Belki efsanelerde geçen Güneş Kuşları belki de galaksinin içinde barındırdığı sayısız yıldızdan yalnızca biri... Hangisi gerçektir bilinmez lakin güneş ışıkları yeni günün başladığını anlatır bir şekilde dünyanın bir yarısını kaplamaya çoktan başlamıştı. Lai erkenden kalktı ve hemen kahvaltı yapmak için salona yöneldi. Hazineler ve zümrütlerle dolu bir rüyadan uyanmış olması küçük çocuğun düşüncelerini allak bullak etmiş olsa da kendisi ilk defa gireceği formasyon dersi için oldukça heyecanlıydı.
Akademi sisteminde farklı derslere kayıt yapan öğrencilere, dersleri çakışmayacak şekilde bir program hazırlandığı için Lai, rahat rahat üç farklı derse girebilecekti. Üç yüz bini aşkın öğrencinin barındığı bu akademide doğal olarak birden çok sınıf bulunuyordu. Lai henüz hangi sınıfta olduğunu bilmese de aldığı bilgiler dahilinde bugünün formasyon dersine ait olduğunu biliyordu. Uzun zamandır aklında olan ve Petro'yla yaptığı mücadeleden sonra düşüncelerinde iyice yer etmeye başlayan formasyon bilimi, Lai'nin öğrenmeye can attığı bir alandı. Öyle ki geçen gün, basit görünen bir düzine taş tarafından esir alınmış ve taş formasyonunu alt etmek için içindeki yıldırımları kullanmak zorunda kalmıştı. Dövüş sanatları ve simyaya her ne kadar ilgi duysa da bu çocuk için gizem ve merak duyguları, hayranlık ve takdir duygularından daha baskındı.
Kahvaltısını yapar yapmaz arkadaşlarına veda etti ve formasyon binasına doğru yola koyuldu. Birbirine paralel dizilen binaların arasındaki taş yolda yürürken, aklında kendi kendine formasyonla ilgili birkaç teori üretmiş ve bu teorilerin ne kadar tutarlı olduğunu düşünmeye başlamıştı. Neyse ki aklındaki soru işaretleri yakın zamanda çözülecek ve bu çocuk daha önce hayatında pek de yer etmeyen formasyon bilimiyle tanışacaktı.
''Hadi bakalım!''
Lai sonunda formasyon binasına ulaşmıştı. Sonuna kadar açılmış ve boyutları beş metre gibi devasa bir ölçüye ulaşmış olan kapılardan içeri girer girmez tahta masanın arkasında oturan görevliye doğru ilerlemişti. Kartını görevliye uzattıktan sonra hangi sınıfta ders alacağını öğrendi ve binanın ikinci katına çıkmaya başladı.
F11, F12...
''F13! Sonunda buldum.''
Lai, aradan geçen birkaç nefes almaya yetecek kadar zamandan sonra aradığı sınıfı bulmuş ve derin bir nefes alarak sınıfın kapısını aralamıştı.
İçeri girer girmez dikkatini, arka arkaya dizilen ve her birinin uzunluğu on metreyi bulan tahta sıralar çekmişti. Öğrencilerin oturması için tasarlanan bu masalar bir platformun karşısına yerleştirilmişti. Saatin erken olmasından mıdır bilinmez ancak henüz sınıfta pek fazla bir öğrenci topluluğu oluşmamıştı. Lai hemen ilk sıradan bir yer kaptı ve sandalyelerden birine oturarak beklemeye başladı. Sınıfta ona benzer birkaç öğrenci görse de onlarla tanışma zahmetine girmek istemiyordu. Bütün odağını birazdan başlayacağını düşündüğü formasyon dersiyle ilgili düşüncelere yöneltmişti.
Geçen zamanla beraber sınıf dolmaya ve öğrenciler yerlerini almaya koyuluyordu. Lai başını arka tarafa çevirdiğinde, sınıfta yaklaşık üç yüz kişilik bir öğrenci topluluğunun olduğunu gördü. Başını onaylar bir şekilde öne doğru salladıktan sonra tekrar önüne döndü. Tahmin ettiği gibi sınıf mevcudu dört yüzü geçmeyecek şekilde ayarlanmıştı. Böylece öğrencilerin derse olan ilgisi dağılmıyor ve ders öğretmeni de konuyu rahatça anlatabiliyordu.
''OTURUN!''
Lai bir anda kulaklarında yankılanan sesle irkilmiş ve bakışlarını hemen sınıfın giriş kapısına çevirmişti. Henüz kapıdan biri girmese de bu ses şüphesiz ki yaşlı birine aitti. Gerçekten de yankılanan sesten sonra sınıfa adımını atan adam, nereden bakılırsa bakılsın en az altmış yaşında gösteriyordu. Yüzündeki kırışıklıklar geçmiş tecrübelerini anlatır nitelikteydi. Yaşlıların çoğunda olduğu gibi büyük bir burna ve beyaz saçlara sahipti. Kambur yürüyüşü bu adamın ölümsüzlük yolunda biri olduğuna inanılmasını zorlaştırıyordu. Aslında çoğu Taoist kendi gençliklerini koruma yeteneğine sahip olsa da aralarından bazıları vücutlarını zamanın akışına bırakmayı seçiyor ve bedenlerinde yaşanan değişimleri anlamsız bir bilgelikle karşılıyordu. Bu yaşlı adam da kendini zamanın akışına bırakmıştı. Bütün bunlara rağmen büyük burnunun üstündeki bir çift göz, etrafa oldukça keskin bakışlar fırlatıyor ve görenleri dehşete düşürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lai
FantasyDüzenin ve karmanın sarsılmaz bütünlüğünün evreni gözettiği zamanlarda, kendilerine Taoist diyen kişiler ölümsüzlüğü elde etmek adına bir yolculuğa çıkarlardı. Cennet'in buyruğu altında sayısız teste tabi tutulan ve bu uğurda zaman zaman can veren b...