''Kardeşin mi?''
Lai, yüzü seçilemeyen figürün neyden bahsettiğini anlayamamıştı. Daha önce akademi seçmelerinde birkaç çocukla mücadele etmiş olsa da aralarından adını öğrendiği birini hatırlamıyordu. Aslında o mücadele ettiği çocukların da kendi adını bilmediklerinden oldukça emindi. Çünkü seçmeler esnasında ne birine adını söylemiş ne de Vice dışında biriyle uzun bir sohbete girişmişti. Bu soru işaretleri kafasında yankılanırken Lai, vücudunda alarm zillerinin çaldığını ve kalbinin hızlanmaya başladığını hissetti.
Gizemli figür garip bir kahkaha attıktan sonra vücudundan kalın bir aura yaymaya başlamış ve uygulamaya hazırlandığı teknik karşısında duran üç çocuğun da tüylerini diken diken etmişti. Vice hemen odakladığı doğa enerjisiyle etrafına yeşil bir bariyer kurmuş ve gelecek olan saldırıyı beklemeye başlamıştı. Bran ise güç seviyesini bir kenara bırakarak figüre doğru bir yumruk savurmuştu.
Boom! Boom!
Ne Vice'ın bariyeri ne de Bran'in yumruğu gizemli figürden yayılan auraya karşı koymayı başarmıştı. Bran güç seviyesinin yetersizliğini en acı şekilde ödemiş ve tekrar binanın taş duvarına çarparak bilincini yitirmişti! Vice ise bir ağız dolusu kan tükürdükten sonra darbenin etkisiyle kapanmaya başlayan gözlerini açık tutmak için bir mücadele vermeye başlamıştı.
Göz açıp kapayıncaya dek arkadaşlarını yaralayan saldırı, Lai'nin müdahale edemeyeceği düzeyde hızlı ve keskin hareket etmişti. İki çocuğun da kanlar içinde kaldığını gören Lai, ustasının öğretilerini bir kenara bırakarak hiddetlenmiş ve yüzünde, uzun zamandır görülmeyen bir ifade belirmişti: Öfke!
Bu figürün kardeşiyle geçmişte bir olay yaşadığını tahmin etse de artık uzlaşmak için çok geç olduğunu bilen Lai, bir adım ileriye atarak sağ elini havaya savurdu.
''Hmph!''
Kaos Tao'sunun akılalmaz derinliği gizemli figürün dünyasını altüst etmeyi başarmış ve çocuklara saldıran öğrencinin kimliği ortaya çıkmıştı.
''Petro! Neden bize saldırıyorsun?''
Petro'nun mavi gözleri hiddetli bakışlar fırlatmaya devam ederken Lai, durumu kavramak adına ona bu soruyu yöneltmişti. Aklında geçmişte mücadele ettiği insanları tekrar hatırlamaya çalışsa da Petro'nun kardeşi olabilecek birini hatırlamayı başaramamıştı.
''Lai sen, kardeşimin geleceğini kararttın! Akademiye girememesi bir yana meridyenlerindeki doğa enerji akışını bile dağıtmışsın! Şimdi söyle bana nasıl olur da Ovis'e yaptıklarından sonra sana normal bir şekilde davranabilirim!''
Lai, Petro'nun cümlelerini dinledikten sonra hafızasını tekrar yoklamaya başladı. Geçmişinde kanlı sayılabilecek bir mücadeleyi anımsamaya çalışıyordu. Bir anda aklına, Duellum Ormanı'ndaki dere kıyısında savaştığı çocuk geldi. Çocuğun kim olduğunu bilmese de içinden bir his ona, Petro'nun kardeşinin o çocuk olduğunu söylüyordu. Başını iki yana salladıktan sonra gergin bir ses tonuyla: ''Eğer ki kardeşin düşündüğüm kişiyse, kavgayı ilk başlatan o olmuştu. Ben yalnızca kendimi savundum ama bu tabii ki de senin için önemli değil, değil mi? Yalnızca kardeşinin halini göz önünde bulundurarak hareket ediyor ve öfkeni benden çıkarmak istiyorsun. Bana kalırsa bize geleceğin yerde kardeşine gidip bir daha etrafta tanımadığı insanlara hoyratça saldırmamasını öğütlemen gerekirdi. Ne aptallık ama!'' diye kükredi. Siniri gözlerinden okunuyor ve vücudu akılalmaz bir aurayla yıkanıyordu. Petro bile daha önce böyle bir görüntüyle karşılaşmamıştı. Öyle ki bakışları Lai'nin vücuduna odaklandıkça aklı ve meridyenlerdeki enerji allak bullak oluyordu. Kalbinin atışları ve vücudunun titremesine ise ne kadar engel olmak istese de bunu başaramıyordu. Çünkü karşısındaki çocuk, kısa boyuna rağmen bir çeşit savaş tanrısına benziyordu. Hem de ellerinden sayısız kelle geçmiş bir tanrıya!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lai
FantasyDüzenin ve karmanın sarsılmaz bütünlüğünün evreni gözettiği zamanlarda, kendilerine Taoist diyen kişiler ölümsüzlüğü elde etmek adına bir yolculuğa çıkarlardı. Cennet'in buyruğu altında sayısız teste tabi tutulan ve bu uğurda zaman zaman can veren b...