🌙BÖLÜM 17- SAFİR🌙

4.1K 327 19
                                    

Mahruyan'dan

 Kuşlar başucumdaki ağaçta şarkılar söylüyor, adeta kendi aralarında şenlik yapıyorlardı. Oturduğum bankın üzerine yelpaze gibi serilen ağaç dallarıysa yorgun vücudumu serinletmeyi kendilerine görev edinmiş gibilerdi. Yabancısı olduğum bu şehirde bana tanıdık gelen tek kişiyi düşündüm. Zihnime uzak, kalbime yakın.Suat...

 İsminin ve hafızamda kalan görüntüsünün verdiği iç gıdıklayıcı his tatlı bir meltemin hâkim olduğu huzurlu geceleri anımsatıyordu bana. Ya da soğuk bir kış gününde avuçlarını ve dudaklarını ısıtan sımsıcak buharıyla seni sarıp sarmalayan, boğazından aşağı yumuşacık akan bir kahve.Kutsal bir dua mırıldanırcasına ismi düşmedi ağzımdan, defalarca tekrar ettim. Ettim etmesine de her tekrarımda çılgın bir ritimle yerinde duramayan kalbimin anlatmak istediklerine bir türlü ulaşamadım. 

Olmayınca olmuyordu, hatırlamak denilen delirtici eylem bir türlü bana uğramıyor, kafamı taşlara çarpma isteği uyandırıyordu. Uzun zamandır oturduğum banktan her tarafım tutulmuş bir şekilde isteksizce kalktım. Bir müddet sonra da hafızam kadar boş olan bakışlarım, elimdeki telefonun rehberinden aramak istediğim kişinin üzerinde durdu. Telefonu kulağıma tuttuktan yaklaşık beş saniye sonra neşeli ses heyecanla konuştu.

 -''Alo Mahruş? Nasılsın?'' 

Hitap şekli gülümsetmişti açıkçası. 

"İyiyim canım sağ ol. Sen peki?"

-''Ben de iyiyim Sen beni geç. Hatırlayabildin mi bir şeyler? Tanıdık birileriyle karşılaştın mı?'' 

Kıkırdadı

-''Şimdi böyle tanıdık deyince de garip oldu.'' 

-''Pek sayılmaz. Bilemiyorum Gül, galiba bu ilçeye gelerek hata ettim. Zihnim hala koca bir uzay boşluğu gibi. Hatırlayamamak canımı sıkıyor, acı veriyor. Sanırım eve dönme vaktim geldi.'

Gül telaşla atıldı.

 -''Hayır, hayır Mahruyan! Şimdi olmaz. Hala mahallede misin hemen geliyorum yakınlardayım. Lütfen bir yere gitme.'' 

Kararsızlıkla volta atarken önümde duran çakıl taşına bir tekme vurarak yola sıçrattım. 

-"Bilmiyorum neresi olduğunu. Sadece ağaçlar var, bir tane de bank.

Gül neşeli sesini bastıramıyordu. 

-''Hemen geliyorum, tüymek yok uslu uslu beni bekle.'' 

Yaklaşık on beş dakika sonra Gül yanıma gelmiş, nasıl olduğunu çözemedim ama beni geceyi evlerinde geçirmem için ikna etmişti. Ailesiyle nezaketen kısa bir sohbet edip akşam yemeğini yedikten sonra Gül'ün odasında uzanıyordum. Kapı yavaşça aralandı ve kıvırcık bir kafa göründü. Saçları kadar şirin gözüken suratını muhabbet kuşları gibi oynattı.

 -''Şey, birlikte uyuyalım mı Mahruyan eski günlerdeki gibi. Sizde kalmıştım birkaç sefer, senin yatağında uyumuştuk hatta.'' 

Ben de ona gülümseyip yatakta yer açtım ve yatağın boş kısmına elimle vurdum. Birlikte yaptığımız yaramazlıklardan, adı Sinan olan ortak arkadaşımızdan, Sinan'ın şimdi askeri bir eğitim aldığından, okul günlerinden uzun uzun bahsetti. Zamanıyla, bugün beni götürdüğü mahallede yaşadığımızı söyleyince aralanmış ağzımla bir süre daha dinledim onu. Sürekli çok değer verdiğim biri olduğundan, onu hatırlamam gerektiğinden bahsediyordu.Kim olabilirdi ki? Açık açık söylememesi her ne kadar beni deli etse de anneme verdiği söz için söyleyemediğini biliyordum.

Mahruyan Uyan! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin