Kapanan gözlerine engel olmaya çalışan Lai, Vice'ın sesini duyar duymaz içindeki umut kırıntısının parıldamaya ve bütün vücudunu sarmaya başladığını hissetti. Onu tutan Avianların dikkatlerini mağaranın girişine çevirdiklerini fark ettiğindeyse sağ bacağını kurtarmış ve sol bacağını tutan yaratığa bir tekme savurmuştu.
Boom!
Tekmenin etkisiyle mağara duvarına çarpan Avian, acı doluk bir çığlık attıktan sonra birkaç ağız dolusu kan tükürerek ayağa kalkmaya çalıştı. Lai bu esnada kollarını tutan Avianlardan da kurtulmuş ve bakışlarını Vice'a çevirmişti. Aralarında yaklaşık üç yüz Avian olmasına rağmen Vice'ın rahatça ilerlediğini görünce, daha önce güç seviyesini hissedemediği bu çocuğun gerçekten de normal biri olmadığını anlamıştı. Henüz bilmese de Xiantian Alemi, Houtian Alemi'ne bir adım uzaklıkta olmasına rağmen bambaşka ve inanılmaz gizemli bir alemdi. Öyle ki kapılarını aralayan kişilerin dünyadaki Tao'lardan birini kavramaya ve öğrenmeye başlaması gerekiyordu. Bu sayede gerçek bir Taoist olarak anılmaya da hak kazanıyorlardı. Vice henüz bir yetişkin olarak görülmese de Xiantian Alemi'ne adım atmış ve büyük Tao'lardan biri olan Bitki Tao'sunu kavramaya başlamıştı. Sarmaşıkları ve orman ruhlarını kullanabilmesinin arkasında yatan sır adım attığı bu gizemli Tao'dan başka bir şey değildi.
''Hmph!'' diye dudaklarını yukarıya büken Valravn, emri altındaki Avianları katleden Vice'a doğru keskin bakışlar fırlatıyordu. Aralarındaki mesafe elli metreye inmişti ki durduğu yerden fırladı ve sağ elini havaya doğru savurdu.
Valravn'ın elinden çıkan gizemli ve mistik sis parçaları bir anda bütün mağarayı sarmaya başlamıştı. Çirkin yaratığın vücudu sis bulutuna karışarak kayboldu ve Lai'yi geride, ağzı açık bir şekilde bıraktı.
Su Tao'sunun binlerce yan dalından biri olan bu Sis Tao'su, pek güçlü bir Tao olmasa da yaratığı güç bakımından, Houtian Alemi'ndeki kişilerin epey bir üstüne taşıyordu. Vice ilk başta bu sis perdesini çok dikkate almamıştı ancak yaratığın vücudu gözünün önünden kaybolur kaybolmaz, kulağında alarm zilleri çalmaya başladı.
''Orta Seviye!'' diye sessiz bir çığlık attıktan sonra dikkatini toplamaya ve yaratığın yerini tespit etmeye çalıştı. Büyük Tao'lardan birine adım atmıştı ancak henüz bu Tao'nun trilyonda birini bile kavrayabilmiş değildi. Rakibinin vücudunun sise dönüştüğünü gördüğündeyse kendine olan güveni sarsılmıştı. Yine de pes etmek ve arkadaşını ölüme terk etmek gibi bir niyeti yoktu. Başını iki yana salladı ve gözlerini kapayarak doğa enerjisine odaklandı.
Bir dakika... İki dakika...
Geçen dakikalar Lai'ye saatler gibi geliyordu. Mağaradaki sis o kadar yoğunlaşmıştı ki Lai neredeyse ayaklarını bile göremez duruma gelmişti. İşin kötü yanıysa bu sis perdesi içindeyken doğa enerjisini kullanamıyor ve olduğu yerde beklemek zorunda kalıyordu. Aklındaysa binlerce düşünce birbirini kovalıyor ve bu düşünceler Lai'yi tehlike altında olmasına rağmen başka dünyalara çekiyordu. Gözlerini kapattı ve bağdaş kurarak yere oturdu. Bütün gücüyle vücudundaki doğa enerjisine odaklanarak Vice'ı sezmeye çalıştı.
Şlak!
Sırtına aldığı bir kırbaç darbesiyle sarsılan Vice, saldırının nereden geldiğini bile anlamamıştı. O da Lai gibi bu sis perdesinde pek bir şey göremiyordu. Ağız dolusu kanı tükürdükten sonra kan çanağına dönen gözleriyle etrafa keskin bakışlar fırlattı.
''Hareket etmem lazım!'' dedikten sonra ileri atıldı ve zikzaklar çizerek ilerlemeye koyuldu. Lakin ne yaparsa yapsın kırbaç darbelerinden kaçamıyor ve kan üzerine kan tükürüyordu. Küçüklüğünden beri Jarlan Ormanı'nda yaşaması ona hayatta kalmayla ilgili birçok şey öğretmişti. Binlerce yaratıkla savaşsa da daha önce hiç Xiantian Alemi'ndeki bir canlıyla karşılaşmamıştı. Aslında büyükbabasının onu akademiye göndermesinin sebeplerinden biri de buydu: Gerekli tecrübeyi ve deneyimi kazanmasını istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lai
FantasyDüzenin ve karmanın sarsılmaz bütünlüğünün evreni gözettiği zamanlarda, kendilerine Taoist diyen kişiler ölümsüzlüğü elde etmek adına bir yolculuğa çıkarlardı. Cennet'in buyruğu altında sayısız teste tabi tutulan ve bu uğurda zaman zaman can veren b...