Ders başlayalı birkaç saat olsa da Lai, geçen zamanın farkına varmamıştı. Çoktan bir düzine kağıdı karalamış ve semboller konusundaki bilgilerini genişletmeye başlamıştı. Düzenlerin ve komplikasyonların oluşturduğu esrarengiz yapılar formasyonun ne türde bir etkiye sahip olacağını belirleyen faktörlerdi. Örnek olarak bir saldırı formasyonu olan Kutsal Alevler, bir kamp ateşiyle bir ejderha ateşinin figürlerini harmanlayarak oluşturuluyor ve ortaya çıkan bu formasyon yıkıcı bir güce ulaşıyordu. Yaşlı adamın gösterdiği başka bir formasyon ise savunma adı altında geçen Kar Tanesi formasyonuydu. Basit bir ada ve basit bir uygulamaya sahip olan bu formasyon içinde bir düzine sembolü barındırıyordu. Nemin bulutları doyurmasıyla ortaya çıkan ve soğuyan havanın etkisiyle yağmaya başlayan kar tanelerini baz alarak oluşturulmuş olan bu formasyon, rakibin vücut sıcaklığını hedef alıyordu. Öyle ki bu yapay kar taneleri rakibin vücuduna düştüğünde, dokunduğu her yeri akılalmaz bir şekilde soğutuyor ve rakip vücut dengesini korumak adına doğa enerjisinin bir kısmını harcamak zorunda kalıyordu.
Dersin başında yaşlı adamın bahsettiği büyük çaplı formasyonları henüz işlemedikleri için Lai'nin aklında formasyonlarla ilgili yalnızca basit bir fikir oluşmuştu. Kişi görmediği şeyi hayal etme kabiliyetine sahip olmadığı için Lai'yi bu yüzden suçlamak pek de doğru olmazdı. Lakin dersin başından beri aklında, On Bin Kılıç Melodisi adlı formasyon yankılanıyordu. İçinde beliren garip bir his ona, daha önce bu formasyonla karşılaştığını söylüyordu. Meseleyi ne kadar zorlamaya çalışsa da geçmiş anılarında buna benzer bir olayla karşılaşmadı. Önüne döndü ve dersin son çeyreğini dinlemeye koyuldu.
Aslında içinde dalgalanan bu his, gerçekten de Lai'nin geçmişte yaşadıklarıyla örtüşüyordu. Belki yaşadığı travmadan belki de geçmiş anılarını fazla yoklamak istemediğinden Stin Şehri'ndeki o saldırıyı düşünmemişti. Şehri yok eden ikiliden Fido, On Bin Kılıç Melodisi formasyonunu kullanarak rakibi Cordis'i köşeye sıkıştırmış ve bu saldırıya maruz kalan adam da kendi enerjisini patlatmak zorunda kalmıştı. Karmanın gizemli bağları Lai'yi, bu formasyonla tekrar bir araya getirmişti.
Ders birkaç basit formasyon uygulamasının ardından sonlanmış ve Lai binadan çıktığında havanın kararmaya başladığını görmüştü. Yüzüne geniş bir gülümseme oturmuş ve küçük çocuk başını öne doğru salladıktan sonra kaldığı yere doğru yürümeye başlamıştı.
Doğanın insan hayatıyla bir arada bulunduğu nadir yerlerden biri olan bu küçük dağın aslında öğrenciler arasında bilinen genel bir adı vardı: Yi Tepesi.
Yi, kadim dillerde ilk anlamına geldiği için hazırlık öğrencilerinin bulunduğu bu dağa oldukça uyan bir isimdi. İleride bu öğrenciler seçtikleri alanların sınavlarında başarılı oldukları takdirde alan dağlarından birine geçmeye hak kazanacaklardı. Lakin daha önce Scip'in söylediği gibi bu sınavları geçen öğrenci sayısı her yıl bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdı. Akademide üç yüz bin öğrencinin olduğu göz önünde bulundurulduğunda sınavın ne denli zor olduğu anlaşılabiliyordu.
...........................
Vice ve Bran, dövüş sanatları binasındaki derslerinden çıkmış ve kaldıkları binaya doğru ilerlemeye başlamıştı. Dersleri Lai'ninkine kıyasla daha hareketli ve aksiyonlu geçmişti. Öyle ki üç yüz kişinin bulunduğu sınıflarında daha ilk dersten bire bir mücadeleler yapılmış ve sınıf öğrencileri seviyelerine göre tahta sıralara oturtulmuştu. Dövüş sanatlarını fazla umursamasa da Vice, Xiantian Alemi'nde olduğu için sınıfın en ön sırasında yerini almayı başarmıştı. Ona kıyasla daha zayıf olan Bran ise karşılaştığı üçüncü rakibe yenilmiş ve ön sıralara oturma hakkını elde edememişti. Buna rağmen moralini hiç bozmayan bu çocuk, akademiye kendini geliştirmek için geldiğinden asıl ilerlemeyi zaman geçtikçe yapacağının bilincindeydi. İlk zamanlar adaptasyon dönemi olduğundan kendi bilgileri diğer aristokrat ailelerin çocuklarına kıyasla epey bir yetersizdi. Yine de ileride, akademinin ona sunacağı kaynaklar sayesinde diğer öğrencilerin seviyesine ulaşmayı başaracak hatta birçoğunu da geride bırakacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lai
FantasyDüzenin ve karmanın sarsılmaz bütünlüğünün evreni gözettiği zamanlarda, kendilerine Taoist diyen kişiler ölümsüzlüğü elde etmek adına bir yolculuğa çıkarlardı. Cennet'in buyruğu altında sayısız teste tabi tutulan ve bu uğurda zaman zaman can veren b...