''Ah şu genç nesil, eskiden sen de böyleydin Rahu.''
''Zamanında biraz umursamaz olduğum doğrudur ancak bu çocuk kadar da değildim!''
''Hahah, cidden hala eski zamanları inkar etmene anlam veremiyorum.''
''Hmph!''
Lai'nin sahneye bodoslama girmesi, on bin kişilik gruptaki birçok kişiyi sinirlendirse de grubun yaşlıları önlerinde beliren bu genç çocuk sayesinde bir an için bile olsa geçmişe dönmüştü. Ona geçmişin hatırlatılmasından pek haz etmeyen Rahu, Angy ile laf dalaşına giren yaşlı adamdan başkası değildi. Zamanında o da büyüklerine birçok kez karşı gelmiş ve önceden tahmin edilmesi güç hareketleriyle klana zor anlar yaşatmıştı. Lai'nin hareketlerini kendi hareketlerine benzettiğinden midir bilinmez ancak karşısında duran bu küçük çocuğa oldukça sinirlenmişti. Sürdüğü uzun yaşam ve yaşlılığın getirdiği bilgelik olmasa, muhtemelen Lai'ye sağlam bir ders vermekten kendini alamayacaktı.
Rahu'ya geçmişi hatırlatan ve onunla biraz dalga geçen yaşlı adamın adıysa Caal'di. Sürekli gülümseyen bir surata sahip olan bu yaşlı adam, Rahu'yla dalga geçmeyi bir huy haline getirmişti. Lai'nin meydan okumaya benzer sözleri dikkatini çekse de meseleyi fazla üstelemek istemiyordu. Sağ elini havaya kaldırdı ve hiddetle Lai'ye bakan gözler bir anda duruldu. Yaşlı adam doğrulduğunda, kalabalıktan çıt çıkmıyordu.
''Söyle bakalım küçük dostum, sana nasıl yardımcı olabilirim?''
Lai yaşlı adamın cevabıyla kendine gelmeyi başardı. Kaos Tao'sunun barındırdığı eşi benzeri olmayan güç, küçük çocuğun ruh halinde anlık değişimlere sebep oluyordu. Zaten kalabalığa daldıktan sonra bir anda ortalığın kan gölüne dönmesinin sebebi de Kaos'un ta kendisiydi.
Lai lafını bitiren yaşlı adama doğru bir bakış fırlattı ve adamı incelemeye başladı. Caal'in gözleri de Angy gibi deniz mavisiydi. Yüzündeki kırışıklıklar geçmişin izlerini taşıyor ve yaşlı adam giydiği gök mavisi cübbenin içinde oldukça bilge bir görüntü çiziyordu. Burnu Rahu'nunkine kıyasla oldukça küçüktü ve beyaz saçları omuzlarından dökülüyordu. Lai karşısında duran adamı bir an için doğa enerjisiyle incelemeye çalıştı lakin bu çabasında başarılı olamamıştı. Tabii ki bunun sebebi yaşlı adamın derin güç seviyesiydi. Lai yaşlı adamın istediği anda onu öldürebileceğini fark ettiğinde, çıkardığı yaygaranın ne kadar aptalca olduğunu da anlamıştı. Başını hafifçe öne eğdi ve konuşmaya başladı.
''Deminki hareketlerim için sizden özür diliyorum ancak bilmediğim bir dünyanın kapılarını aralamış durumdayım. Lütfen bana bu Yuan Yarımadasıyla ilgili birkaç şey söyleyin, tam olarak neredeyim?''
Caal başıyla onayladı ve yüzündeki gülümseme biraz daha genişledi. Boğuk sesiyle konuşmaya başladığında bütün kalabalık ona dikkat kesilmişti.
''Yuan Yarımadası evlat, bizim küçük jenerasyona söylediğimiz basit bir yalandan ibarettir. Gereksiz bilgilerle kafanı karıştırmak istemiyorum lakin burası ne yazık ki senin düşündüğün gibi başka bir dünya değil. Bu gördüğün gökyüzü, bu orman, etrafta dolaşan sayısız yaratık... Bunlar yalnızca bir formasyonun parçası. Tabii bizler gerçeğiz ve burada yaşamaya çalışıyoruz.''
Yine formasyon ve yine aklın almakta zorlandığı başka bir gerçek!
Bu formasyon bilimi daha ne kadar gizemli ve geniş kapsamlı olabilirdi ki? Lai henüz formasyonla ilgili tek bir ders aldığı için bu kavramı tam olarak anlayabilmiş değildi. Önünde uzanan dünyanın ve yaratıkların bir formasyonun parçası olduğunu öğrenince de doğal olarak oldukça şaşırmıştı. Yine de Lai, bilgileri kolayca kavrayabilen ve durumla ilgili çıkarım yapmakta zorlanmayan biri olduğu için hemen aklı başka yerlere kaymıştı. Öyle ki küçük çocuk kendi haline üzüleceğine, bu formasyonun ne denli bir güç barındırdığını merak etmeye başlamıştı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lai
FantasyDüzenin ve karmanın sarsılmaz bütünlüğünün evreni gözettiği zamanlarda, kendilerine Taoist diyen kişiler ölümsüzlüğü elde etmek adına bir yolculuğa çıkarlardı. Cennet'in buyruğu altında sayısız teste tabi tutulan ve bu uğurda zaman zaman can veren b...