''Aynı plan.''
Lai'nin orman kanunlarına olan aşinalığı, onun bu çevrede diğerlerine kıyasla daha rahat hareket etmesini sağlıyordu. Jarlan Ormanı'nda da yaptığı gibi hemen birkaç dal parçası aramaya koyuldu. Dal parçalarını bulmakta zorlanmadı ve hemen sivriltme işlemine başladı. Olası tehlikelere karşı yumruklarını kullanabilirdi ancak yavaş yavaş doğa enerjisini diğer objelere aktarma konusunda da uzmanlaşmaya başlamıştı. Bu yüzden ki dal parçaları Lai'nin elinde eskiden olduğu kadar naif ve kırılgan olmak yerine ölümcül bir silaha dönüşme potansiyeline sahipti. Beşinci dalı da hazırladıktan sonra tekrar yola koyuldu. İlk başta bu ormanın Jarlan Ormanı'na oldukça benzediğini düşünmüştü ancak gözlemleri ona durumun pek de öyle olmadığını söylüyordu. Tabii Lai bitkiler ve hayvanlar konusunda bir uzman sayılmazdı ancak eski tecrübeleri ve Vice'ın verdiği botanik kitabı sayesinde bilgi dağarcığını geliştirmeye devam ediyordu. Bu yüzden de arada sırada gördüğü bitkilerin Jarlan Ormanı'nda yetişmediğini biliyordu. Ayrıca metrelerce yüksek ağaçların bazılarında anlam veremediği semboller ve oluşumlar olduğunu da fark etmişti. Ancak bütün bu soru işaretlerine rağmen Lai'nin yanında ona yardımcı olabilecek biri yoktu.
Güneş tepedeki yerini yavaş yavaş terk edip batıya yönelmeye başladığı sıralarda Lai de aç karnını doyurmak için bir arayışa girmişti. Ancak çeşit çeşit canlıya ev sahipliği yapan bu ormanda garip bir şekilde küçük ve zararsız görünen tek bir hayvan bile görememişti. Bu durum onun daha açık arazilere yönelmesine yol açmış ve karşılaşacağı muhtemel tehlikelerin de artmasına sebep olmuştu.
Açık arazilerde çalıların korumasından ve ağaçların gölgesinden yoksun olacağı için diğer adayların onu fark etmesinden korkuyordu. Ancak karnından gelen gurultular ve açlığın vücuda uyguladığı baskı Lai'ye başka bir çare bırakmamıştı. Metrelerce yüksekliğe sahip ağaçlardan birini daha geçtiğinde sonunda önünde uzanan açık araziye adımını atmıştı. Boyları yirmi santimi geçmeyen otların örttüğü arazi, ormana tepeden bakıldığında görülebilen binlerce boşluktan biriydi. Hızlı adımlarla ilerlerken etrafında avlayabileceği birkaç hayvan aramaya başladı.
....................
Duellum Ormanı'nda göklere meydan okuyan binlerce dağ bulunuyordu. Ancak bu dağların arasından yalnızca biri Libor Şelalesi'ni taşıyan Talos'a rakip olabilecek büyüklükteydi. Mağaraya benzer sayısız boşluğu gövdesinde barındıran bu dağın adı Ocia Dağı'ydı. Sınırları gökyüzüne uzanıyor ve yerden bakıldığında ucu görünmüyordu. Üstündeki kızıl-kahverengi taşlardan sızan lavlar milyonlarca yıldır etrafa dehşet saçtığı için dağın çevresinde yaşayan yaratık sayısı da bir hayli azdı. Tipik bir yanardağdan defalarca kez büyük olduğu için etrafına verdiği zarar da oldukça fazlaydı. Öyle ki ormanın büyük sayılabilecek bir bölümünü birkaç milyon yılda bir yok ediyor ve ardından derin bir sessizliğe gömülüyordu. Lakin çocukların akademiye katılmak için Duellum Ormanı'na gönderildikleri bu günde uzun zamandır koruduğu sessizliğini bozmaya başlamıştı. Bilinenin aksine Ocia Dağı sadece bir yanardağ değildi. Aynı zamanda Duellum Ormanı'nın en tehlikeli ve en ölümcül canlısına da ev sahipliği yapıyordu.
Bu esnada Ocia Dağı'nın mağaralarından birinde, iki yaratık kendi aralarında tartışıyorlardı.
''Aldığım bilgilere göre bu yıl ormana yirmi beş bin insan yollamışlar. Ne zaman akıllanacak bu herifler bilmiyorum.'' Yaratıklardan konuşmaya ilk başlayanı, açık yeşil pullara, sarı gözlere ve iki metreyi bulan bir gövdeye sahipti. Konuştuğu sırada sürekli ağzından fırlayan diliyle bu yaratık Lai'nin de yakından bildiği kertenkele ailesinden geliyordu.
''Yirmi beş bin mi? Sayı biraz artmış. Geçen yıl iki yüz tanesini yakalayabilmiştik. Bakalım bu sene kaçını ele geçirebileceğiz.'' diye cevapladı yaratıklardan diğeri. Yaratığın beyaz tüylerle kaplı kafasında kulaklarından başlayarak burnuna doğru inen, birbirine paralel iki siyah şerit vardı. İki metrelik boyuna rağmen ufacık ellere sahipti. Sırtı açık sarımsı-kurşuni, karnı koyu kahverengi, bacakları ve karnının altı siyah renkteydi. Kazıcılığı ve korkusuzluğuyla bilinen bu yaratık, normalde doksan santimlik bir boya sahip olması gereken porsuklardan biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lai
FantasyDüzenin ve karmanın sarsılmaz bütünlüğünün evreni gözettiği zamanlarda, kendilerine Taoist diyen kişiler ölümsüzlüğü elde etmek adına bir yolculuğa çıkarlardı. Cennet'in buyruğu altında sayısız teste tabi tutulan ve bu uğurda zaman zaman can veren b...