"Hey niye bağırıyorsun, buraya ilk ben geldim! Çekil önümden!"
Lai'nin konakladığı ev sokağın en başında bulunuyordu. Genç bitki ustasının şehre geldiğini duyan soylulardan en ileride gelen ikili de soluğu hemen sokağın başında almıştı. Yıllardır süregelen mücadelelerinden ötürü, aralarındaki ilişki de bir hayli karışıktı. Bahsi geçen cümleyi sarf eden adam, otuzlu yaşlarına henüz ulaşmış gibi görünen ve yuvarlak yüz hatlarına sahip olan bir insandı. Kahverengi saçları omuzlarından dökülüyor ve suratındaki ifade gitgide çirkin bir hal alıyordu. Her halinden önündeki şişman adamdan hoşlanmadığı belli oluyordu.
Lakin kahverengi saçlı adamın düşünceleri ve duyguları karşılıklıydı zira, adamın hiç hazzetmediği şişman şahıs da ondan pek hoşlanmıyordu.
"İlk sen geldiysen ne olmuş? Öyle sokakta aptal aptal dikilmeseydin de, genç beyefendiye ilk sen seslenseydin. Bana bak Cornie, eğer meseyi uzatıp da genç beyefendiyi rahatsız edersen, sonuçlarına katlanırsın ona göre!"
Şişman adamın öfkeli suratı Cornie'yi etkilese de, konum bakımından bu iki aile reisi de eşit sayılırdı. Yıllardır birbirleriyle kıyasıya bir mücadele içerisinde olduklarından, meydanı rakibine kaptırmak istemiyordu.
"Hmph, seni koca götlü şişko! Sen kimsin de bana böyle şeyler söyleyebiliyorsun? Farrar sana hatırlatmak isterim ki, oğlum konseydeki yargıçların arasına katılalı daha on gün bile geçmedi. Ne çabuk unuttun? Sen değil miydin geçen gün kendi oğlun hapse girmesin diye yalvaran?"
Hatırı sayılır büyüklükteki göbeğiyle başını çeviren adam, Cornie gibi otuzlu yaşlarında görünen ve suratındaki pis sakalıyla epey çirkin bir profile sahip olan Farrar'dan başkası değildi. Cornie'nin sözlerini duyar duymaz suratı ekşimiş ve adam ne yapacağını bilememişti.
Gerçekten de bir önceki günün sabahında, oğlunun alt tabakadan birini öldürdüğü ortaya çıkınca mesele mahkemeye taşınmış ve durumu öğrenen Cornie de hemen mahkemenin ana yargıçlarından biri olan oğluna gerekli düzenlemeleri yapmasını öğütlemişti. Her ne kadar alt tabakadan birini öldürmenin cezası ruhen ve bedenen ölmek olmasa da, yüz yıllık bir hapis oldukça sert bir ceza sayılabilirdi. Tabii mesele mahkeme kararına gelince durum iyice karışmıştı. On üç yargıcın içinde yapılan oylamada, yargıçların yedisi Farrar'ın oğlunun aleyhine oy kullandığından, çocuk yüz yıllık hapisle burun buruna gelmişti. Bunun sonucunda Farrar, yedi yargıçtan altısını tek tek ziyaret etmiş, ancak hiçbirinden elle tutulur bir sonuç alamamıştı. Konu yedinci yargıca geldiğindeyse, mahkemeye yeni katılan bu yargıcın Cornie ailesinden biri olduğunu öğrenen Farrar , bütün gururunu bir kenara bıraktıktan sonra oğlunu kurtarmak için rakip aileye yalvarmak zorunda kalmıştı.
Politik oyunların içindeki karmaşıklık her zamanki halini korurken, Cornie ileride bunu bir koz olarak kullanabileceğini bildiği için Farrar'ın oğlunu kurtarmayı bilmişti. Ne zaman bu kozu kullanabileceğini bilmemesine rağmen, şimdi karşısına çıkan fırsat tam da bu kozun işe yarayacağı anlardan bir tanesiydi!
"..."
Farrar'ın ağzından tek bir kelime bile çıkmıyordu. Yaşananları bildiği için hemen evin kapısının önündeki taş basamakları bir bir indi ve meydanı Cornie'ye bıraktı.
Suratına geniş bir gülümseme oturmuş olan Cornie'nin keyfi yerinde görünüyordu. Ağır ağır ve rakibine göstere göstere dört taş basamağı da çıktı, kapıyı hafifçe tıklattı.
"Saygıdeğer beyefendi, lütfen beni huzurunuza kabul eder misiniz? Sizinle tanışmak istiyorum."
Lai kapıdakileri daha fazla oyalayamayacağını biliyordu. Küvetten çıktı ve hemen evdeki giysi dolabına yerleştirilmiş siyah cübbelerden birini üstüne geçirdi. Saçları her zaman olduğundan daha siyah ve canlı görünüyordu. Genç bedeni aromatik bitkilerin etkisiyle daha da pürüzsüz bir hale gelmiş ve Lai gerçek bir soyluya benzemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lai
FantasyDüzenin ve karmanın sarsılmaz bütünlüğünün evreni gözettiği zamanlarda, kendilerine Taoist diyen kişiler ölümsüzlüğü elde etmek adına bir yolculuğa çıkarlardı. Cennet'in buyruğu altında sayısız teste tabi tutulan ve bu uğurda zaman zaman can veren b...