Derin düşünceler dünyasında bir başına dolanan Bran, tam olarak anlam veremese de gizemli bir gücün kapılarını araladığını hissediyordu. Kalbindeki ve vücudundaki titreşimler ona, bu gücün daha doğrusu bu kavramın ne denli dehşet verici olduğunu söylüyor gibiydi.
Kısa bir süre önce vücudundan yayılan sarı aura tekrar belirmeye başladı; lakin bu sefer geçen seferkinden daha ağır ve daha baskın bir şekilde ortaya çıkmıştı.
Boom!
Bran'in yaydığı sarı aura patladı ve kasvetli aura bu baskın oluşumun karşısında direnmeye yeltenmeyerek geldiği yere geri döndü.
Aeren geçmişte Tao'ya dair oldukça geniş bir bilgi edinmiş ve araştırmalarında dünyadaki bu gizemli oluşumların derinlerine inmeye çalışmıştı.
Ancak!
Tao milyonlarca yıl süren araştırmaların ardından bile sınırları görülemeyen bir kavram olduğu için kadının bu ufak çaplı araştırmaları ne yazık ki fazla derinlere ulaşamamıştı. Yine de Aeren, eskiden karşılaştığı ve ona acı dolu anlar yaşatan Taiji Tao'sunu tanımakta güçlük çekmemişti. Özellikle bu Tao'nun, uyguladığı kişiye akılalmaz bir güç ve esneklik kattığını biliyordu.
Kaos Tao'su gibi dünyada eşi benzerine nadir rastlanan bir Tao olmasa da Taiji, disiplinin ve kararlılığın en önemli iki unsur olduğu geniş bir yola benziyordu. Bu yola adım atan kişiler, gelecekte de kendilerini sıkı bir eğitimle geliştirmeli ve aynı zamanda Taiji'nin doğayla olan bütünlüğüne dair bilgileri kavramalıydılar.
Bran zihnindeki bu güce parmaklarıyla uzanmaya çalıştı; lakin gizemli bu çabası sonuç vermemişti. Sanki bir şeyler onu engelliyor gibiydi.
''Hem yakın hem uzak...''
Bran tekrar uzandı;ancak yine başarılı olamamıştı. Aklında geçmişte yaptığı sayısız eğitim yankılanıyor ve çocuk bu gücün uzun zamandır içinde gizlendiğini yavaş yavaş fark ediyordu.
''Peki ya neden şimdi?'' diye düşündü. Gerçekten de bu gizemli gücün kendini neden bu anda gösterdiğini merak ediyordu. Belki yaşadığı acizlik belki de arkadaşlarına yardım etme isteğiydi bunun sebebi; lakin Bran cevabı bir türlü bulamıyordu.
Gözlerini açmadan doğruldu; dizlerini bükerek eğildi ve vücudunu germeye başladı. Yaptığı her harekette vücudunun hafiflediğini, kaslarının güçlendiğini hissediyordu. Bir adım attı ve sağ bacağını ileri uzattı; kollarını havaya kaldırdıktan sonra derin bir nefes aldı ve kollarını göğsünün önünde birleştirdi; ardından ileri uzattığı sağ ayağına yüklendi ve sol ayağını arkaya doğru uzattı. Birleştirdiği ellerini açtı ve derin bir nefes daha aldı.
Ruhlarla savaşmaya devam eden Lai ve Vice ikilisi, Bran'den yayılmaya başlayan sarı aurayı fark etseler de dikkatlerini rakiplerinden ayırmaya cesaret edemiyordu. Yorgun düşmüş bedenleriyle zar zor kafa tuttukları bu ruhlar, en ufak bir açıklıkta bütün grubu katledebilecek kadar ısrarcı ve nefret doluydu.
Lai sağ elini havaya kaldırdı ve birkaç düzine ruhu yıldırımların yardımıyla yok etti. Ortadan kaybolan ruhların yerini hemen yenileri almış ve Lai tekrar yıldırımları çağırmaya koyulmuştu.
Öte yandan Vice, bitkilerin gizemli zehirlerini ve aromalarını kullanarak rakiplerine zor anlar yaşatıyordu. Yine de ne yaparsa yapsın o da karşısındaki rakiplerin bir an için bile olsa azaldığını görmemişti.
Aeren çoktan Bran'e bakmayı bırakmış ve aklına gelen geçmişini bir kenara atarak önündeki mücadeleye odaklanmıştı.
...............
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lai
FantasiaDüzenin ve karmanın sarsılmaz bütünlüğünün evreni gözettiği zamanlarda, kendilerine Taoist diyen kişiler ölümsüzlüğü elde etmek adına bir yolculuğa çıkarlardı. Cennet'in buyruğu altında sayısız teste tabi tutulan ve bu uğurda zaman zaman can veren b...