söylüyor ve onu da kendisi gibi sıkı bir antrenman programına sokmaya çalışıyordu. Tabii ki Toni, bu tarz hareketlere kapılmaktan ziyade sadece dinliyormuş gibi yapıyordu. 

  Vice ise hala şehrin korkusuyla dolu bir şekilde tavernadan dışarıya adım atmaya yeltenmiyordu. Lakin diğer üç çocuğun gece yaptığı sinsi bir planla gözlerini, Epona Şehri'nin labirent benzeri sokaklarından birinde açınca şok olmuş ve kendine gelmesi pek kolay olmamıştı. Yine de üç çocuk Vice'ın korkusunun üstüne giderek şehrin sokaklarında dolaşmaya karar vermiş ve Vice'ı da buna zorlamışlardı.

  Lai havanın durgunluğundan mıdır bilinmez ancak içindeki Yıldırım Ruhu'ndan birkaç gündür haber alamamıştı. Bu konuya pek kafa yormasa da bu bağlantının tam olarak neyle sağlandığını ve içindeki yıldırımların ne koşullarda ortaya çıkabildiğini düşünmeden edememişti. Özellikle de tavernaya gelişinin ilk gününde odasına çekildiğinde yaşananları hatırlıyor ve yıldırımların bu yağmurlu gökyüzüyle bir bağı olup olmadığını düşünüyordu. Ancak bu konuda ne kadar düşünürse bir o kadar kafasındaki soru işaretleri de artıyordu.

   Birbirlerine hiç benzemeyen dört çocuk akademiye giriş günü gelene dek günlerini çeşit çeşit aktivite yaparak geçirmiş ve sonunda aileleriyle vedalaşacakları zaman gelip çatmıştı. Lai ilk başlarda Vice'ın veda edecek kimsesi olmadığından onun adına üzülmüş lakin muzipliği huy edinmiş çocuğun ablasına doğru birkaç hamle yapmasının ardından bu endişesi kafasından silinmişti. Toni ise ailesinin yanına gitmek üzere o sabah tavernadan ayrılmış ve onlara akademide görüşmek üzere veda etmişti. 

  ''Zaman geldi Lai, İmparatorluk Akademisi'ne giren öğrenciler ne yazık ki kolay kolay akademiyi terk edemezler. Bu yüzden aynı şehirde bile yaşasak fazla görüşemeyeceğiz. Bu tabii ki senin akademideki pozisyonuna bağlı. Eğer çok çalışır ve öğrenciler arasında seçkin sayılabilecek bir seviyeye ulaşabilirsen ki sana bu konuda güvenim tam, o zaman rahatça şehri dolaşabilir ve bizleri ziyaret edebilirsin. Amcama ve kardeşlerime haberleri ileteli birkaç gün olsa da gelmelerine sanırım daha iki gün var. Bu yüzden seninle görüşemeyecekler.''

  Trin, oturduğu tabureden doğruldu ve elini Lai'nin küçük omzuna koyarak ona birkaç şey söyledi. Gözlerindeki ifadeden küçük çocuğu ne kadar sevdiği belli oluyordu. Küçük yaşına rağmen ailenin dertlerini sırtlayarak bir yola koyulmuş olan bu çocuğa, normal insanların anlayamayacağı bir minnettarlık besliyor ve onun, kendi kardeşi olduğu için gurur duyuyordu. Kalbi Lai'nin bir an önce akademide yükselmesi ve ailesiyle rahatça görüşebilmesi için dua ediyor, elleri küçük çocuğun omzundan saçlarına doğru kayıyordu. Trin eskiden bir ordu generali olsa da artık, ailenin en büyük çocuğu ve amcasının yegane yardımcısıydı. Binlerce sıkıntının üstesinden gelmiş ve sayısız insan katletmiş olan bu adam, artık kendini hiç olmadığı kadar hafif ve rahat hissediyordu.

LaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin