Valravn'ın cansız bedeni beş yüz metreden yere çakıldığında, Lai de ileriye atılmış ve bilincini kaybetmek üzere olan Vice'a yardım etmeye koyulmuştu. Neyse ki Vice, Bitki Tao'sunun kapılarını araladığı için normal bir Taoiste göre oldukça fazla bir iyileşme potansiyeline sahipti. Bu sayede göz kapaklarını, Lai'nin ona aktardığı doğa enerjisini de kullanarak sonuna kadar açmayı başarmış ve yavaş da olsa bedenindeki yaraları iyileştirmeye başlamıştı.
''Ne yaptın oğlum öyle?'' diye sormaktan kendini alamayan Vice'ın suratındaki ekşi ifade çoktan kaybolmuş ve küçük çocuk eski muzip gülüşünü tekrar yüzüne takınmıştı.
''Ben de tam olarak bilmiyorum ama artık kendimi inanılmaz özgür hissediyorum. Hani böyle içimden geleni yapsam bana kimse karışamazmış gibi...'' diye cevaplayan Lai, Kaos Tao'suna attığı ilk adımı henüz biriyle paylaşmayı istemiyordu. Nitekim bu Tao'nun içeriğini ve bu dünyadaki yerini tam olarak bilmiyor ve olası bir sıkıntıdan kurtulmak için bu gerçeği saklamak istiyordu.
Başını onaylar şekilde üç kere sallayan Vice iç geçirerek: ''Bilmez miyim! Ah ah, şu büyükbabam olmasa ben de özgür bir kuşa dönüşüp uçup gitmek istiyorum buralardan ama yaşlı adam peşimi bırakmıyor. Yok şunu yap, yok bunu yap... Bıktım oğlum artık!'' dedi ve bakışlarını gök yüzüne çevirdi.
''Akademi sınavını geçersen sana pek karışabileceğini sanmıyorum.''
Lai gözünde dağlar kadar büyüttüğü akademiyi hemen bir fırsat olarak Vice'a sunmuş ve arkadaşının kalbine biraz umut aşılamaya çalışmıştı. Ancak bu dünya ile ilgili bilgisi her zamanki gibi bu konuda da yetersiz kalmıştı.
''Cidden büyükbabamın böyle bir imparatorluk tarafından kontrol edilebileceğini mi sanıyorsun? Eğer şu an istese tek eliyle o akademiyi yerle bir edebilir, o derece güçlü yani. Ayrıca söylediğine göre bizim dünyamızdaki Qin İmparatorluğu asıl İmparatorluğun ufacık bir parçasıymış. Bu yüzden akademiyi fazla gözünde büyütme derim. '' dedikten sonra başını iki yana sallayan Vice, Lai'nin Taoist dünyasına henüz adım attığını bildiği için durumu ona açıklamıştı. Aslında söylediklerinin birçoğunu büyükbabasından duyduğundan kendisi de bu dünyayı pek tecrübe etmiş sayılamazdı. Yine de kendini beğenmiş bir tavırla konuşmaktan çekinmemişti.
"Ufacık bir parçası mıymış?''
Lai duydukları karşısında bu soruyu sormadan yapamamıştı. Gizemli ustasının evreni gezdiğini ve binlerce dünyayı dolaştığını bilse de amcasından dinlediği yaratılış hikayesinden sonra her şeyin bu dünyada başladığını düşünmüştü. Tabii ki Sandulf'un o esnada bahsettiği dünyanın, genel bir kavram olduğunu ve basite indirgenecek bir anlam taşımadığını bilmiyordu.
''Tam olarak ben de bilmiyorum ama zamanı gelince öğreniriz elbet. Neyse şimdilik kalacak bir yer bulalım. Eğer tahminlerim doğru çıkarsa, bizi uzun günler bekliyor demektir.'' dedikten sonra Lai'nin omzuna elini koyan Vice, gözlerini ormana çevirmiş ve geceyi geçirecekleri uygun bir alan aramaya koyulmuştu. Birkaç nefes alacak kadar zaman geçtikten sonraysa: ''Beni takip et.'' dedi ve ormana doğru uçmaya başladı.
İkili ormanın derinliklerine girdiklerinde Vice, sarmaşıkları kullanarak bir barınak yapmaya başlamıştı. Lai de Vice'ın onu göremeyeceği bir ağacın dibinde oturmuş ve sırt çantasındaki kitaplardan birini dizlerinin üstüne koymuştu.
Gözleri bilye gibi parlayan küçük çocuğun dizlerindeki bu kitap, eski kapağıyla sıradan bir görüntü çizen gizemli botanik kitabının ta kendisiydi! Artık Xiantian Alemi'ne adım attığı için üçüncü sayfayı okumaya hak kazandığının bilincinde olan Lai, vücudunu saran merak ve heyecan duygularının etkisiyle kitabın kapağını açtı ve sayfaları çevirmeye başladı. Kitabı Vice'tan uzakta açmasının sebebi ise ustasının ona söylediği ''Sakın o Jarlan'a benden bahsetme.'' sözleriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lai
FantasiaDüzenin ve karmanın sarsılmaz bütünlüğünün evreni gözettiği zamanlarda, kendilerine Taoist diyen kişiler ölümsüzlüğü elde etmek adına bir yolculuğa çıkarlardı. Cennet'in buyruğu altında sayısız teste tabi tutulan ve bu uğurda zaman zaman can veren b...